22 Eylül 2010 Çarşamba

İtiraflarım (Lev Nikolayeviç Tolstoy)

Kitap adı    : İtiraflarım
Yazar         : Lev Nikolayeviç Tolstoy
Kitap Evi    : Timaş - Akvaryum

Kütüphane'me eklediğim son kitap.
Kont Lev Nikolayeviç Tolstoy Rus yazar. Fikir, eğitim, sanat dünyasının en ünlü kişilerinden biridir. Zengin bir ailenin çocuğu olarak Yasnaya-Polyana’da doğdu. Çok küçük yaşlarda önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan, zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire’i , J.J. Rousseau’yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetle etkisinde kalmıştır. Yasnaya-Polyana’ya döndü, yoksul köylüler arsına katıldı. İlk eseri olan “Çocukluk”’u bu dönemde yazmıştır. Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya’ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarından aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikayelerini yazdı. 1854’te Kırım Savaşı’na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg’a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir geziye çıktı. Almanya, Fransa ve İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana’ya yerleşti. Asalet unvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzuruna kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra 1862'de Sonya Bers ile evlendi. Tolstoy on üç çocuk sahibi olduğu bu evlilik hayatının ilk yıllarında ömrünün en mutlu, en rahat, devresini yaşadı. Eserlerinin en kuvvetlisi olan iki romanını; “ Savaş ve Barış ve Anna Karanin”’yı, bu sıralarda yazdı. 1880’den sonra eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Ortodoks Kilisesi’ne, ölümsüzlük düşüncesine ve siyasal erke karşı çıktığı yeni bir düşünsel döneme girdi. Geniş halk yığınlarının, özellikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kasabada giyiniyor, giydiği her türlü elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek taraf, bıkıp usanmadan yazmasıydı. Öte yandan bu dönemdeki yazıları nedeniyle Kilise tarafında aforoz edildi. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı, İslam'a olan merakı sebebiyle bir gece trene binip İstanbul'a gitmeye karar verdi, ancak tren istasyonunda fenalaştı. Oradaki görevlilerden birinin evinde geceyi geçirdi, ertesi gün hayata gözlerini yumdu.

Bende İtiraflarım ile lakalı olarak aklımda kalan kısım şudur. Küçük bir hikaye buyrun okuyalım;                      
Bir seyyahla, onun çölde karşılaştığı yırtıcı hayvanları anlatan o şark masallarını kim bilmez ki. Seyyah, hayvandan kurtulmak için susuz bir kuyuya atar kendini. Orada, kuyunun dibinde bir ejderha görür. Onu yutmak için ağzını açmıştır. Yırtıcı hayvan tarafından parçalanmamak için yukarıya çıkmaya cesaret edemezken ejderha tarafından da yutulmamak için aşağıya atlayamayan bu zavallı, kuyunun duvar taşları arasındaki bir dalı yakalar ve ona sımsıkı tutunur. Elleri uyuşur ve az sonra, her iki tarafta bekleyen felaketin kucağına düşeceğini hisseder, ama hala sımsıkı yapışıp durmaktadır dala. O sırada biri beyaz biri kara iki farenin onun tutunduğu dalın çevrisinde dolaşıp dalı kemirmekte olduklarını görür. Birkaç dakikası vardır. Dal kopacak ve o da canavarın ağzının içine düşecektir. Seyyah bunu görür ve kurtulma şansının olmadığını bilir. ama havada debelendiği sürece, çevresine bakınmaktadır. Çalının yapraklarından bal damlaları görür. Dilini uzatıpbunu yakalamaya koyulur. işte ben de aynı, beni parçalamaya hazır olduğunu bildiğim halde, hayatın dallarına tutunuyorum ve bu azaba niye düştüğümü bir türlü aklım almıyor ve şimdiye kadar bana teselli vermiş olan balı emmeyi deniyorum. Ama bal bana tat vermez oldu artık; beyaz ve siyah fareler gece gündüz tutunduğum dalı kemirmekteler...  Güzel dimi?

Fikrinin çilesini çeken İnsanları hep takdirle karşılamışımdır. Bu çok üst düzey bir fikir çilesi olmuş, derinlemesine tahlileri içeren, farkılı ve ters açılardan bakması bizlerede örnek olabilir. Buradan şunuda anlaya biliriz "Taklidi İman ile Tahkiki İman" arasındaki farkıda bize anlatıyor gibi geldi bana. Tabi en iyisi sizin kitabı okuduğunuzda sizde bırakacağıdır.
Selam ve dualarımla
Serdar KARAMANLI

1 yorum:

  1. Rus edebiyatının en önemli isimlerinin başında gelen, dünya edebiyatına ölümsüz eserler vermiş olan Tolstoy’un “İtiraflarım” adlı eserinde; yazarın ömrü boyunca süren hayatı anlamlandırma isteği ve Tanrı arayışı anlatılmaktadır.

    Kitaptan en sevdiğim alıntılar:

    ❝Sorular beklemezler, cevap isterler. İnsan cevap bulmazsa yaşayamaz.❞
    ❝Çok öğrenmek isteyen kişinin, çok acı çekmesi gerekir.❞

    Devamını burada bulabilirsiniz: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/tolstoy-itiraflarim-kitap-yorumu/

    YanıtlaSil