4 Kasım 2012 Pazar

Bir Hadis


Ebû Amr Cerîr İbni Abdullah  (rah)  şöyle dedi:
Bir gün erken vakitlerde Resulullah (sav) in huzurunda idik. O esnada, kaplan derisine benzeyen alaca çizgili elbise veya abalarını delerek başlarından geçirmiş ve kılıçlarını kuşanmış, tamamına yakını, belki de hepsi Mudar kabilesine mensup neredeyse çıplak vaziyette bir topluluk çıkageldi. Onları bu derece fakir görünce, Resulullah(sav)‘in yüzünün rengi değişti. Eve girdi ve sonra da çıkıp Bilâl’e ezan okumasını emretti; o da okudu. Bilal kamet getirdi ve Resulullah namaz kıldırdı. Daha sonra Resulullah (sav)  bir hutbe irad etti ve şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir”
(Nisa / 1)
Sonra da Haşr suresinin sonundaki şu ayeti okudu:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına baksın” (Haşr /18) Sonra:

“Her bir fert, altınından, gümüşünden, elbisesinden, bir sa’ bile olsa buğdayından, hurmasından sadaka versin; hatta yarım hurma bile olsa sadaka  versin” buyurdu.
Bunun üzerine ensardan bir adam, ağırlığından dolayı neredeyse kaldırmaktan aciz kaldığı, hatta kaldıramadığı bir torba getirdi. Ahali birbiri peşine sökün edip sıraya girmişti. Sonunda yiyecek ve giyecekten iki yığın oluştuğunu gördüm. Baktım ki Resulullah(sav)‘in yüzü gülüyor, sanki altın gibi parlıyordu.                                              

 Sonra Resulullah (sav)  şöyle buyurdu:
“İslâm’da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey noksanlaşmaz. Her kim de İslâm’da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır. O kötü çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayrılır. Fakat onların günahından da hiçbir şey noksanlaşmaz.” ( Müslim, Zekât 69, Nesâî, Zekât 64)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder