30 Ekim 2010 Cumartesi

Yüz yüze bakamaz olmak bu mu?

Pazarlarda tezgâhlar toplandıktan sonra akşam üzerlerinde
Sokaklarda dolaşıp yere atılan sebze ve meyvelerden toplayan kadınlar,
Hiç kimsenin yüzüne bakmazlar…
Utanç onları kocaman dünyada yalnızlaştıracak kadar keskindir.
Bizde onların yüzüne bakamayız aslında…
Yoksulluğun gözlerine bakılmaz çünkü…
Usulca yere eğilip yerde duran sebzelerin arasından seçtiklerini,
Koyu renk pazar çantalarının içine koyarlar…
Öyle zannediyorum ki o kadınların komşuları da
Bu durumdan habersizler.
Belki çocukları,
Belki yatağa bağlı altı temizlenmeye muhtaç babaları da
Bu durumdan habersizler.
Bundan kimsenin haberi yok belki…
Evindeki yıpranmış kilimin, duvar saatinin de haberi yok.
Duvardaki zülfikarın, Ali’nin resminin,
İçinde göz olan avuç içi resminin de haberi yok.
O kadınlar insanlığın günahlarını toplamak için,
Akşamüzerleri yeryüzüne inen mitolojik varlıklar gibi.
Abartmıyorum…
Düpedüz gerçekler işte…
Utancımdan böyle söylüyorum…
                                                     

Tarık TUFAN



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder