25 Mayıs 2017 Perşembe

Aliya Dedeme Akif Ağabeyimi Gönderdik

  
Kendimin kıyılarından içimin sonsuz maviliklerine uğurladığım nice gemi vardır; güvertesindeki şen şakrak yolcularına imrendiğim. Akif Emre Ağabeyim de bindi gemiye. Dedem Aliya karşılayacak onu, bağrına basacak. Alnından öpecek.
Tanışmazdık. Ama beni tanısaydı severdi diye düşünürdüm. Ben onu tanıyordum. Bu yeterdi. Yazılarını okuduğumda paralel düşünmemizden dolayı kendi adıma gurur duyardım. Ağabeyim de benim gibi düşünüyor diye sevinirdim.
Akif Ağabeyim benim deniz fenerimdi.
Gündemin ayartıcı göz kırpmalarına kapıldığımı hissettiğim an, yazılarına sığınırdım.
Ağabeyim beni kayalıklara çarpmaktan korurdu. 
Akif Ağabeyim hep yitiğini aradı durdu.
Anadolu bozkırlarında coğrafyamızın bütün mazlumlarına ağladı durdu.
Afganistan’da, Endülüs’te, Bosna’da, Selanik’te, Üsküp’te, Kudüs’te, hâsılı Şarkta, Garpta, Mağrip ve Maşrıkta hep kardeşlerinin izini sürdü. Akif Ağabeyim coğrafyamızdı. Kardeşlerimizi onun dili ve gözü ile tanıdık ve sevdik.
Ağabeyim, kardeşleri ile tanışıklığını hiçbir zaman kötüye kullanmadı. Şık ambalajı içinde bir projeye dönüştürmedi. Hesapsız sevdi onları, merhamet ile bağrına bastı.
Bizi paramparça eden sömürgecilere ve onun üretimleri olan her şeye karşı her daim düşman kaldı. Hakkı söyledi, Hak olanın tarafını tuttu.
Dost meclislerinin, merhamet tezgâhlarının, muhabbet masalarının müdavimi oldu.
Kavga ve pazarlık masalarından nefret etti. Akçeli tezgâhlarda bir santim ipi olmadı.
Bugün trafikte ilk defa sinirlendim.
Vakitlice çıkmama rağmen namazına ve helalleşmesine yetişemedim.
Ama içimin sonsuz maviliklerinde, ufuktaki gemide, dedem Aliya ile sarmaş dolaş muhabbet ettiklerini biliyor olmam acımı hafifletiyor. Hemen yanı başına defnedildiği diğer bir dedem Mehmet Akif’in, adaşı torununu mütebessim dinlediğini de biliyorum.

Ellerinden öpüyorum Ağabeyim.  
Arif Arcan
24 Mayıs 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder