31 Ekim 2015 Cumartesi

İdealin Realize Edilmesi: Gençlik… (1)

Giriş:
Genci, gençliği konuşmak her zaman zor olmuştur. Çünkü her türlü örneği rahat bir şekilde verebilecek bir pozisyonu taşıyor. Hakkında olumlu ya da olumsuz bir sürü şey söylenebilir. Dolayısı ile bu konuda söz söylemeye başladığınızda bir çerçeve içinde konuşma zorunluluğunu duymalıyız. Mevcut kültürel dinamikler yerine insan olmanın haysiyeti ile bağdaşan ve Müslüman için de vahiy kaynaklı bir yaklaşımı öncelemesi elzem olur. Ayrıca meseleyi biyolojik bir tutumdan öte bir yaklaşımla ele almayı da yaşamın kendi bütünlüğünü kavrama konusunda bizi bir adım öne çıkarabilir.
Saflığın, samimiyetin, pervasızlığın, cesaretin ve kurgunun dışında kalan bir özgüveni temsil eden genç; idealle uyumlu bir yaşam için canını esirgemeyen bir kahramandır. Sosyolojik bir gerçeklik olarak tanımlanan genç, haşarı, uyumsuz ve gerçekçi olmayan bir yaklaşımın temsilcisi gibi temellendirilir. Halbuki gençlik kategorisini neye göre belirlediğimizle eş anlamlı olarak betimlenebilecek bir düzlemi işaret eder genç!
Her düşünce kendi çerçevesi ve anlam dünyası içinde gence bir anlam yüklemektedir. Devrimci örgütlenmeler ve düşünceler de en çok genç kesimden gereken desteği alabilmektedir. Daha doğrusu yeni olana açık olan yegane toplumsal grup yine gençlik olmaktadır. Birçok şeyin kesiştiği bir izleği oluşturan genç aynı zamanda çok çabuk bir şekilde galeyana getirilebilmekte ve inancı uğruna çok rahat bir şekilde aldatılabilecek bir kümeyi de oluşturmaktadır. Genç, bir boyutu ile bir akımı, hareketi geleceğe taşıyan diğer boyutu ile de toplumsal yapıyı yapı bozumuna uğratacak bir gücü ifade etmektedir. Bu gelgitler içinde genç, her zaman en çok yanlış algılanan ve yanlış yorumlanan bir kesimi de içermektedir.
Genç, geleceğin teminatıdır. Gelecek kaygısı taşıyan her siyasi ve düşünsel hareketin yegane merkezi algısını oluşturan genç aynı zamanda o hareketin en dinamik boyutunu da temsil etmektedir. Yıkıcı, yapıcı ve sürükleyici bir güç olan gençlik, safiyet üzerinden aldatılabilecek bir zemini korumaktadır. Bir boyutu ile açık; doğru bir iletişim ve dil ile genci avucuna alabileceğin gibi bir boyutu ile de kapalı kutu gibidir. Ona her zaman ulaşmak o kadar kolay da değildir. Yani bir muamma algı, idrak, anlam ve yorum arasında sürekli gelgit yaşamaya hazır bir tutumdan bahsediyoruz…
Bir hız tutkunu olabilen genç aynı zamanda bir sabır abidesine dönüşebilmektedir. Ve en önemlisi dili sürekli değişebilen ender toplumsal yapıyı oluşturur. O yüzden o geçmişe değil geleceğe bakan bir toplumsal yüzü oluşturur. Kendi dünyasında kalmaya irade gösterecek yeterliliği gösterebilir ve öyle her rüzgara kapılmayı kabullenmez ama kabullendiği zamanda her şeyini feda etmekten çekinmeyen bir ruh haline sahiptir genç…
İdealize ettiği bir yaşam tarzını pervasızca hayata geçirmeye amade olmuş bir genç aynı şekilde aldatılmayı da beraberinde taşıdığını söyleyebiliriz. Ama buna rağmen genç realite ile başı hep beladadır. O realiteyi bir korkaklık ve çekingenlik olarak betimler. O ‘Yapılması gerekli bir şey varsa o hangi riski içeriyorsa içersin yapılmalıdır’ yargısını hayatının mottosu olarak belirlemiştir. İdeale vurgundur. Biyolojik evreler içinde en ahlaki olanı temsil eden de bu boyutu ile gençtir. Hatta toplumsal katmanlar açısından da değerlendirildiğinde yine en ahlaki katmanı gençlik oluşturur. Ama serseri mayın gibi nerede nasıl patlayacağı belli olmayan bir katmanı oluşturduğu da göz ardı edilemez!
Gençliğin doğru bir tanımı yapılabilir mi?
Gençliği bir biyolojik katman olarak mı tanımlamalıyız? Bir toplumsal ve sosyolojik katman olarak mı tanımlamalıyız? Bir düşünsel evre olarak mı tanımlamalıyız? Gençlik, her halükarda bütün katmanlarda kendisine yer bulabilecek bir zemini inşa eder. Yani eğer bir süreçten bahsedeceksek ve bu süreci evrelere böleceksek muhakkak bu evrelerden biri de gençliğe tekabül eder. Bu boyutu itibarı ile gençlik, biyolojik bir evreden daha evrensel bir tutuma yönelir. Böylece yaşamın içinde yer alan her türlü evreyi gençlikle tamama erdirebiliriz. Burayı göz ardı ettiğimiz andan itibaren bir eksiklik kendini gösterir zaten! Dolayısı ile biyolojik gençliği de daha üst bir evre de ele almalı ve bağlamı bu çerçeve içinde tanımlamalıyız…
Genç/gençlik; geçmiş ile geleceği birbirine bağlayan ana unsur olmakla birlikte geleceği inşa ederken ahlaki olanı öne çıkararak sürekli bir arınmayı da içinde taşımayı ihtiyar edinen bir kategoridir. Her evre gibi onun da zaafları ve güçlü yanları vardır ve yine en güçlü olduğu yanı ile de zaafını oluşturmaktadır. O yüzden bütün güçler; siyasi, toplumsal, düşünsel, iktisadi yapıların tümü gençliğe oynamaktan asla vazgeçmezler…
Gençliğin ahlaki boyut ile ilişkisini de doğru kurmalıyız. Toplumsal ve biyolojik katmanlar içinde en ahlaki olanı yine gençlik katmanıdır. Buna hemen itiraz gelebilir. Ama biraz serinkanlı bir şekilde düşündüğümüzde, yalana, dolana, riyaya, aldatmaya ve kurmaca olana karşı çıkan ve buna hayatında yer vermeyen bir gençlik söz konusu ise bu gençlik elbette ki en ahlaki olanın da taşıyıcısı konumuna yükselir. Ve bunu sadece belirli katmanlar için söylememeli diğer bütün katmanlarda da geçerliliğini ifade eder. Mesela bir düşünsel evreler bağlamında da meseleyi ele alacak olursak çıkışı önemli olmakla birlikte bir düşünce büyüdükçe ve geliştikçe taktik ve strateji devreye girer ve ahlaki yapısını eritir. Ama aynı düşüncenin genç boyutu ahlaki olanı sahiplenir. Ve bu öyle bir temel oluşturur ki aynı zamanda kendi meşruiyetinin de zeminini teminat altına alır.
İnşa söz konusu olduğunda ona yeterli enerjiyi ve gücü ne sağlar. Her inşa bir yıkımı ve bir yapımı içerir. Bu yıkım ve yapım içinde bir enerji ve güç akışı şarttır. İşte genç bu enerjiyi ve gücü harekete geçiren ve ona süreklilik sağlayan bir yapıdır. Dolayısı ile gençliği evreler içinden aldığınızda geriye pek bir şey kalmayacaktır. Bu gerçeği hesaba katmalı… Buna rağmen günümüzde kiralık güç ve enerjiye yönelik güçlü bir iştah olduğunu biliyoruz. Yani her şeyi bir ücret üzerinden yapılandırarak bu doğal yapıları yapı bozumuna uğratma girişimleri başat veriyor. Ve bunun insanlığa verdiği zararı ise hepimiz şahit olarak yaşıyoruz. Kimi zaman kurbanı, kimi zaman seyircisi, kimi zaman katılımcısı vesaire…
Modern dönemde gençlik üzerine yapılan çalışmaları ve tanımları biliyoruz. Genel itibarı ile biyolojik bir evre muamelesi gören ve bu durumun geçici tabiatına yapılan vurguyu biliyoruz. O yüzden modern dönemde genci bir kalıba koyma çabalarına karşı bir muhalefetin varlığı aşikar. Ama geçici tabiatına yapılan vurgu üzerinden yaş ilerledikçe toplumsal konumu ilerledikçe rehabilite edilecek bir vasat olarak betimlenmektedir. Bu da toplumsal geleceğin inşasında yaşanılacak bir enerji ve güç sıkıntısını birlikte oluşturmaktadır. Özellikle siyasi ve toplumsal mühendislik bu noktaya teksif edilmekte ve gencin her türlü uyuşturucu unsurlarla gençliğini bir an önce yaşaması konusunda teşvik edildiğini gözlemleyebiliyoruz.
Modern dünyanın gençlik üzerine yaptığı tanımların beyhudeliğini dikkate alarak yeni ve yerli dinamikler üzerinden bir yaklaşım gerçekleştirmek elzem hale gelmektedir.
(Makalenin devamı gelecek hafta pazartesi günü yayınlanacaktır.)
Abdülaziz Tantik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder