1979 yılında
yazılan romanda ilginç ve sürükleyici bir Soğuk Savaş çatışması anlatılıyor.
Kitapta birbirlerinden ölesiye nefret eden, temsil ettiği kimliklerin zıtlığının
yanı sıra kişisel bir hesapları da olan ve birbirini öldürmeye kafaya koymuş
iki casus ile tanışıyoruz. Tahmin edeceğiniz gibi biri Sovyet ajanı diğeri ise
Amerikalı. Soğuk Savaşın her iki aktörü de kendi ajanlarıyla gurur duyuyor çünkü
onlar alanlarında en iyisi. Fakat bu sıcak düşmanlık şaşırtıcı bir şekilde
yerini zorunlu bir işbirliğine bırakıyor. Matarese adını taşıyan gizli ve son
derece tehlikeli bir yeraltı grubu (aynı zamanda bir seçkinler kulübü) dünyayı
ele geçirme planları yapmakta ve iki dev gücü tehdit eden bir güç konumuna
gelmektedir. Üstelik çoktan Amerika ve Sovyetlerin içine sızmıştır. Dolayısıyla
düşmanlar işbirliği yapmaya başladığında, dünyayı kurtarmak gibi bir amaçla
yola çıksalar da, kendi ülkelerinin de hedefi haline gelirler.
19 ŞUBAT 2017
2017/4 İSTANBUL
Kitapta bana kalan;
"Amacımız hükümetleri felce uğratmak. Terör yoluyla dünyayı kapsayacak karşılıklar yaratarak amacımıza ulaşacağız. Evet kargaşalık tamamlandığında hükümetler, sivil ve askeri güçler bu durumla başa çıkamayacaklarını anlayıp çaresiz kaldıklarında, aklı başında kişiler harekete geçecekler. Şiddet sona erecek. Dünya barışı yaşayacak. Tarih boyunca olduğu gibi hükümetlerin çalışmalarına izin verilmemeli. İzin verildiği takdirde bu dünya bundan sonraki yüzyılı göremeyecek. Hükümetler değişmeli"
(Sayfa 332)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder