31 Aralık 2014 Çarşamba

İki Şair...




Günün Ayeti....


“Allah, kıyamet günü şöyle diyecek:
‘Ey Meryem oğlu İsa!
Sen mi onlara, Allah’ı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin, dedin?’
İsa da şöyle diyecek‘Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım.
Hakkım olmayan şeyi söylemem, benim için söz konusu olamaz.Eğer ben onu söylemiş olsaydım, elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sensin Gaybı hakkıyla bilen. Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim.Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin (dedim). Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit idim. Ama içlerinden beni aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sensin.
Sen, her şeye hakkıyla şahit olansın. Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, Hüküm ve hikmet sahibi olan yalnız sensin.’ ”
(Mâide / 116–118)

24 Aralık 2014 Çarşamba

" Adalet " İçi boşalınca bir şey ifade etmez...

Gizemli bir geçmişe sahip olan Robert McCall'ın hikayesinin anlatıldığı film, 80'li yıllarda televizyonda yayınlanan bir diziden beyazperdeye uyarlandı. Geçmişe bir sünger çekip sakin ve huzurlu bir hayat yaşayan McCall, acımasız Rus mafyasının kontrolü altındaki Teri isimli genç kıza yapılanlara kayıtsız kalamaz. Kıza yardım etmek isteyen McCall, içindeki adalet duygusunun peşinden giderek Teri'ye yardım edecektir.

Lesley Hazleton: İnancın temeli Şüphe (TED Türkçe)

Kur'anı Objektif Bir Gözle Okuyan Agnostik

15 Aralık 2014 Pazartesi

Diyanet Makam Aracı Almış. Peh peh peh...


Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e Diyanet Vakfı’nın bütçesinden 1 milyon TL’ye Mercedes S500 model makam aracı alındığı öğrenildi. Gündeme bomba gibi düşen haber üzerine Diyanet'ten makam aracı açıklaması geldi: Bütçede vardı, aldık dedi. Peki o Mercedes'in gerçek fiyatı ne?

Mercedes'in resmi sitesinde S500 Long için verilen vergiler dahil liste fiyatı 877 bin 600 TL olarak belirlenmiş. 4MATIC LONG modeli ise 909 bin 300 TL. Ancak marka bu model araçların makam otomobili olarak sipariş edilen özel yapımlarına (kurşun geçirmez cam, zırh vb..) eklenen ekstra özelliklere göre farklı fiyatlar isteyebiliyor. Böyle durumlarda ise rakam 1 milyon TL'yi buluyor bazen de aşıyor.
Kaynak:     http://gundem.bugun.com.tr/o-arabanin-gercek-fiyati-haberi/1390080

Diyanet'ten makam aracı açıklaması

Diyanet İşleri Başkanlığı, makam aracı haberlerine yaptığı kapsamlı açıklama ile tekrar cevap verdi.

Aracın maliyetinin 322 bin TL olduğu, zırhlı olmadığı, makam aracının 2006 yılından bu yana yenilenmediği ve eski aracın sürekli arıza vererek hizmette aksamalara neden olduğu bilgisi paylaşıldı. Ayrıca aracın, Maliye Bakanlığı verdiği izin doğrultusunda, satın alma işlemleriyle ilgili her türlü ihale ve yasal prosedürün Devlet Malzeme Ofisi tarafından icra edildiği belirtildi.
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/gundem/2014/12/14/diyanetten-makam-araci-aciklamasi#

İsraf Haram değil mi Bay, Görmez? 
Neyin Dinini yaşıyorsun?
Göz yaşların ile Dua ederken Bu İsrafın İçin AF DİLEYECEK MİSİN?
Af dİlemen yetmez Aracı geri verip Parası ile Evi olmayanlara ev alacak mısın?
Hakkım var ise size Haram ediyorum. Vesselam...


Günün Üzücü Diyaloğu


14 Aralık 2014 Pazar

İnsan ne ile yaşar....


İnsan Ne İle Yaşar
Antik yayınlar
Kitaptan:
Anladım ki; Allah insanların birbirlerinden ayrı ayrı değil, tekvücut halinde yaşamalarını istediğinden, herbirine kendi ihtiyaçlarını değil; herbirine, hepsi için gerekli olan şeyleri ilham ediyor. Anladım ki, insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de, hakikatte onları yaşatan tek şey sevgidir. Kim severse Allah'a yaklaşır; Allah da ona yaklaşır. Çünkü O, sevgiyi yaratandır! ..

Benim düşüncem; 
Kitap, insanın ders alması gereken ve hayatın önemli noktalarına odaklanan kısa kısa hikayeler içermekte. Ben beğendim tavsiye ederim. 
Hikmetli yaşamak, zan edildiği gibi yalnızca Müslüman toplumlara mahsus bir şey değil. Her toplumun içinde Hikmetli işler yapan ve yaşayan insanlar var, var olmaya da devam edecek.Taki verilen saatin sonuna kadar....


İlk okuma tarihim 16 Ağustos 2011
Kitabın bitiş tarihi 14 Aralık 2014

İstanbul 2014/31

Yaşamak. .

İnsan anne ve babasız yaşayabilir,

fakat Allah olmadan yaşayamaz.


Tolstoy/İnsan ne ile yaşar 

Sayfa 32 

12 Aralık 2014 Cuma

KURABİYE HIRSIZI...


Bir gece, kadının biri havaalanında bekliyordu.Uçağının kalkmasına daha epeyce zaman vardı. Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp kendisine oturacak bir yer buldu. Kendisini kitabına kaptırmış olmasına rağmen, yanında oturan adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde ararlarında duran paketten birer kurabiye aldığını fark etti; ne kadar görmezden gelse de. Bir taraftan kitabını okuyup kurabiyesini yerken, bir taraftan da gözü saatteydi. Kurabiye hırsızı kurabiyeleri yavaş tüketirken, kadının kulağı da saat tiktaklarındaydı; ama tiktaklar sinirlenmesini yine de engellemiyordu. Kendi kendine düşünüyordu; Kibar bir insan olmasaydım, şu adamın gözünü morartırdım! Her kurabiyeye uzandığında, adam da elini uzatıyordu. Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca, Bakalım şimdi ne yapacak? dedi kendi kendine.
kurabiye hırsızıAdam yüzünden asabi bir gülümsemeyle son kurabiyeye uzandı ve kurabiyeyi ikiye böldü. Kadın kurabiyeyi adamın elinden kapar gibi aldı ve, Aman Tanrım, ne cüretkar ve ne kaba adam; üstelik bir teşekkür bile etmiyor! diye düşündü. Hayatında bu kadar sinirlendiğini anımsamıyordu. Uçağın kalkacağı anons edilince, derin bir nefes aldı ve rahatladı. Eşyalarını topladı ve çıkış kapısına yürüdü. Kurabiye hırsızına dönüp bakmadı bile. Uçağa bindi ve rahat koltuğuna oturdu. Daha sonra kitabını almak üzere çantasına uzandı.
Birden gözleri şaşkınlıkla açıldı. Gözlerinin önünde bir paket kurabiye duruyordu! Çaresizlik içinde inledi;Bunlar benim kurabiyelimse eğer; ötekiler de onundu ve benimle her bir kurabiyesini paylaştı! Üzüntüyle, özür dilemek için çok geç kaldığını anladı. Kaba ve cüretkar olan kurabiye hırsızı kendisiydi...
Valérie COX

Abbas Güçlü ile Genç Bakış - Alev Alatlı- Hukuk öğrencisine cevaplar

11 Aralık 2014 Perşembe

Şahane bir tespit. Dolayısı ile olmuş....

İnsana sahip olduğu nimetleri veren Allahtır. Ancak hiçbir nimet, insana dünyayı cehenneme çevirsin diye verilmemiştir.

Musa Şimşekçakan
Sözün Gücü

Beğendiğim sözler. ...


Allah benim değil, ben Allah'a aitim..

Şevket Hüner

Beğendiğim Yorum.....

Dünyanın en fakir Cumhurbaşkanı....


Dünyanın en fakir Cumhurbaşkanı olarak bilinen Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujıca der ki;

”Ben insanların geceleri yatacak bir saçak altı bile bulamadıkları bir dünyada, başkalarının 500 metrekarelik malikanelerde yaşamasını anlamıyorum. Evsizler için ev, suyu olmayanlar için su lazım, ekmek lazım. Sen böyle bir dünyada özel uçağım olsun, oraya buraya gideyim diyorsun. Eğer herkes daha fazlasını isterse, birgün kimseye bir şey kalmayacak. Küresel ısınmadan bahsediyoruz ama doğaya saldırmaya ve çöp üretmeye devam ediyoruz.”

”Eski ruhani tanrımızı kendi ellerimizle kurban ettik ve artık market tanrının tapınağındayız. Bu yeni tanrı; ekonomimizi, politikamızı, alışkanlıklarımızı, yaşamlarımızı düzenliyor ve bizlere faiz oranları ve kredi kartları ile mutluluğun yeni adresini veriyor. Öyle anlaşılıyor ki bizler, yalnız tüketme için yaratılıyoruz ve artık tüketemediğimiz zaman derin hayal kırıklığına uğrayarak kendimizi yok ediyoruz.” 

”Bana fakir denmesi yanlış, ben tutumlu bir insanım. Asıl fakirler sürekli yaşamdan talepleri olan ve elde ettikleriyle yetinmeyen insanlardır. Ben elimde hafif bir bavulla dolaşıyorum. Bu bana istediğim yaşamı sürdürmek için yeterli zamanı veriyor. 
Asıl özgürlük yaşamak için kazandığın zamandır.”

Yaptığınız iyilik bir gün size geri döner Mutlaka

Yaptığımız iyilikler mutlaka döner mi

10 Aralık 2014 Çarşamba

9 Aralık 2014 Salı

Çok beğendim....

Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum, görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rast gelirse, ondan hiç bir şey çıkmaz.

Halil Cibran

İnsanoğlu İsa (sayfa 39), Anahtar Kitaplar,

İstanbul, 1993

Bu Akşam ki Salı dersimizin konusu "Son Namaz "

                                                       Son Namaz
          Sanal âlemde çokça gezine bir “son namaz” tarifi sizinde mail adresinize gelmiştir.
            Hâtem-i Esam’a namazın adabı sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:                        “Önce abdest al. Dışını su ile içini tövbe ile arıt. Sonra mescide var. Namaz kılarken Kâbe'yi iki kaşın arasında, Azrail’i arkanda, cenneti sağ tarafında ve cehennemi sol tarafında düşün ve sırat ayaklarının altında farz et. Korku ile otur. Heybetle Kur'an oku. Gönlünü Hakk'a bağla. Azametle tekbir al. Yalvarış hâlinde rükû eyle, zillet ile secde et. İnleyerek Tahiyyat oku. Mizanın da gözünün önünde bilerek ve Cenâb-ı Hakk her ne kadar ben Onu göremiyor isem de O beni görüyor diye düşünerek, zahirde ve batında cümle sırlara da vâkıf olduğunu mülahaza ederek cümle melek ve müminlere selam ver İnşaallah kabul olur.” deyince;  
Yusuf ismindeki zat Hâtem-i Esam (ks)’a sormuş ki:  
-“Ya civan! Sen namazı ne zamandan beri böyle kılarsın?” Hâtem-i Esam’da
-Yirmi seneden beri kılarım, demiş Yusuf denilen kimse de yanındaki refiklerine:
- Kalkınız elli senelik namazımızı kaza ve iade edelim Yani şimdiye kadar bizim kıldığımız
namazlarımızın iadesi lâzım geliyor, demiş.
Bu ulu zatın kim olduğundan haberdar değilim. Lakin bu mailler gönderen kişilerin ne halinde ne de ahvalinde böyle bir taâtin ve ibadet aşkının olmadığını yakinen bilirim. Üstelik bu halin onda olmadığı gibi bu yolda bir azmü gayret içinde de değildir. Yani bu maili yollayan, üzerinde bulunduğu hâle değil de bu mailde belirtilen bilgiye davetiyle bana tebliğ yaptığı sanmıştır. Bu bilginin kaynağıysa belirsizdir. Lakin bu tipler kendine gelen bütün bu hurafelere mal bulmuş mağribi gibi atlayıp onu göndermeyi bir marifet zannetmektedirler.
          “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah nazarında en tiksinti verici şeydir!” (Saf / 2, 3)
           Kuran kendisi ila ahlak edinmek isteyenlere bu ayet ile yol gösterir. Yani her haberdar olunan her sahih rivayet Resulullah’ın (sav) sünnetiyle amel edilmiş ve dolayısıyla Kuran’ın ahlakı ile ahlâklanmaya çağırandır.
           Burada sözü edilen namaz ise aynı bir çiçeğin kopartılıp vazoya konup resmedilmesi gibi soyuttur. Çiçek güzeldir ama onun yeri diğer çiçeklerin yanıdır. Bunun haricindeki bütün resmetmeler soyut ve nazaridir. Yani hayatı tevhide uygun anlamaktan uzaktır. Maildeki namazı besleyen diğer salih ameller bahsedilmemiştir. Bu Namazın tefekkür boyutu hayattan kopmayı gerektirmektedir. Öyleyse bu namazı, bir meditasyondan veya rabıtadan farklı kılan nedir? Bu namazda söz edilen herkese gayb olanlar hangi ayet ve hadisler ışığında tefekkür edilmiş olduğu belli değildir. Bu tefekkür hali sahih bir ilme dayalı bile başlasa, nefsin ve şeytanın saptırmasına nasıl karşı koyulduğuna dair de bir malumat da verilmemiştir. Sonra böyle derin bir teslimiyetten ve tefekkürden çıkıldığında nasıl bir hayat yaşandığı bilinmemektedir. Elli yıllık namazını bir çırpıda siliveren diğer zat ise, iade etti namazını hangi ilme göre kaza edecektir? Bu kişinin böyle bir namazı kılması için Kuran’daki ayetlerin ve Resulullah’ın (sav) sünnetinin ona yetmemesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Buradan da görüleceği gibi, delilsiz bilgilerle talim edilen bir dinin, ne bize ne de çevremize faydasının olamayacağıdır. Bu ayin mantığıyla dinin içini boşaltma ve icat edilmiş ruhbanlığa çağırma yani Protestanlaşmaktır.
           Bu tip uçup kaçmalardan uzak durulup sahih kaynaklara dönmek mühim sayılmalıdır. Mesela Mekke’de Ebubekir(ra) gözü yaşlı namazları müşriklerce ‘kadınlarımızı ve çocuklarımızı etkiliyor’ şikâyetine sebebiyet vermişti. Bu namazı kılan Ebubekir (rah) Allah yolunda asalete ve mala dayanan bütün üstünlüklerinden vazgeçmiş, servetini işkence ve eziyet gören Müslüman kardeşleriyle paylaşıp tüketmeyi göze almıştır.
       Andolsun, Allah’ın Resulü’nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. (Ahzab / 21)
  İşte Ebubekir’in(rah) gözyaşları ile kıldığı namazdaki teslimiyetini kimden öğrendiği ve nereye hizmet ettiği gayet sarih olarak bilinmektedir. Oysa yukarıdaki zevat bilinmemektedir.

         Bu ayetin rehberlik yüklediği Resulullah’ın(sav) namazına bir örnek verelim?
         Ebû Sirve Ukbe İbni Haris (rah) şöyle dedi: Bir keresinde Medine’de Resulullah’ın (sav) arkasında ikindi namazı kılmıştım. Rasûlullah(sav)  selâm verip namazı bitirdi ve süratle yerinden kalktı, safları yararak hanımlarından birinin odasına gitti. Cemaat Resulullah’ın (sav) bu telaşından endişe ettiler. Resulullah (sav) kısa sürede döndü, kendisinin bu acele davranışından dolayı meraklanmış olduklarını gördü ve şöyle buyurdu: “Odamızda sadaka (olarak dağıtılacak) bir miktar altın -veya gümüş- olduğunu hatırladım da onun gece evde kalmasını ve beni hayırda acele etmekten alıkoymasını uygun görmedim. Derhal dağıtılmasını emrettim.” (Buhârî, Ezan 158, Zekât 20 / Nesâî, Sehv 104)

         Bu Hadisten de anlaşılan o ki namazın evvelinde Rasûlullah(sav)fakir fukaranın, garib gurebanın halini tefekkür etmesi neticesinde sahip olduklarını onlar ile paylaşmaya karar vermiş ve fakir fukaranın payını ayırmıştır. O arada bazı işleri bu Salih ameli yapmasına mani olmuş bu hal üzre cemaatle namaza durmuştur. Kıldırdığı namaz, Rasûlullah’a (sav) fakir fukara ila malını paylaşmasını hatırlatması üzre âdeti olmadığı halde safları yararak alelacele odasına varıp, bir an önce fakir fukaranın ihtiyaçlarını gidermeye koşmuştur.
        Hadiste zikredilen namazın başı sonu ve kendisi berraktır. Hayatın haricinde değil tam içindedir. Kötülüklerden men etmiştir. Buradaki men edilen kötülük sahip olunanların sadece kendine ait olduğu zannıdır. Namazda kıraat ettiği Kuran’da ‘Allah yolunda ihtiyaç sahipleriyle paylaşın’ emri ihlâs ile yerine getirilmiştir. Yani namaz Allah’a yaklaştırmıştır.  Bu namaz hem camide birlikte kılınmış, hem de cemaatin sosyal hayattaki sorunlarına bir çözüm sunarak birlik ve dirlik sağlanmıştır. Bu namaz, bu salih hali ile hayattan kopmadan, meditasyona dönüşmeden, uygulanabilir, devredilebilir ve örnek alınabilirdir.
         Allah'ın kitabını okuyanlar, namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli / açık başkaları için harcayanlar; işte ancak bunlar hiç kesintiye uğramayacak bir kazanç umabilirler.( Fatır / 29 )
            Bu ayet namazın infaktan ayrılamayacağını ve her türlü cimriliğin kötülük görülüp uzak durulması gerektiğini anlatan bir namazdır. Yani sünnete uygun namaz, ne meditasyon ne rabıta olmadığından insanları ruhbanlığa ve hayata dair gerçeklerinin dışına çağırmaz.
            Enes ibni Mâlik  ranh  şöyle dedi:
     Resulullah’ın (sav) nafile ibadetlerini öğrenmek üzere, sahabeden üç kişilik bir grup, Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Resulullah’ın(sav) ibadetleri bildirilince, onlar bunu azımsadılar ve
 — Allah’ın Resulü nerede biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları bağışlanmıştır, dediler. İçlerinden biri:
— Ben ömrümün sonuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım, dedi. Diğeri:
— Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutup ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim, dedi.      Üçüncü sahabe de:
    Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyeceğim, dedi
 Bir müddet sonra Resulullah (sav) onların yanına geldi ve kendilerine şunları söyledi:
Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve O’na en saygılı olanınızım. Fakat ben bazen oruç tutuyor, bazen tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir.”  
                                                                  (Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5. Nesâî, Nikâh 4 )

Romanov Komplosu...

Bazı sırlar asla çözülemez...

Dr. Laura Pavlov, 20. yüzyılın en büyük muammalarından birine ışık tutacak bir gizemi çözmek üzeredir. Rusya'nın Yekaterinburg şehrinde yapılan bir kazı sırasında, son Çar ve ailesinin 1918 yılında infaz edildiği bölgede, buz içinde bozulmadan kalmış bir ceset bulunur. Bu yeni bulgu, Romanov ailesinin ortadan yok olmasıyla ilgili yeni ipuçları sağlar. Ailenin, özellikle de kızları Prenses Anastasia'nın ölümü, ardında bir sürü soru işareti bırakmıştır. Bu keşif Pavlov'u, yıllardır saklı kalmış bir gizli görevin peşinde; sırların, yalanların ve aldatmacanın girdabı içinde geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarır. Ülkemizde de geniş bir okur kitlesine sahip olan Glenn Meade, tarihsel gerçeklere dayanarak yazdığı Romanov Komplosu'nda, savaşın zor koşullarında, temelinde tarihin en çarpıcı olaylarından birinin olduğu, aşkın ve dostluğun sınandığı, nefes kesici bir hikâye anlatıyor.

... Ve bazı sorular sonsuza kadar yanıtsız kalır.


Bana kalan 
"Seni günlerimin sonuna kadar tanıyayım..."
"Kırılan kalpler bazen düzelmez....."

Kitap Bitiş Tarihi : 09 ARALIK 2014 
İstanbul 2014/30

Papa ve Dersim :)


7 Aralık 2014 Pazar

Yaşlanıp saçların ağırdığında

Yaşlanıp saçların ağardığında, uyuklarken
Ocağın başında, eline al bu kitabı
Ve oku yavaş yavaş düşleyerek bir zamanki
Yumuşak bakışlarını ve gölgelerinin tatlılığını.

Kaç kişi senin o mutlu inceliğini sevmişti,
Kaç kişi güzelliğini, yalan ya da doğru.
Ama bir kişi senin o gezgin ruhunu
Ve değişen yüzünün hüznünü sevdi.

Şimdi eğil de korlaşmış kütüklere,
Mırıldan biraz üzgün bir sesle,
aşk nasıl alıp başını dağlara gitti
Ve gizledi yüzünü sayısız yıldızlarla diye.

W.B.Yeats


Çeviri: Cevat Çapan

5 Aralık 2014 Cuma

Günün tez elden fetva talebi



Bu laik düzene asker olmamak için
18000 Lira bedelli ücretini
Devlete ait bir bankadan
Veya faizsiz (!) bir finans kuruluşundan
Kredi olarak alıp ve sonrasında
Tövbe edip tekrar Salih bir kul olunabilir mi?
El cevabın 31 Aralık 2014 tarihine kadar verilmesi zaruridir
Radikal bir Kul

4 Aralık 2014 Perşembe

Robin Hood



Zekeriya o kadar gayret ile okuyor ki, dinlerken uyuya kalıyorum...

Kitap Bitiş Tarihi : 
3 Aralık 2014/15

2 Aralık 2014 Salı

Resesyon Nedir ?

Son bir ay dan beri televizyonlarda, özellikle ekonomi programlarında geçen bir kelime.

Ekonomik hayatın canlılığını kaybetmesi, üretim faaliyetlerinin daralması, duraklama, ekonomik etkinliklerde görülen hafif düşme. Resesyon, ekonominin büyüme hızının, nüfus artış hızının altına inmesi ve dolayısıyla kişi başına milli gelirin yerinde saymasıdır.

1 Aralık 2014 Pazartesi

Türkiye Nereye Gidiyor?

Avrupalı Bir Gözlemcinin Notları.
 "Türkiye Avrupa'yla yakınlaşmaya devam ederek yeni ve güç reformları gerçekleştirmeyi sürdürecek mi, yoksa Avrupa standartlarının ucuz bir versiyonunu ihraç etmeyi mi tercih edecek? Yakın çevresindeki ülkelerle karşılaştırıldığında, bu konuda Türkiye'nin önünde gerçekten can alıcı bir seçim var." 
2006-2011 yılları arasında, beş yılı aşkın bir süre boyunca Avrupa Birliği Türkiye temsilcisi olarak Türkiye'de çalışan Marc Pierini, Türkiye'ye bir yabancının gözünden bakıyor ve kişisel gözlemleri, anıları ve mesleki deneyimlerinden yola çıkarak ilginç saptamalarda bulunuyor. Ekonomik bakımdan sağlıklı, özellikle de kendisiyle barışık bir komşunun, stratejik açıdan AB ve daha genel anlamda Batı'nın çıkarına olacağını, iki zıt eğilim arasında kutuplaşmış bir Türkiye'nin ise Avrupa'nın geri kalanı için yeni sorunlar yaratacağını ileri süren Pierini, bu
bağlamda, üyelik müzakerelerinin geniş ölçüde Türkiye'deki reformlar ve modernleşme için de motor işlevi gördüğünü söylüyor. Ancak Türkiye'nin son yıllarda Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda eskisi kadar kararlı görünmediğinin de altını çizen Pierini, çalışmasının başlığından da anlaşılacağı gibi tüm kitap boyunca şu sorunun yanıtını bulmaya çalışıyor: Türkiye Nereye Gidiyor?

(Tanıtım Bülteninden)

Kitap Bitiş Tarihi : 30 KASIM 2014 
İstanbul 2014/29

Gerçekten Türkiyemiz açısından iyi analizleri içerisinde barındıran okunası bir Kitap. Fazla derin olmayan bir anlatımı var. Sade bir dille yazılmış, Kitabın sonunda şu kanıya vardım. 
Tamam soru Türkiye nereye gidiyor? da 
Ya Avrupa Birliği O nereye gidiyor? 
Tabi kalırsa .....

29 Kasım 2014 Cumartesi

Kötü bir Çığır daha...



Endonezya'da yapılan "Süslüman Kız Güzellik Yarışması"nda Tunuslu Fatıma Ben Guefraş birinci olmuş…





26 Kasım 2014 Çarşamba

24 Kasım 2014 Pazartesi

Battal Gazi Hikayeleri...

Çok gayretli çok


Kitap Bitiş Tarihi : 24 Kasım 2014/14

SON TANIK....

Yugoslavya parçalanmakta, dünyanın Nazilerden sonra verdiği bütün sözlere rağmen Avrupa'nın göbeğinde bir başka soykırım yaşanmaktadır. Koalisyon kuvvetleri, Saraybosna'nın eteklerinde bulunan Omarska Kampı'ndaki katliamdan sağ kurtulmayı başarmış, ancak yaşadığı derin travma yüzünden konuşmaktan bile aciz küçük bir kız bulur. New York'lu bir hukukçu olan Carla Lane'in, yıllar önce Yugoslavya'da yaşanan "etnik temizlik"le ilgili pek az bilgisi vardır. Genç kadın, hamiledir ve müzisyen kocasıyla ideal bir hayat sürmektedir. Ancak kocasının gizemli bir suikastta öldürülmesiyle, Carla'nın zihnini bir süredir meşgul eden garip görüntüler şiddetlenir. Bunların izini süren genç kadın, çocukluğunda ağır bir psikolojik tedavi gördüğünü ve psikiyatristinin ona annesinin günlüğünü vermesiyle, ailesinin 20 yıl önce Bosna'daki bir ölüm kampında, büyük bir vahşetin kurbanları olduğunu öğrenir. Carla'yı zorlu bir sınav beklemektedir. Gerçek kimliklerini saklamak ve kurdukları suç imparatorluğunu muhafaza etmek adına kanlı geçmişlerinden geriye kalan son tanığı da susturmaya kararlı olan suçluları bulmalıdır.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitap Bitiş Tarihi : 24 KASIM 2014 
İstanbul 2014/28


BAKARA SURESİ 30 "Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti." 
BU KAN, GÖZ YAŞI VE NEFRET NE ZAMAN BİTECEK?

23 Kasım 2014 Pazar

Zekeriya'nın Öğretmenine yazdığı Akrostiş...

Kalbi sevgi dolu öğretmenim

Anlatır bize bilgiyi 

Doğruyu, iyiyi ve en güzeli

Renklendirir her anı

İyi kalpli öğretmenim

Yarınlarımız aydınlık olsun

Elemden kederden uzak olsun

Zekeriya Karamanlı

23 KASIM 2014


Üç Silahşörler...

Zekeriya dedi ki ; Baba bu yazarların kitaplarını çevirenlere söyleyelim de yabancı yazarların kitaplarında geçen isimleri ve yerlerin okunuşlarını bizim de okuyacağımız şekilde yazsınlar...

Kitap Bitiş Tarihi : 23 Kasım 2014/13

21 Kasım 2014 Cuma

Beğendiğim sözler....


Açan çiçekler rüzgârla dağıldı ve rüzgar hiçbir şeyi önemsemez, ama kalpte açan çiçeklere hiçbir rüzgar dokunamaz.


YOSHIDA KENKO

Uçurtma Avcısı

Emir ve Hasan, Kabil''de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir''le Hasan''ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.

Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California''ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen

arkasında bıraktığı Hasan''ın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları...

Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.

Uçurtma Avcısı''nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...

Serdarın notu; İnsanlık onca öldürme gayretine rağmen, ölmüyor. Bir insana UMUT olduğunuzda, ona söz verdiğinizde bunu yapmadan önce çok düşünün. Sonra birinin hayallerini, umutlarını ve dostluğunu kaybetmekle kalmazsınız belki çok uzun zamanlar onun hayattan kopmasına neden olabilirsiniz...


Kitap Bitiş Tarihi : 21 KASIM 2014 
İstanbul 2014/27

20 Kasım 2014 Perşembe

Ali Musab'tan haber var....


Evet, Ali Musab'tan haber var. 12,5 Ay yaşadığı ve çoğunu hastahane de geçiren Ali vefat etti. Minik kalbi ve iç organları iflas etti. Can kardeşim Aytaç ve kıymetli eşine sabrı cemil niyaz ederim. Geride kalan bizlere nemi öğretti bunu daha sonra yazacağım.....

Onlar barışmak için adım attı. Ya biz?