26 Aralık 2021 Pazar

Sessiz Kurban...


 Genç kız ilk kurbandı... Boğazı kemiğe kadar kesikti, karşı koyma şansı bulamadı. İkinci kurban annesiydi... Kadın, karşı koymak için en azından bir süre mücadele etti. Kimsenin görmediği bir katil nasıl yakalanır...


Güney Londra'da suç mahalline çağırılan Maeve Kerrigan'ın ilk aklına gelen, bunun sonu kötü biten aile içi bir kavga olduğuydu. Ancak üst kattaki odalardan birinde kanlar içinde ve bilincini yitirmiş bulunan kocası, katil değil üçüncü kurban olduğu konusunda ısrarlıydı. Durum böyleyken, tek tanık onun genç kızıydı ve konuşmuyordu…

Kitap Bitiş Tarihi 26 Aralık 2021 14.25


Bayrampaşa 2021/15



18 Aralık 2021 Cumartesi

Aslında ne oluyor?

 Ülke, Siyasal İslamcı iktidar tarafından; faizi düşüreceğim "Ortada NAS var" diyerek alt üst olmuşken, ülkemizde yaşayan insanların tek gündemi ekonomiyken aslında bu ekonomik kaos neyi örtüyor?

Ne oluyor? 

Neyi görmemiz engelleniyor?

Tüm Türkiye emekçileri olarak sıkıntı çekerken saray şürekası son sürat lüks yaşamaya devam ediyor olması insanı nasıl öfkelendirmesin?

Ne olduğunu merak edenlerin sayısı bir yana ülkede fakirliği kabullenmiş ve hala reisi yedirmeyeceğiz diyen güruh sayısı da azımsanmayacak kadar çok. 

Sosyoloji biliminin iflas ettiği bu güruh karşısında ne yapacağını bilemez halimiz var. Acı olan bunu hala kullanan siyasilerin ülkeye verdikleri zararın giderilmesinin her geçen gün zorlaşıyor olması. 

Muhalefet, ülke umudu olmaktan uzak sebebi ise aralarında neyi nasıl yapacaklarını halka anlatmaya cesaretlerinin olmaması. 

Genel Başkanları Ortaya çıkıp biz bu konularda ilke kararları aldık ve HDP dahil herkes ile iş birliği içinde olacağız, ülkenin tüm siyasi partilerinin bu oluşuma katkı sağlamasını, ülkenin uçurumun kenarında tutmayı başarmak sonrasında emniyetli bir şekilde Ortaya çekip sonra hepberaber hasar tespit çalışmaları yapacağız şeklinde konuşmalı ve motivasyonu yüksek çalışma ortamı oluşturmayı hedefliyoruz diye deklare etmek zorundalar, bunu bu ülkeye borçlular. Ne yazık ki daha cesur olamıyorlar. 

Tüm ülke insanlarının umudu 

Vatan sever Siyasiler

Vatan sever Savcılar

Vatan sever Hakimler

Vatan sever Askerler

Vatan sever Bürokratlar 

Vatan sever Gazeteciler vs

Kim vatana ihanet ettiyse onu bulup ispat edip zararı tanzim ettirip, cezasını vermeliler. onlar da bu ülkeye borçlular. Bize düşen Ünsal Ünlü nün dediği gibi iyiler ve kötüler arasındaki ilk seçimde iyiler arasında olup sandıkta kötüleri bertaraf edip, iyi olduğu iddiasıyla ortaya çıkanlara dönüp gözümüz üstünüzde demek ve denetleme görevini üstlenmek.

Tarihe not düşmek istedim.

Serdar Karamanlı

18 Aralık 2021

8 Kasım 2021 Pazartesi

Kelimelerin derin sessizliği..

 


Umut; hayallerimizdeki belirsin bir gülüşün adıydı...

"Bir hayalin peşinden gidiyorduk. Geçmişi geride bırakırken bir bilinmeze doğru yaklaşıyorduk. Hayatımdaki tek varlığım olan annemle zaman yolunda yürüyor, bir şeyler fısıldayan kaderin bizi bir rüzgâr gibi savurmasına engel olamıyorduk.

Büyük umutlarla bir mucize olmasını bekliyorduk..."

Göçmen olarak geldiği Amerika'da iki farklı kültür arasında sıkışıp kalan Kim isimli Çinli bir genç kızın hayatını anlatan Kelimelerin Derin Sessizliği, kendi şansını yaratan kahramanların hikâyesine odaklanıyor. Mucizelere inanmayanları durup bir kez daha düşünmeye davet eden bu roman, aynı zamanda genç bir kızın aşkla ve hayatla tanışmasını şiirsel bir dille anlatırken, kadınlığa geçiş sürecini dokunaklı satırlarında gizliyor.

Yazarın kendi hayatından yola çıkarak kaleme aldığı Kelimelerin Derin Sessizliği, yayımlandığı andan itibaren New York Times çok satanlar listesinde yerini almış, on sekiz dile çevrilmiş ve uluslararası alanda çok sayıda ödülle onurlandırılmıştır.

"Göç, yoksulluk ve gerçekleşmesi umut edilen hayaller... Tüm bu temalar ancak bu kadar samimi bir dille anlatılabilir."

Publishers Weekly

"Farklı bir kültürün yarattığı baskıya maruz kalan masum bir genç kızın dokunaklı hikâyesini anlatan Kwok iyi bir iş çıkarmış."

USA Today

"Amerikan rüyasının ağırlığı altında ezilen bir kızın yol hikâyesi, çarpıcı anlatımı ve içten diliyle dikkatleri üzerine çekiyor..."

Vogue

"Hayatın gerçeklerine her yönüyle bakmayı başaran bu roman pek çoğumuz için motive edici ve yol gösterici olacak."

The New York Times

Kitap Bitiş Tarihi 04 Kasım 2021 08.48

Bayrampaşa 2021/14


25 Ekim 2021 Pazartesi

17 Ekim 2021 Pazar

Küllerin Günü...

 

Masumiyetin hüküm sürdüğü bir dünyada, katili öldürmeye sevk eden ne olabilir?

Günah nedir bilmeyen bir toplumda nasıl olur da kan akar?

Ya tam tersiyse…


Suçlu, o topluluktaki tek masumsa…


Kavak Dostum Grange iyice vasata bağladı. Ama Tess bacı var. Ona devammmmm

Kitabı eklemeyi unutmuşum ihtiyarlık kardeşimmmmmmmm

Kitap Bitiş Tarihi 15 EYLÜL 2021 04.40


Bayrampaşa 2021/13


Kan Gölü

 

Dr. Claire Elliot, oğlunun başını derde sokmasını önlemek ve onu kısa zaman önce yitirdiği babasının hatırasından uzaklaştırmak için büyük şehirden göl kıyısındaki taşra kasabası Tranquility’ye taşınır. Burada bir muayenehane açıp işini yapmaktır niyeti. Ancak kasabada ergenlerin arka arkaya şiddet olaylarına karışmaları ve oğlunun okulundaki bir silahlı saldırı her şeyi değiştirir.


Bu şiddet dalgasına tıbbi bir açıklama getirmeye çalışan Claire, korkunç bir sırrı keşfeder: Ergenlerin karıştığı cinayetlere Tranquility’de daha önce de rastlanmıştır. Claire ergenleri saldırganlığa iten kaynağı bulmak zorundadır, kendi oğluna sıra gelmeden önce....

Kavak Dostum görüşmemize az kaldı, umarım sağlıklı bir şekilde Tess bacının kitaplarını okuma fırsatın olacak. ☺️☺️☺️☺️

Kitap Bitiş Tarihi 17 Ekim 2021 10.21

Bayrampaşa 2021/12

4 Ekim 2021 Pazartesi

Gece yarısından sonra

 


herkes onun, o ise gerçeğin peşindeyd


bir gece yarısı sarah fontaine, yaklaşan tehlikenin habercisiymiş gibi çalan telefonun sesiyle uyanır ve bir kadının alabileceği en kötü haberi alır: henüz iki aydır evli olduğu geoffrey fontaine, berlin'de bir otel odasında çıkan yangında ölü bulunmuştu


bu olayın acı olduğu kadar tuhaf bir yanı vardı

sarah kocasının berlin'de değil, londra'da olduğunu sanıyordur


aldığı haberle yıkılan ve kocasının öldüğüne inanmayan genç kadın, ipuçlarının peşinden gitmek üzere amerika'dan avrupa'ya uzanan tehlikeli bir yolculuğa çıkar. bu macerada kendisini karmaşık bir casusluk ağının ortasında bulan sarah, kocasıyla ilgili gerçeklere ulaşabilecek midir?

Laaaaaa oğlum Kavak ha gayret görüşeceğiz.☺️☺️

Kitap Bitiş Tarihi 4 Ekim 2021 23.38

Bayrampaşa 2021/11

1 Ekim 2021 Cuma

Diriliş...

 

Altı yıl önce o çayırların arasındayken ölmenin nasıl bir şey olduğunu öğrendim. Benden bir daha ölmemi istemeyin.

 

Her şey, usta bir avcı olan Leon Gott’un, evinin garajında ölü bulunmasıyla başlar. Dedektif Rizzoli ve Doktor Isles bu esrarengiz ölümün detaylarını araştırdıkça aralarında benzerlikler bulunan diğer vakalara ulaşırlar. Nihayetinde, yaptıkları araştırma onları altı yıl önce bir safari sırasında Afrika’da işlenen turist cinayetlerine kadar götürür.

 

Gözü pek ikilinin, katliamların ardındaki sır perdesini kaldırmak için o lanetli safariden kurtulabilen tek kişiye, Millie Jacobson’a ulaşmaları gerekir. Ancak genç kadın hâlâ tehlikede olduğunu düşünmektedir ve hayatta kalma mücadelesi vererek geçirdiği günleri hatırlamak istemiyordur. Bu yüzden Rizzoli ve Isles için, Millie’yi ikna etmek ve bu sıra dışı cinayetleri aydınlatmak düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.

Kavak kardeşim bu safariye çıkmamız lazım seni onca sineğin böceğin içinde görmek istiyorum☺️☺️☺️

Kitap Bitiş Tarihi 29 EYLÜL 2021 06.56

Bayrampaşa 2021/10

15 Ağustos 2021 Pazar

Anladım...

 Bunca zaman bana anIatmaya

çaIıştığını,kendimi

buIduğumda anIadım.


Herkesin mutIu oImak için başka bir yoIu

varmış,


Kendi yoIumu çizdiğimde anIadım..


Bir tek yaşanarak öğreniIirmiş hayat,

okuyarak,dinIeyerek değiI..


BiIdikIerini bana neden

anIatmadığını, anIadım..


Yüreğinde aşk oImadan geçen hergün

kayıpmış,


Aşk peşinden neden yaIınayak

koştuğunu anIadım..


Acı doruğa uIaştığında

gözyaşı geImezmiş gözIerden,

Neden hiç ağIamadığını

anIadım..


AğIayanı güIdürebiImek,ağIayanIa

ağIamaktan daha değerIiymiş,


Gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde

anIadım..


Bir insanı herhangi biri kırabiIir, ama bir

tek en çok sevdiği acıtabiIirmiş,


Çok acıttığında anIadım..


Fakat,hakedermiş seviIen onun için döküIen her

damIa gözyaşını,

GözyaşIarıyIa birIikte sevinçIer

terkettiğinde anIadım..


YaIan söyIememek değiI, gerçeği

gizIememekmiş marifet,


Yüreğini eIime koyduğunda anIadım..


”Sana ihtiyacım var, geI ! ”

diyebiImekmiş güçIü oImak,


Sana ”git” dediğimde anIadım..


Biri sana ”git” dediğinde, ”kaImak istiyorum”

diyebiImekmiş sevmek,


Git dedikIerinde gittiğimde anIadım..

Sana sevgim şımarık bir

çocukmuş,her düştüğünde zırıI

zırıI ağIayan,

Büyüyüp bana sımsıkı

sarıIdığında anIadım..


Özür diIemek değiI, ”affet beni” diye

haykırmak istemekmiş pişman oImak,


Gerçekten pişman oIduğumda anIadım..

Ve gurur, kaybedenIerin,acizIerin maskesiymiş,


Sevgi doIu yürekIerin gururu oImazmış,


Yüreğimde sevgi buIduğumda anIadım..


ÖIürcesine isteyen,bekIemez,sadece umut edermiş

bir gün affediImeyi,


Beni afetmeni öIürcesine istediğimde

anIadım..


Sevgi emekmiş,


Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak

kadar sevmekmiş

CAN YÜCEL

29 Temmuz 2021 Perşembe

Mendilimde Kan Sesleri

 Her yere yetişilir

Hiçbir şeye geç kalınmaz ama

Çocuğum beni bağışla

Ahmet Abi sen de bağışla


Boynu bükük duruyorsam eğer

İçimden öyle geldiği için değil

Ama hiç değil

Ah güzel Ahmet abim benim

İnsan yaşadığı yere benzer

O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer

Suyunda yüzen balığa

Toprağını iten çiçeğe

Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine

Konyanın beyaz

Antebin kırmızı düzlüğüne benzer

Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir

Denize benzer ki dalgalıdır bakışları

Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına

Öylesine benzer ki

Ve avlularına

(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)

Ve sözlerine

(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)

Ve bir gün birinin adres sormasına benzer

Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne

Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına

Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına

Minibüslerine, gecekondularına

Hasretine, yalanına benzer

Anısı ıssızlıktır

Acısı bilincidir

Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan

Gülemiyorsun ya, gülmek

Bir halk gülüyorsa gülmektir

Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi.

Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden

Dirseğin iskemleye dayalı

- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben -

Cigara paketinde yazılar resimler

Resimler: cezaevleri

Resimler: özlem

Resimler: eskidenleri

Ve bir kaşın yukarı kalkık

Sevmen acele

Dostluğun çabuk

Bakıyorum da şimdi

O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.


Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi

Biz eskiden seninle

istasyonları dolaşırdık bir bir

O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar

Nazilli kokardı

Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası

Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında

Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen

Kadının ütülü patiskalardan bir teni

Upuzun boynu

Kirpikleri

Ve sana Ahmet Abi

uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki

Sofranı kurardı

Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı

Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi

Çocuklar doğururdu

Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi

O çocuklar büyüyecek

O çocuklar büyüyecek

O çocuklar...

Bilmezlikten gelme Ahmet Abi

Umudu dürt

Umutsuzluğu yatıştır

Diyeceğim şu ki

Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler

Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi

Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse

Çocuklar, kadınlar, erkekler

Trenler tıklım tıklım

Trenler cepheye giden trenler gibi

İşçiler

Almanya yolcusu işçiler

Kadınlar

Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi

Ellerinde bavullar, fileler

Kolonyalar, su şişeleri, paketler

Onlar ki, hepsi

Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler

Ah güzel Ahmet Abim benim

Gördün mü bak

Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar

Ve dağılmış pazar yerlerine memleket

Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile

Gelse de

Öyle sürekli değil

Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün

O kadar çabuk

O kadar kısa

işte o kadar.


Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar

Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar

Mendilimde kan sesleri.

Edip Cansever

23 Temmuz 2021 Cuma

Cendere (Metastaz2)

 


 Barış Pehlivan, "Bu kitapta Fettullahçılar'dan boşalan koltuklara oturan tarikatların, cemaatlerin, grupların artık neler yaptığını, yeni paralel yapılanma koltuklarını nasıl doldurduklarını örnekleri ve belgeleriyle anlatıyoruz. 


Okuru neler bekliyor? 

Pehlivan kitabın içeriğinde hangi konuların üzerinde duruklarını şöyle anlattı;

"Örneğin 2019 yerel seçimlerinden 2 hafta önce CHP'li belediye başkanları Ekrem İmamoğlu ve Özlem Çerçioğlu'na nasıl kumpas kurulmaya çalışıldığını bizzat bir AKP'li bakanın ismini görerek ilk kez okuyacaklar. Bir ahlaksız teklifin perde arkasını okuyacaklar. Yargıda gücünü Cumhurbaşkanı'ndan aldığını iddia eden bazı avukatların, hakimleri nasıl baskı altına aldığını, almaya çalıştığını okuyacaklar. Hakimler ve savcılar bizim o çok tartıştığımız davaların perde arkasını bizim için yazdı, onu okuyacaklar. Kapatılan cinayetleri, adliyenin arka sokaklarında yapılan pazarlıkları okuyacaklar."

"Yayınlanacağını duyanlar bizi mart ayında tutukladılar"

"Kitabı aslında bahar aylarında yayınlamayı düşünüyorduk ama yayınlanacağını duyanlar bizi mart ayında tutukladılar" diyen Pehlivan "Biz cezaevinden çıkınca 'Ne gazetecilik sevdamız ne de adil bir geleceğe olan inancımız bitti' dedik" ifadesini kullandı. 

Pehlivan "Bu kitabı yazarken tutuklandınız. Bu sizi korkutmak için miydi yoksa ulaşmaya çalıştığınız bilgilere ulaşmanızı engellemek için miydi, tutukluluğunuz bu kitabı nasıl etkiledi?" sorusuna şu yanıtı verdi;

"Sadece kitabı geciktirdi"

"Bu kitabın aslında yazılmasını geciktirmek istediler, yazılmamasını istediler. Etkileme anlamında sadece kitabı geciktirdi. Hapse giren insanı hapisle korkutmak özellikle politik davalarda çok zordur. Biz cezaevini ikinci kez deneyimledik. Sonuçta gazeteciliğe devam etmek istiyorsak u kitabı okurla buluşturmalıydık, sonuçta boşuna çekilmedi bunca acı. Bu kitaptaki her şey belgeli, her şey gerçek, biz buna güvendik. Gazetecilerin de böyle korku duvarlarını aşması gerekiyor. Topluma cesaret vermesi gerektiğine inanıyoruz."

"Cendere biraz da 'Yapmayın, etmeyin' uyarısıdır"


"Biz Fettullahçılar 15 Temmuz'u yapmadan önce de uyardık, dinlemediler, 15 Temmuz'dan sonra akılları başlarına geldiğini iddia ettiler" diyen Pehlivan "Maalesef yine benzeri yöntemleri kullanan gruplara yol görünüyor. Cendere biraz da bunun hikâyesidir. Cendere, 'Yapmayın, etmeyin, bu sıkışıklık Türkiye'nin yararına değildir. Bu nefessiz bırakma Türkiye'nin yararına değildir' uyarısıdır" diye konuştu. 

Serdar ne düşünüyor?

İki kitaptan sonra içinde yazdıklarından zerre şüphem olmadı. Kendim ve memleketin gelecekte ki evlatları için üzüldüm daha doğrusu kahrettim demek daha doğru olacaktır.

Kendini artık İslam'a nispet etmeyen biri olarak önümde ki tek hedef, iyi bir insan olarak ölmek. Tâbi ki günahkar zaafları olan ama devletine zarar vermeyi düşünmeden bu dünyadan ayrılmak. İnsanlık ailesinin bu coğrafyasında bize düşen bu oldu, önümüzdeki seçimlerde iyilerin ve kötülerin seçimi olacaktır. 

Ben kendi payına iyiliği seçeceğim, umudum ülkesini seven dürüst, namuslu, karakterli hakim ve savcıların Memleket için çalışması ve Halka ait ne varsa hırsızlık yapanların elinden alıp hak sahiplerine geri vermesi olacaktır.


Kitap Bitiş Tarihi 23 Temmuz 2021 13.37


Esenköy 2021/9

21 Temmuz 2021 Çarşamba

Empedokles'in Dostları...

 

Maalouf, Empedokles’in Dostları’nda bu kez geleceğe yönelik bir kurguyla dönüş yapıyor. Ölümcül Kimlikler ve Uygarlıkların Batışı kitaplarında yer verdiği eleştirel gözlemlerin izinde yarı distopik bir dünya çiziyor. Platon’un mağarasından çıkıp Empedokles’in Dostları’yla tanışmaya davet ediyor bizi.

Atlas Okyanusu kıyısındaki küçük Antioche adasının yalnızca iki sakini vardır: Orta yaşın verdiği olgunlukla sessiz bir hayat sürmek isteyen Alec ile yazdığı ilk romanının yakaladığı başarı sonrası her şeyi ardında bırakan esrarengiz Ève. Birbirlerinden uzakta, kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkaran bu iki insanın yolu bir gün elektriğin, telefonların, televizyon yayınlarının, internetin, kısacası her türlü iletişim aracının etkisiz hale gelmesiyle kesişir.

Gerçeğe ulaşma imkânı kalmayınca fısıltı gazetesi işlemeye başlar: Gezegen bir nükleer felaketin eşiğindedir, Amerika küresel ölçekte bir terör saldırısına maruz kalmıştır, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler artık insanlığın sonunu getirmiştir...

Tüm dünya bu söylentilerle çalkalanırken, kendilerine Empedokles’in Dostları diyen, son derece gelişmiş bir teknolojiye ve tıp bilgisine sahip bir grup gizemli insan bu karmaşaya son vermek üzere çıkagelir. Alec bu insanların kim olduğunu öğrenmeye çalışırken, içinde yaşadığımız dünyanın çelişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalır. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır.

“Hayal kırıklığı içeren bu satırları yazarken hikâyenin sonuna geldiğim izlenimindeyim. Geldiler, üstünlük kurdular, dünyada hem kaygı hem de umut rüzgârları estirdiler, sonra da gittiler.”


Kitap Bitiş Tarihi 21 Temmuz 2021 11.18

Esenköy 2021/8

1 Temmuz 2021 Perşembe

Yıllar....

 Küçük ellerin

Soğuktan üşüdüğü saatlere döndüm

Döndüm ve oradaydı.

Bunca yıl ne ara geçti?

Ne ara büyüdün?

Üşüdüm baba dediğin

Güne döndüm

2 Haziran 2021

25 Haziran 2021 Cuma

Lokman Hekimin Sev Dediği

 Bu yürek seni seveceğini biliyordu herhalde

Bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir
Bire bin veren buğday
Elmadaki mayhoşluk
Hukuku Beşer
Çınçınlı hamam
Çizmeli Kedi
Sanki elleriyle komuşlar gibi
İkimizden bir işmar

Seni sevmemiş olsam sözlerim yarı yarıya
Gözlerim yarım
Ellerim Çolak Hüseyin eli
Seni sevmesem nefes almayı beceremem ki
Bugün günlerden ne
Cumartesi
Seni sevdiğim için cumartesi elbet
Seni sevdiğim için bak temmuz ayındayız
Ayşe onbaşı, Pir Sultan Abdal büsbütün sevdalıyım sana
Bu gemiler nereye gidiyor seni sevdiğim için
Seni sevdiğimden suyun akası geliyor
Bacaların tütesi
Nurhayat’ın hâlleri seni sevdiğim için güzel
İbrahim’in dilleri
İnsan seni sevince tutsaklığa kızar tabii

Savaşın adı geçse cinifrit olur
Ereğli’nin kömürünü düşünür ne kömür o be
Raman’ı düşünür Çukurova’yı düşünür
Seni sevdiği için Haliç’te bir uğultu
Marmara’da bir deniz
Isparta bahçesinde güller seni sevdiğim için koncalanıyor
Seni sevdiğim için kilim dokuyorlar Avşar’da
Yarın sabahlar seni sevdiğim için icat edildi
Penisilin halk şiiri canlı sinema

Mapusaneler Yedi düvel harbi İspanyol nezlesi
Sultan Hamid Don Civani
Ne bilsinler seni sevdiğimi
Başaklanmayan yulafa söylemeli
Cılk yumurtaya
Paslı demire
Kulağını bükmeli kurtlu kirazın
Hoşnut değillerse bu gidişattan
Akıl etsinler seni sevdiğimi

Yeşille turuncunun kafa barıştırması bu sevdadan ötürü
Tepemizdeki o göçmez tavan
Sulardaki yakamoz ortancadaki pembe
Ben seni sevdim diye

Bingöl vilayetinde kamyondan inince
Tığ gibi bir delikanlıya soruyorum
Siz nerenin bulutlarısınız böyle
Biz sizin sevdanızın bulutlarıyız
Bir yıldızlı akşamı varsa Ankara’nın
1953 kışları içinde
Karnı tok sırtı pekse hısım akrabanın
Konu-komşu dirlik düzenlik içindeyse
Birbirimizi daha çok sevelim diye

İnsan seni sevince iş-güç sahibi oluyor
Şair oluyor mesela
Meyhaneden cayıyor bir akşamüzeri
Caysın be güzel
Caysın be iyi
Tütünü bırakıyor tütün neyime zarar
Keseme zarar ciğerlerime zarar sevdama zarar
Seni sevince adamın pabuçları eskimiyor
Beti-benzi yeni çarktan çıkmış gibi

Seni sevince insan bilgili saygılı gönlü gani şen
Saçları zencefilli
Erkencecik evine dönmek istiyor canı
Zembilinde karpuzlar hürriyetler duvaklar
Annesinin elini öpüyor ilkten
Yeğenine çukulata almış onu veriyor

Bakıyorsun -Güzin karanfil çiçeğini sever ya-
Güzin’e bir demet kırmızısından almış
Sırf seni sevdiği için ya başka neden

Hep seni düşün
Hep seni yaşat
Hep seni yıka
Seni doyur üç öğün
Seni bir kanım uyut sonra uyandır
Lokman Hekim seni sev diyor bana

Seni sevmeseydim ilkbaharı kodunsa bul gayrı
İstanbul diye bir kent yoktu ki yeryüzünde
Umut diye birşey yoktu ki seni sevmeseydim
Hak hukuk bereket diye
Eşitlik kardeşlik hürriyet diye

Yüreğime sağlık ne iyi ettim.

Metin Eloğlu

Kaynak: Odun, Metin Eloğlu, Alpaslan Matbaası, 1969

Bu Yalnızlık Benim (Toplu Şiirler), Metin Eloğlu, YKY, 3. Baskı, İstanbul Mart 2010

17 Haziran 2021 Perşembe

11. Kat

 


KUNDAKLAMA MI, KAZA MI, YOKSA CİNAYET Mİ?

Kuzey Londra’daki yüksek katlı bir apartmanı kasıp kavuran yangının ardından, on birinci kattaki bir daireye kilitlenmiş iki ceset bulunur. Ancak dedektif Maeve Kerrigan ve cinayet ekibinin olay mahallinde olmasının sebebi üçüncü kurbandır.

Görünüşe göre muhalif milletvekili Geoff Armstrong,

bir yangında kapana kısılmış, kurtarılmayı beklemek yerine ölüme atlamayı seçmiştir. Ancak böyle sağcı bir milletvekilinin yoksul, farklı kültürlerde insanların yaşadığı

Maudling Sosyal Konutları'nda ne işi vardır?

Meave ve ondan kıdemli meslektaşı Derwent, enkazı incelerken herkesin sakladığı bir şey varmış gibi görünen on birinci kattaki sırları ortaya çıkartır.

 Kitap Bitiş Tarihi : 17 Haziran 2021 16.58

Esenköy/ 2021/7

6 Haziran 2021 Pazar

Başımızı derde ne sokar?

 Başınızı derde sokan bilmediğiniz şey değildir.

Bildiğinizden emin olduğunuz, doğru olmayan şeylerdir.

Mark Twain

26 Nisan 2021 Pazartesi

Cam kırıkları..

 Cam kırıkları

Karıştırılır Kalp kırıklarıyla

Hâlbuki cam yeniden üretilir

Ya Kalp 

Mümkün mü?

Asla eski halini almaz

Alamaz

Nasıl bir hal ise

Kimseler bilmez

Yalnızca bildiğini sanan Milyonlar 

Hadsiz akıl verirler.

Kalp ve hayal kırıklığı

Hâlbuki

Hiç bir şeye benzemez

Duygular aklın önüne geçer derler

Yıllar Geçse de ne çaresi bulunur

Ne telafisi olur

Olan olmuştur

Kalp kırığı 

Durur 

Ve derinleşir

Ne çaresi olur

Ne telafisi olur.....

Serdar Karamanlı

26 Nisan 2021 - 05.36

19 Nisan 2021 Pazartesi

Simyacı...

 


Dünya edebiyatının fenomenleri arasında yer alan Simyacı, yayımlandığı günden bugüne pek çok hayata dokunmaya devam ediyor. Brezilyalı yazar Paulo Coelho tarafından 1988 yılında yayımlanan eser, Doğu ve Batı dünyasına aynı pencereden ışık tutuyor. Coelho’nun Mesnevi’deki bir kıssadan hareketle kaleme aldığı Simyacı, macera dolu öyküsü ve felsefi yönüyle başucu kitabınız olmaya aday!

Etkileyici hikayesi, sade anlatımı ve derinliğiyle Simyacı, dünya klasiklerinin en sevilen eserlerinden biri. Yayımlandıktan kısa süre sonra 42 ülkede basılan ve 26 dile çevrilen eser, 1996’dan günümüze Türkiye’de de en çok okunan romanlar arasındaki yerini koruyor. Eğer hem bir macera tutkunu hem de felsefe meraklısıysanız Simyacı, sizi de etkisi altına alacak. 

Simyacı, Santiago adındaki Endülüslü bir çobanın İspanya’dan başlayıp Mısır’da sona eren yolculuğunu konu ediniyor. Gördüğü bir rüya üzerine sahip olduğu her şeyi ardında bırakan Santiago’nun bu serüveni, onu düşlerine kavuşturduğu kadar hayatın hakikatine de ulaştırıyor. Simyacı’nın sayfalarını çevirdikçe siz de Santiago’yla birlikte kendi içinize doğru bir yolculuğa çıkacaksınız.

Kendi Kişisel Menkıbenizi Keşfetmeye Hazır Olun!

Gezgin olma isteğiyle çobanlık yapmaya başlayan Santiago, uzun bir müddet yalnızca koyunlarının onu götürdüğü yöne gidiyor. Böylelikle farklı yerler 

Kitap Bitiş Tarihi : 19 Nisan 2021 08.23

 Esenköy/ 2021/6

15 Nisan 2021 Perşembe

Aşı Enstitüsü neden kapanır?

 Ülkemizde Devletin himayesinde, Memleket evlatlarının aşı ürettiği enstitü kapatıldığında tarihler 2Kasım 2011 gösteriyordu ve Resmi Gazete’de yayımlanan 663 sayılı kararname ile kapısına KİLİT vuruldu. Şimdi aşı dileniyoruz.

Neden diye soruyorum, neden Siyasal İslâmcılar bu kadar kötülük peşindeler?

Bu kadar yetişmiş bilim insanı varken neden aşı üretimine başlanmadı? 

Çalışmalar var mı? Var olduğu söyleniyor, artık o haldeyiz ki doğru söyleselerde inanmıyoruz.

Serdar Karamanlı

15 Nisan 2021

21 Mart 2021 Pazar

Babamız Bir Gün Gerçekten Ölür...

Ali Ayçil

   Çoğumuz, babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız. Baba, “baba” demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır. Yıllarca babamızdan değil, bir alışkanlıktan bahsederiz: Annemize, “babam bugün niçin gecikti? ” diye sorarız; kardeşimize, “babam yine su istiyor,” der ve dertleniriz; bazen de,”babama hangi yalanı uydursam,” diye planlar kurarız kafamızda. Baba, her seferinde, bize biraz uzak, biraz yabancı birisidir. Her gün elbiselerini giydirip sokaklara saldığımız o” biraz” yabancının, zamanın karşısında nasıl da eriyip gittiğini fark etmeyiz bile. Oysa ilkin ve hep onun elbiseleri yaşlanır, ilkin ve hep onun saçları ağarır, ilkin ve hep o öksürür. Bir alışkanlığın perde gerisinden baktığımız o yüzde zaman, çizgilerden, girintilerden ve çıkıntılardan yeni bir yüz yapar; bunu da fark etmeyiz. İçimizden az buçuk dikkat kesilenler bilirler ki, baba, gözaltlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin. Bir an gelir, gözaltlarındaki torbaların bağcığını gözlerinin feriyle bağlayamaz olur artık. O iki bağcık da, hiç ummadığımız bir vakitte, hiç ummadığımız bir yerde çözülüverir. Çözülüverir ve babamız, bizden sakladığı bütün yorgunlukları orta yerde bırakıp, kederli yüzünü terk eder. Biliyor musunuz? Babamız bir gün gerçekten ölür!Babamız bir gün gerçekten ölür, ama biz, onun ölümünü bile birden değil parça parça kavrarız. Eve geç kaldığımızda duyduğumuz tedirginlik, yerini garip bir boşluğa bırakır mesela; Annemiz, “babanız duymasın “ demez olur. Ütü masasında eksik bir giysi vardır artık. Sabahları ceketini tuttuğumuz telaş, akşamları kapısını açtığımız yorgunluk bizi terk etmiştir. Yaşarken bir alışkanlığa kurban giden babamızı, öldüğü günden sonra tekrar toplamaya, bir arya getirmeye başlarız. Onun, yırtık bir resim gibi günlerimizin şurasına burasına dağılmış ne çok yüzü varmış meğerse. Haber izleyen, kızan, surat asan bıyık altından gülen baba yüzlerinin hepsi de neredeyse bir tek kavşakta birleşmektedir ama: Evde. Bizim babamız bir ev adamıdır. Aslınca onlarca yıl hâkimi değil, mahkûmu olmuştur yaşadığı evin. Son bir gayretle yaşadığı konağı ve toprakları terk etmeye çalışan Tolstoy’un deliliğine soyunamayacak kadar karısı ve çocukları tarafından teslim alınmış, inceden inceye tutkusuzlaştırılarak vasat bir adama dönüştürülmüş ve hayatının yeknesaklığı içinde bir gün, kefen parasını biriktirmiş olmanın huzuruyla evine veda etmiştir.Artık içimizden hiç kimsenin, bize veda eden babanın yerine baba olamayacağını, vaktin çıkıp çıkmadığını onun sesiyle soramayacağını anladığımızda, çaresizce bir şey yaparız: Kendimizi babamızın hiç ölmediğine, şeceremizin hiç dağılmayacağına inandırmak için, onun en sevdiğimiz fotoğrafını büyüterek, annemizin ya da en büyük kardeşimizin odasındaki duvarın yerine konduruveririz. Konduruveririz ve o resme bakarken ilk kez babamızın yüzüyle yüzleşiriz. Böylelikle ilk kez, babamızın gözlerinde bir göç öncesinin alınganlığını görürüz; saçlarının fazlasıyla beyazlaşmış olduğunu görürüz. Görürüz ki, onun alnı yaşadığımız coğrafyanın kaderiyle aynıdır. Sanki hiç mola verilmemiş bir savaşın cephe yerine benzeyen bu alın aslında bizzat hayatın alnıdır. Onu yeniden aramıza çağırmakla, yüzünü her gün görebileceğimiz bir yerde ağırlamakla, bir süreliğine de olsa, ölü babamızla ilk kez içtenlikle baba-evlat haline geliriz. Konuk ettiğimiz insanlara anlatırız onu, kim olduğunu soran çocuklara; öyle ki, onun kim olduğunu sormayanlara içlendiğimiz bile olur. Duvarda, bazı yanlarını yeni yeni hatırladığımız, çerçeve içinde bir babamız vardır artık.Ama gün gelir, mevsimler duvardaki fotoğrafı da soldurmaya başlar. Babamızın gözaltlarını tutan o incelmiş bağcıklar, bir kere daha unutkanlığımız tarafından kopmaya terk edilir. Aramıza heyecanla çağırdığımız sevgili ölümüzün yüzü, mahkûm olduğu çerçevenin içinde tekrar bir gölgeye, bir alışkanlığa dönüşür. Bir evden bir eve taşınırken, eşyalarımızın arasında can çekişir durur; yeni evimize uygun olup olmadığını düşündürecek kadar uzaklaşır aramızdan. Nihayet, yeni evlerimiz, bu yakışıksız yabancının resmini duvarları için uygunsuz bulmaya başlar. Yeni evlerimizin duvarları, su kenarlarını, tarlaları, yorgun işçi tulumlarını, bir memurun çantasını, bir askerin kaputunu, bir kasketin alınlığını ve bütün o eski alışkanlıkları kabul etmez olur artık. Bir gün, biz yine fark etmeden, duvardaki yerinden de devrilir babamız; ikinci kez ölür! 

18 Mart 2021 Perşembe

Gergerlioğlu şimdi ne anlama geliyor?

 Türkiyemiz, Vatanımız, Tüten Son Ocağımız ve Ana Kucağımız Memleketimiz ve onun gerçekliğinden kopmuş Siyasal İslâmî geleneğin hedefleri saptırma çabalarından bir tanesi daha Ömer Faruk Gergerlioğlu vakası.

Geçmiş de İslâmî geleneğin önemli kuruluşlarından Mazlumder'in başkanlığını da yapmış, bu işide yaparken İNSAN ayırmamış her hak arayanın yanında olmuş, Milletin seçtiği vekili Türkiye Büyük Millet Meclisinden atmak.

Akıl tutulması bu olsa gerek. Fakirlik, yoksulluk ve yoksunluk artarken AKP nin yaptığı ve yapacağı işlere vicdan sahibi her Memleket evladının dur demesi gerekiyor. 

Gerçekten çok üzgünüm, artık onlardan nefret dahi etmiyorum. 

Türkiyemiz de İslâm anlayışı, siyasal islam eliyle yerle bir edildi. Yeni kuşaklar için din diye bir şey olmayacak. Bunun sorumlusu da mevcut iktidar olacak, ne üzüntü verici bir durum. Belki de bu hayırlı olandır kim bilir?

Serdar Karamanlı

18 Mart 2021

17 Mart 2021 Çarşamba

Deniz Fenerleri Sönerken

Geçmişte

Selamet bulayım diye 

Takip ettiğim fenerler 

Teker teker Sönerken

Şaşkın bir ifadeyle

Baka kaldım.

Şimdilerde bana

Fenermişim gibi bakanlara 

Gözlerim de fer mi kaldı 

Diyorum ve uzaklaşıyorum.

Her yolcu bir Fenerdir 

Ve kendini anlaması gerekir.


 Serdar Karamanlı

17 Mart 2021 - 05.56

Bayrampaşa İstanbul



Ayrılırken...

Ayrılırken güzel ve biricik

 Dünyadan

Ne kaldı hatıra

Kestiğimiz ormanlar

Kirlettiğimiz Toprak

Kirlettiğimiz Sular, Okyanuslar

Kirlettiğimiz Havamız

Yok ettiğimiz canlılar

Hırsımıza yenik düştük işte

Hepsini bizim zannettik.

Paylaşamadık işte

Biz gidince Dünyadan

Keşke kalsaydı demiyecek

Hava, Su, Toprak ve mahlukat

Çok şükür gitti diyecekler

Ardımızdan yas tutan olmayacak

Çünkü

Dünya bizim ardımızdan

Açtığımız derin

Yaralarını saracak

Güzelleşecek

Temizlenecek

Onarması zor görünen

Ne varsa tedavi edecek.

Gidince Biz Dünyadan

Kalan ne varsa Bayram edecek.

Çok şükür gitti diyecekler.


Güzeller güzeli Dünyamız

Bizsiz daha güzel

Daha yaşanası bir yer olacak.

Tertemiz olacak

Yemyeşil ormanlar 

Yemyeşil ovalar

Masmavi gökyüzü

Turkuaz denizler

Ne güzel olacak...

Kuşlar ne güzel uçacak

Balıklar ne güzel yüzecek

Kediler, köpekler ne güzel koşacak

Yani Dünya da her renk

Her canlı rahat edecek.

Ama insan ırkı göremeyecek

Görmeyecek


Gidince Biz Dünyadan

Kalan ne varsa Bayram edecek.

Çok şükür gitti diyecekler.

Yeryüzü Bayram edecek......


Serdar Karamanlı

17 Mart 2021 05.52

Bayrampaşa / İstanbul


16 Mart 2021 Salı

Kaç kaldı...

Kaç Bahar kaldı ömrümden,

Kaç Yaz,

Kaç Sonbahar

Ve Kış.

Gelip geçmede Ömür

Ömrüm telaşe memuru

Her ay ödeme

Her ay başka sıkıntı

Her ay başka dert

Ne kaldı ömrümden geriye?

Kaldım yine dertler içinde

Hep dert

Hep dert

Oturamadım dertsiz

Tasasız, endişesiz

Hep yetişmeliyim

Bir şeylere

Aklımda kalan soru

Huzur ne zaman

Mutluluk ne zaman

Sakinlik ne zaman

Cevap gelir ardından

Hiç bir zaman


Serdar Karamanlı

16 Mart 2021 - 06.50

Bayrampaşa/ İstanbul


14 Mart 2021 Pazar

Acımasız..

 

Polis cinayet dedi. O adalet diyor...



Halk için o bir kahraman: mahkum edilmiş pedofilleri hedef alan bir katil. İki adam çoktan öldü. Ölene dek işkenceye maruz kaldılar.

Polis bile bu vakalara öncelik vermiyor. Çoğu iki ölü pedofilin doğru yönde atılmış bir bir adım olduğunu düşünüyor.

Fakat DC Maeve Kerrigan'a göre kimsenin adaleti kendi elleriyle uygulamasına izin verilmemeli. Genç ve deneyimsiz olan Kerrigan, kurban ne suç işlerse işlesin cinayetin cinayet olduğuna inanmak istemektedir. Katilin vahşeti şiddetlendikçe, Kerrigan da adaletin sağlandığından emin olmak için ne kadar ileri gidebileceğiyle yüzleşmek zorundadır...

(Tanıtım Bülteninden)

Kitap Bitiş Tarihi : 14 Mart 2021 07.05

Bayrampaşa / İstanbul2021/5

13 Mart 2021 Cumartesi

Belki de...

“Belki de ihtiyacımız olan tek şey, değer verince değişmeyen İNSANLARDIR.”

Thomas Stearns Eliot

19 Şubat 2021 Cuma

Nemesis...

 

"İntikam arındırır"

Çağdaş polisiyenin en etkileyici başkahramanlarından Harry Hole ile tanışın...

Oslo'da bir banka soygunu sırasında banka görevlisi öldürülünce, Dedektif Harry Hole soruşturmaya dahil olur. Harry, hiçbir iz bırakmayan soyguncunun peşindeyken, eski kız arkadaşı Anna'nın yemek davetini kabul eder. Akşam yemeğinin ertesinde kendi evinde uyandığında, son 12 saatte neler olduğunu anımsayamadığını fark eder. Anna ertesi gün ölü bulunur, çok geçmeden o geceden haberdar olan biri Harry'yi tehdit etmeye başlar. Harry Hole hem kendini temize çıkarmak, hem de devam eden banka soygunlarını durdurmak zorundadır.

"Nesbo'nun romanları çılgınca bağımlılık yaratıyor."
-Vanity Fair-

"Yeni Stieg Larsson."
-Independent-

Kavak oğlum bu adam fena ömrümüz olursa bu adamı konuşuruz. 😀😀

Kitap Bitiş Tarihi : 19 Şubat 2021 22.02

 Bayrampaşa / İstanbul2021/4

6 Şubat 2021 Cumartesi

Sivil itaatsizlik iş görür mü?


Yıllardır süren bir anlatımım var. 

Sivil itaatsizlik. 

Hiç bir şey yapmadan durmak.

Kimseye zarar vermeden

İşe gitmeden

Benzin almadan

Vergi ödemeden

Otobüse binmeden

Gereksiz olanı terk ederek

Her türlü hareketi durdurarak.

Paralarımızı bankadan çekerek

Faturalarımızı ödemeden

Hayatın her alanında sivil itaatsizlik yaparak

Hiç bir şey yapmayarak

Hayatı durdurmak

Bedeli ağır olabilir ama buna deneyecek cesaret var mı acaba bizlerde?

Biraz cesaret sonrası üzerlerine çığ gibi büyüyen felaket acayip bir Tokat olur.

Ne dersiniz dostlar becere bilir miyiz?

Ülkemizin geleceği için değmez mi?

Bu KÖTÜCÜL hareketen kurtulmaya değmez mi?

Serdar Karamanlı 

6 Şubat 2021

Ruh Koleksiyoncusu..

 

Polisiye/gerilim türünün usta kalemi Tess Gerritsen’den “ani virajlarla ustaca kurgulanmış muhteşem bir gerilim romanı”…

Tess Gerritsen’in polisiye /gerilim romanlarının ana kahramanları Rizzoli ve Isles’ın maceraları TV’ye uyarlandı… Dizi Türkiye’de de büyük ilgi görüyor…

Boston’da bir müzenin bodrumunda iki bin yaşında olduğu sanılan bir mumyanın keşfi kamuoyunda büyük ilgi uyandırır. Ancak bilgisayarlı tomografi taraması, mumyanın bacağında iki bin yıl öncesine ait olamayacak bir cisim ortaya çıkarır: Bir kurşun.

Dedektif Jane Rizzoli ile adli tıp uzmanı Maura Isles’ın yolları bir kez daha kesişiyor. Arkeoloji Katili’ni yakalayamazlarsa vahşi cinayetler son bulmayacak. 

“Ruh Koleksiyoncusu ani virajlarla ustaca kurgulanmış muhteşem bir gerilim romanı.”

Muhteşem tek kelimeyle muhteşem başka hiçbir şey diyemeyeceğim. İrfan Kavak bunu muhakkak okuman lazım. Kitap bende seni bekliyor olacak...

Kitap Bitiş Tarihi : 6 Şubat 2021 20.37

 Bayrampaşa / İstanbul2021/3

30 Ocak 2021 Cumartesi

Siyaset kalitesi...

Türkiyemizin siyaseti, İslamcı siyasetin çizdiği doğrultuda ilerlerken pespaye kalitesi ile daha da kıymetini yitiridi. Ortaya çıkan durum ise son derece tiksinti verici hale geldi.

Ana muhalefet partisinin (partilerin) çabası, Siyasal İslâmî Parti'nin kendisine verdiği zarar kadar değil. Fakat bu zarar gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla seçmenlerin muhalefet partilerine yönlendirmek yerine kararsızlığın artmasına neden oluyor.

Siyasal İslam eline geçirdiği iktidarı ne pahasına olursa olsun bırakmak istemiyor. Bunun için ne gerekiyorsa yapacak gibi görünüyor. Hatta bu Türkiyemizin daha da fakirleşmesi ve borç batağına sürüklenmesine mal olsa dahi. 

İnsan neden bu kadar KÖTÜCÜL hareket eder anlamak mümkün değil. Anlamaya çalışmak beyhude bir çaba mı gerçekten bilmiyorum. Bizlere bahşedilen ömrü bu KÖTÜCÜL hareketlerin bir parçası olarak tamamlamak herhalde en bedbaht durumdur. 

Herkesin kendi siyasi partisini en doğru zannederken, memleket elden gitti. Borç batağına sürüklenmesinin dürüstlük iddiası ile ortaya çıkan İslâmî geleneğin takipçileri tarafından olması ise çok trajik oldu.

Sonuç olarak bizlerde, bizlerden öncekilerin Memleketimize bıraktıkları borç yükünü gelecek kuşağa devir ettik. Yazık oldu halbuki pırıl pırıl bir ÜLKE bıraka bilirdik. Fakat şahsi hırs ve benlik ülkeyi iflasa sürükledi. Garip olan bunu kendi yapmadığını düşünüyor olması, bu nasıl körlük gerçekten bilmiyorum. 

Muhtemelen yaptıkları ile mutlu ölecek, ne muhteşem işler yaptım biraz daha yaşasaydım neler neler yapacağım diye söylecek ve fakir ama mutlu taraftarları onu bir kahraman olarak milletin kesesinden yaptırdığı mabedin haziresine defnedecek. Yediği kazıktan habersiz binler gözyaşı dökecek, evlerine kendilerinin son kahramanının cenaze törenine katılmanın büyük onuru ile şişinecek yaşarlarsa torunlarına o günü hüzün ile anlatacaklar.

İşte bir halk tarihi böyle yazılacak. Fakat gerçekler arşivlerde farklı bir şekilde yerini alacak, acı gerçekler arşivlerde tozlu raflarda veya yeni hard disklerde olacak. 

Geçmiş olsun dileklerim ile.....

Serdar Karamanlı

30 Ocak 2021- 09.27

Gece Nöbeti...

 

Bir yanda büyük şehir hastanelerinin baş döndürücü kalabalığında kazanılan deneyim ve başarılar; diğer yanda küçük bir kasabanın acil servisinde, mezarlık vardiyası da denen sakin gece nöbetleri.

Bir yanda gece yarısı anlaşılamayan bir nedenle hastaneye bırakıldıktan sonra kaybolan yaşlı bir adam; diğer yanda her şeyden habersiz, patlamaya hazır birer saatli bomba gibi sokaklarda dolaşan kadınlar.

Bir yanda bakıma muhtaç yaşlı bir anne, mutsuz bir kızkardeş ve parçalanmak üzere olan bir aile;diğer yanda kuşkular üzerine kurulu, kaçamak bir aşk.

Ve hepsinin ortasında tek başına bir kadın doktor: Toby Harper. Başta mesleki itibarını kurtarmak için giriştiği onur mücadelesi, bir süre sonra karanlık güçlerin de dahil olmasıyla, ölümcül bir kedi fare oyununa dönüşüyor. Kayıp bir hastanın peşinde, kendisini tehlikenin tam ortasında bulan Toby Harper'ın heyecan dolu hikâyesi beklenmedik sonuyla kanınızı donduracak.

"Yılın en heyecan verici romanlarından biri. Son derece inandırıcı ve canlı, aklınızdan çıkaramayacağınız bir kitap." Publishers Weekly



Kitapları 37 dile çevrilen ve bütün dünyada 20 milyondan fazla okura ulaşan, çok satanlar listelerinin üst sıralarından hiç inmeyen, tıbbi gerilim edebiyatının kraliçesi Tess Gerritsen'den en derinlerdeki arzularımıza ve korkularımıza ustalıkla dokunan sürükleyici bir hikâye. Sonsuza kadar genç kalmak uğruna insanlığımızın ne kadarını feda edebiliriz? Uzun bir ömürle yetinmeyip ölümsüzlüğü arzulayan insanoğlu bunun bedelini ödemeye ve ödetmeye hazır mı?

"İnsanı daha ilk sayfadan yakalıyor ve sonuna kadar da bırakmıyor." 

"Doğdumuz andan itibaren, hepimizin son durağı ölüm işte, diye düşündü Toby. Sadece o durağa ne zaman ve nasıl ulaşacağımızı bilmiyoruz." 

Kitabın son sayfasından.


Kavak bu kadını bakayım kaç tık tebrik edeceksin😀😀

Bitiş tarihi 30 Ocak 2021 08.29

Bayrampaşa/İstanbul 2021/2



16 Ocak 2021 Cumartesi

Metastaz...

Menzilci polisler ilk kez göreceğiniz fotoğraflarında ne yapıyordu? 
- AKP’li Bakan’ın tarikat şeyhinden özel ricası neydi? 
- Devlette FETÖ’den boşalan koltuklara hangi tarikat nasıl yerleşti? 
- Nedir bu hüsn-ü şehadet ve FETÖ borsası? 
- Hangi cemaat kim için Cumhurbaşkanı’na mektup yazarak kefil oldu?
- Genelkurmay Başkanı’nın “sahip çıkın” dediği isimler neden tutuklandı? 
- “Kurda kuşa yem etmeyin” denilen işadamı nasıl hapisten çıktı? 
- FETÖ operasyonlarından çıkarılan "imtiyazlı ortaklar" kim?
- Hâkim rüşvet alırken gizli bir operasyonla nasıl yakalandı? 
- Hangi gazeteci kendisini MİT’çi diye tanıtıp dolandırıcılık yaptı? 
- Çektirdiği fotoğrafları davaları etkilemek için kullanan ismin arkasında kimler var? 
- FETÖ operasyonu yapan savcının odasını AKP’liler mi bastı? 
- Erdoğan'ın tehdit edildiği toplantıdan yara almadan çıkan ünlüler kim? 
- Üstü kapatılan telefon görüşmelerinde neler konuşuldu?

 

İlk kez yazılan gerçeklerle tabular yıkılıyor...

 

Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, Metastaz ile devleti esir alan kanserli hücrelere ışık tutuyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitap Bitiş Tarihi : 16 Ocak 2021


Bayrampaşa 2021/1