19 Ocak 2013 Cumartesi

Şükür etmek üzerine....

Yaklaşık üç veya dört haftadır, hasta olan komşu, arkadaş ve dostlarımın sıkıntılı durumlarına şahit oluyorum. Aslın da dikkatlice bakıldığında hepimizin fark edebileceği insani durumlar yani, miladi yeni yıla girerken yaşadıklarımı beni takip eden dostlarım hatırlayacaktır.

"2013 yılına, Şevket HÜNER ağabeyim ile Zeytinburnun da Validesini Hastahane de ziyaret ederek girdik. Vefat eden bir amcanın yakınlarının perişanlığını ne kadar paylaşmak istesek de başarılı olmadık. Bir diğerinin başka hastaneye nakil edilirken yakınlarının endişelerini ve umutlarını şaşkınlıkla izlerken, küçücük bir çocuğun anneciğim diye bağırarak anneciğine sarılması ne kadar güzeldi... Yani Hüzün, Umut ve Sevinç hepsi bir arada idi. Rabbim hastahane köşelerin de şifa bekleyen hastalara şifa, yakınlarına sabırlar versin....." (1Ocak2013)

İş yerinden bir komşum var, tanıdığım en insan adamlardandır. Onun bir akrabası var, zor bir hastalığı var onunla beraber elimizde raporlar ve röntgenler tanıdık doktor ağabeylerimin peşin de dolandık. Son olarak  elimiz de raporlar ile Hastalığına rağmen bizi kabul eden Dr. Baki ağabeyimi, ziyaret ederek bir taşla iki kuş vuralım dedik. Ama duyduklarımla kuş değil, ben vurulmuş oldum. Çünkü hastalığın geldiği evre ya karaciğer naklini gerektirmekte yada ölümü beklemekti. Bunu nasıl anlatacağım şimdi diye sıkıntı bastı beni.

Bir de meslektaşlarından İlker arkadaşım var. Beynin de ur olduğunu öğrendiğin de beni arayıp vasiyet eder gibi konuşması beni o kadar üzdü ki anlatamam. Onun iki çocuğu var, eşi ne kadar metanetle dursa bile üzüntülü, Arkadaşlarımızla düşündük neler yapabiliriz diye, meğer yapılacak ne kadar çok şey varmış kardeşinin üzerinden yük almak aslında ne kadar kolaymış. Koskoca yükler küçük parçalara bölünerek taşınabilir ve kimseye yük haline gelmeden hal yoluna konulabilirmiş. Ameliyat sonrası bir kardeşimizin imalatını yüklenmesi ne güzel bir durum oldu.

Sonra Şevket ağabeyin annesi hastalandığında, hastaneye gelip ziyaret edenleri, aile fertlerini ve anlatılanları gözlemleme fırsatım oldu.
Bir de Abdülaziz Tantik ağabeyi, babasının vefatı üzerine taziyeye gittiğimiz de Babasının cenaze merasiminde yaşadıklarını anlatırken o anları yaşarken ki duygularına bürünüp "Allah'a hamd olsun" deyişi ne hoş bir anı oldu benim için.

Tüm bunları niye anlattım, çünkü hepsin de ortak bir istek, temennileri ve duaları vardı.
- Lütfen, Allah'a dua edin.
- Allah'ım şifa nasip et.
- Allah'a şükürler olsun.

Yani,
Hayatı yaratan, hayatın tüm kolaylıklarını ve zorluklarını yaratan, kimimizi kimimiz ile imtihan edip nasıl davranacağımızı kayıt altına aldıran Allah.

Yani,
Dua, şükür ve hamd Hayatı yaratan, Rahman ve Rahim olan Allah'a edilir. Şimdiler de erkekler açısından yakışıklı, hanımlar açısından alımlı ve güzel olabiliriz. Çok uzak olmayan zaman da tüm bunları geride bırakacağız. Ve dünyadan göçmeden önce ilk önce ayette hatırlatıldığı üzere "Rum Suresi 54 Sizi güçsüz yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardından güçsüzlük ve ihtiyarlık veren, Allah'tır. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir. Ve ömrümüz yeter ise ilk önce ihtiyarlaşıp tazeliğimiz ve zinde görüntümüz geride kalacak ve ölüm ile yüzleşeceğiz.

Yani,
Facebook da yayımlamak üzere, sizin güzellik salonlarına giderek kendinizi sanal olarak güzelleştirerek çektirdiğiniz fotoğraflarınıza artık kimse iltifat etmeyecektir. Onun içindir ki dışımızı güzelleştirmek yerine, içimizi güzelleştirelim ki, dünyadan göçerken, güzel ve iyi ameller ile gidelim. Ve karşılığın da Rad Suresi 24 (Melekler:) Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir!
denilsin....

Selam ve dualarımla,
Serdar Karamanlı
19 OCAK 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder