1980
öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon
aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i
keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört
kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini
dakika dakika sabırla çekiyorken babam: “Hadi herkes doğruca tarlaya! Dedi.
“Ama baba…
Baba ne olursun filmi izleyelim, Baba gidelim ama gelip filmi izleyelim…
Yalvardık.
Rahmetli babam kesin kararlıydı ve ısrarımız üzerine sesini yükselterek bizi
tarlaya gönderdi. Mısır tarlasında çalışırken ağlıyordum. O filmi izleyemediğim
için ağlıyordum. Kalbimde bir yara olarak kaldı bu olay…
Yıllar geçti
ve ben baba oldum. Oğlum ve kızım komşulardan görünce benden de çizgi film
kanalına abone olmamızı istediler. Gözyaşlarımı hatırladım ve isteklerini
ikiletmeden kablo tv’ye ve özellikle o çizgi film kanalı, jetix miydi o zaman,
emin değilim, ona abone olduk. Aradan birkaç ay geçti. O beni kapıya heyecanla
koşup sevinçle karşılayan çocuklarımı arıyorum. Koridorda omuzlarıma alırdım,
güreşirdik, konuşurduk, beraber işler yapardık. İlgileri, zekaları gelişsin
diye tamir, düzenleme vb. işlerimde işin bir ucundan onlara tuttururdum. Fakat
kayboldular.
Neler
oluyor? İzliyorum. Tuhaf davranışlar gelişmeye başladı.
Öf püf
ediyorlar.
Bizden
büyüklermiş gibi hükmedici konuşuyorlar.
Eleştirebiliyorlar.
Bir tuhaf bencilleşme, bir acayip kibirlenme…
Bir pis
maddeleşme, tatminsizlik…
Yemeği
beğenmeme, istekleri olmayınca seslerini yükseltme, debelenme…
Birbirlerini
öldürmece, satırla doğrayıp kazana koyup pişirip yemece oynuyorlar.
Bunları
çektikleri videodan öğreniyorum.
Bunlar daha
6-10 yaşlarında. Dehşete kapıldım.
Bunlar
çocuk. Bunlar benim sevgili evlatlarım.
Ben terörist
mi, cehennem odunu mu yetiştiriyorum.Ben hain yetiştireceksem keşke
doğmasalardı.Aman Allah’ım! Korkunç bir şeyler oluyor. Adeta elim ayağım
titremeye başladı.
Ne
yapacağımı şaşırdım. Laf söylüyorum anlamıyorlar.
Çocukları
izlemeye karar verdim. Bir hayalet gibi takip ettim. Ne gördüm… Günlerinin çoğu
televizyon karşısında o kanalı izlemekle geçiyor.
Bir biri
ardına çizgi diziler. Büyücüler,
tanrısal gücü olan, evreni yaratıp yok eden, avuçlarından ışıklı bombalar
fırlatan yaratık suretinde tanrılar. Gezegenleri yok eden şeytanlar.
Birbirlerinin eteğini kaldırıp bakan çocuklar. Popo üzerine konuşmalar. Aslında
kendilerini ördeklerin getirmediğini konuşup nasıl olduğunu utanılacak şekilde
ifşa eden sahneler.
Sadece çizgi
diziler mi?
Çocuk
animasyonları, oyuncaklar, neredeyse hepsi felaket. Aman ya Rabbim, Ben
çocuklarımın beynini tamamen şeytanın eline teslim etmişim. Şirk, küfür,
dinsizlik, ahlaksızlık, fuhuş, kibir, bencillik, maddecilik, akla hayale
gelebilecek ne kadar pislik varsa hepsi bu çizgi filmlerin içerisinde. Sürekli
her gün, sabahtan akşama kadar, Ben güya ailemizin rızkı için işe gidiyorum ve
çocuklarımı evde şeytan eğitiyor. Nasıl bir dehşet yaşadım. Derhal kabloları
kestim. Aboneliği iptal ettim, televizyonu yasakladım. Kızdılar, karşı koydular. Beton bir suratla
dikildim karşılarına. Dünyada yaşayacakları en büyük acı cehennem odunu
olmalarından ağır olamazdı. Çok şükür birkaç hafta içerisinde düzelip eskiye
döndüler. Enerjilerini boşaltacak zararsız yollar aradık.
Çocuklarınıza
sahip çıkın. Onları neyin nasıl yetiştirdiğini iyi takip edin. Şimdilerde
mantar gibi türeyen bacak arası meraklısı, ateizmi adamlık sanan kibir küpü,
haddini bilmez insancıklar görüyoruz. Bunlar bu milletin başının belası
olacaklar, çok can yakacaklar. Yazık oldu bu milletin bir nesline. Çocuk diye
acımak olamaz. Acıya acıya çocuklarınızı cehenneme hazırlamayın. Şeytani
zevklerin içerisinde dinsiz yetiştirecekseniz bırakın çocuk yapmayın. Kendi
günahı insana yeter. Elbette ne yapsak da evlatlarımızın hayırlı olmalarını
garanti edemeyiz. En azından kıyamet günü cenabı Allah’a verebileceğimiz
cevabımız olsun.
Dr. Muhammed
Bozdağ
Bu yazıda
seni rahatsız eden bir şey var mı Şevket Abim?
Diye sordum ve aldığım cevap
beni son derece tatmin etti diye bilirim.
İşte cevap
Bence
yasakçı baba yasakçı bir babayı yetiştirmiş o çocuklar da büyüyünce yasakçı
olacaklar.
Teşhis doğru
tedavi yanlış...
Ben de 7 yıl
tv almadım sonra Ekrem yüzünden aldım...
Ama en çok ben seyreder oldum...
Prof. İshak
Özgel bu sorunu şöyle çözdüğünü anlattı
Evdeki 31
ekran tv yi değiştirmedim...
Hanımla
anlaşıp bir gün kumandayı çocuklara bırakıp biz kitap okumaya başladık...
Çocuklar
inanamamışlar kanal değiştirip değiştirip bizi denediler
3 gün sonra
biz tv seyretmeye çağırdılar kulak asmadık...
Sonra
kumandayı bize verdiler almadık...
10. gün
sonunda kitaplarını alıp yanımıza geldiler...
Yukarıdaki
yazıyı yazan zat acaba internetli cep telefonlarını da toplayabilmiş midir?
Onun
bulunmadığı yerde çocukları nasıl davranıyor hakkında bir fikri var mıdır?
Babalık
yasak koymak değil iyilikte ÖRNEK olmaktır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder