Almanya’dan veya diğer Avrupa ülkelerinden
karayoluyla Türkiye’ye gelen kardeşlerimiz bilirler. Özellikle izin
zamanlarında, bu yollarda oldukça uzun konvoylar oluşur. Bazen iki-üç kilometre
uzunluğuna varan bu konvoylar, trafik sıkışıklığına göre yarım saatlik yolu, ancak
beş-altı saatte kat edebilirler.
Bazen ise konvoy tamamen durur. Tekrar hareket edebilmek için yolun açılmasını beklemekten başka çare yoktur. Nitekim kontaklar kapatılır, el frenleri çekilir ve başlanır beklemeye... Bu arada karnı aç olanlar arabada veya yol kenarında yemek hazırlığına girişirler. Karnı tok olan yorgun yolcular ise genelde uyumayı tercih ederler.
İşte böyle bir konvoyda bulunan bir arkadaşımız da uyumayı tercih etmişti. Çünkü böylesi duraksamalar, şoförlerin dinlenebilmesi için en iyi fırsatlardır. Nitekim arkadaki arabaların şoförleri de bu fırsatı ganimet bilmiş ve onlar da uyumuşlardı. Olayın bundan sonraki durumunu ise arkadaşımız şöyle anlatıyor.,
- Abi, ne kadar uyuduğumu bilmiyorum. Fakat kısa bir süre olmasa gerek. Çünkü gözlerimi açtığımda, önümdeki bomboş ve ıssız bir yol uzanıyordu. Arkadakilerin bana küfredeceğini düşünerek hemen arabayı çalıştırdım ve bastım gaza. Bir, bir buçuk saat tam topuk gitmeme rağmen, önümdeki konvoyun kuyruğuna yetişemedim. İşin garip tarafı yolda uzun bir çay ve kahvaltı molası vermeme rağmen arkamdan gelen hiçbir araba yoktu. Herhalde benim arkamdaki şoförler daha uyanmamıştı!
Bu olayı dinlediğim zaman üç-beş kilometre uzunluğundaki bu konvoyda bulunan insanları düşündüm! Hiç şüphesiz ki bu konvoyda uyumayanlar, uyanık olanlar da vardı. Bu uyanık insanlar, elleri direksiyonda, ayakları gaz pedalında yolun açılmasını sabırsızlıkla bekliyorlardı!
Yolda herhangi bir tıkanıklığın olmadığını, yolun açık olduğu tabi ki bu uyanık insanların hiç aklına gelmezdi. Çünkü bu uyanık insanlara göre, şayet yol açık olsa, öndeki arabalar mutlaka ve mutlaka hareket ederlerdi!
Bu uyanık insanlar, öndeki yolun açık, fakat öndeki arabanın şoförünün gözlerin kapalı olduğunu nereden bileceklerdir ki?
Tabi ki bu olayı sizlere, hoşunuza gitmesi için anlatmadım. Çünkü sizler de birbirini takip eden, birbirinin peşi sıra giden bir konvoyda bulunuyorsunuz. Sevdiklerinizi, saygı duyduklarınızı, yetkin ve yeterli gördüklerinizi geçirmişsiniz bu konvoyun başına!
Bunlar durdukları zaman, konvoy da duruyor, siz de duruyorsunuz. Ve gönülleriniz rahat ve herhangi bir endişeniz, herhangi bir kuşkunuz yok…Çünkü öndekiler durduğuna göre, mutlaka ve mutlaka yol kapalıdır!. Yol açık olsa hiç gitmezler mi? Hiç hareket etmezler mi?
Sizler uyanık olduğunuza göre, sizlerin önündekiler haydi haydi uyanıktır değil mi?
İşte bu kanaatinize, sadece bir kelime ilave etmek istiyorum,
- Acaba!..
Mehmet ALAGAŞ / AYNALAR ve İNSANLAR
Bazen ise konvoy tamamen durur. Tekrar hareket edebilmek için yolun açılmasını beklemekten başka çare yoktur. Nitekim kontaklar kapatılır, el frenleri çekilir ve başlanır beklemeye... Bu arada karnı aç olanlar arabada veya yol kenarında yemek hazırlığına girişirler. Karnı tok olan yorgun yolcular ise genelde uyumayı tercih ederler.
İşte böyle bir konvoyda bulunan bir arkadaşımız da uyumayı tercih etmişti. Çünkü böylesi duraksamalar, şoförlerin dinlenebilmesi için en iyi fırsatlardır. Nitekim arkadaki arabaların şoförleri de bu fırsatı ganimet bilmiş ve onlar da uyumuşlardı. Olayın bundan sonraki durumunu ise arkadaşımız şöyle anlatıyor.,
- Abi, ne kadar uyuduğumu bilmiyorum. Fakat kısa bir süre olmasa gerek. Çünkü gözlerimi açtığımda, önümdeki bomboş ve ıssız bir yol uzanıyordu. Arkadakilerin bana küfredeceğini düşünerek hemen arabayı çalıştırdım ve bastım gaza. Bir, bir buçuk saat tam topuk gitmeme rağmen, önümdeki konvoyun kuyruğuna yetişemedim. İşin garip tarafı yolda uzun bir çay ve kahvaltı molası vermeme rağmen arkamdan gelen hiçbir araba yoktu. Herhalde benim arkamdaki şoförler daha uyanmamıştı!
Bu olayı dinlediğim zaman üç-beş kilometre uzunluğundaki bu konvoyda bulunan insanları düşündüm! Hiç şüphesiz ki bu konvoyda uyumayanlar, uyanık olanlar da vardı. Bu uyanık insanlar, elleri direksiyonda, ayakları gaz pedalında yolun açılmasını sabırsızlıkla bekliyorlardı!
Yolda herhangi bir tıkanıklığın olmadığını, yolun açık olduğu tabi ki bu uyanık insanların hiç aklına gelmezdi. Çünkü bu uyanık insanlara göre, şayet yol açık olsa, öndeki arabalar mutlaka ve mutlaka hareket ederlerdi!
Bu uyanık insanlar, öndeki yolun açık, fakat öndeki arabanın şoförünün gözlerin kapalı olduğunu nereden bileceklerdir ki?
Tabi ki bu olayı sizlere, hoşunuza gitmesi için anlatmadım. Çünkü sizler de birbirini takip eden, birbirinin peşi sıra giden bir konvoyda bulunuyorsunuz. Sevdiklerinizi, saygı duyduklarınızı, yetkin ve yeterli gördüklerinizi geçirmişsiniz bu konvoyun başına!
Bunlar durdukları zaman, konvoy da duruyor, siz de duruyorsunuz. Ve gönülleriniz rahat ve herhangi bir endişeniz, herhangi bir kuşkunuz yok…Çünkü öndekiler durduğuna göre, mutlaka ve mutlaka yol kapalıdır!. Yol açık olsa hiç gitmezler mi? Hiç hareket etmezler mi?
Sizler uyanık olduğunuza göre, sizlerin önündekiler haydi haydi uyanıktır değil mi?
İşte bu kanaatinize, sadece bir kelime ilave etmek istiyorum,
- Acaba!..
Mehmet ALAGAŞ / AYNALAR ve İNSANLAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder