5 Mart 2017 Pazar

Prof. Dr. Mustafa İnan



1911'de Adana'da doğdu. Babası seyyar posta memuru Hüseyin Avni Bey, annesi Rabia Hanım'dır. I. Dünya Savaşından sonra ailesi Fransız işgali nedeniyle Adana’dan ayrılıp, Konya'ya göç etti.
Kurtuluş Savaşı bitince dönebildikleri Adana'da ilkokul ve ortaokulu bitirdi. Ortaokulun son sınıfını parasız yatılı olarak okudu. Yatılı okuldaki lakabı, matematiğe olan ilgisinden dolayı Riyaziyeci Mustafa idi.[1] Ney üflemeye, Yunus Emre, Mevlana gibi filozofları incelemeye başladı.[2]
1931'de yatılı okulu birincilikle bitirdi ve Yüksek Mühendis Mektebi'ne birincilikle girdi.[3] Yüksek Öğrenim yıllarında tiyatroya özellikle de edebiyata ilgisi arttı.[2]
İTÜ'yü pekiyi derece ile birinci bitirdi. Doktora için devlet bursuyla gönderildiği Zürih’te, Eidgenössische Technische (ETH)’de Vrendel kirişleri konusunda çalıştı ve Vrendel tipi köprülerin fotoelastisitesini] araştırdı. Fotoelastisite alanında araştırma yapan ilk Türk bilim insanı oldu.[3] 1941 yılında doktora derecesini aldı. “Kayma Merkezi” başlıklı ilk makalesi 1943’de yayımlandı.[3] Bu, bir Türk bilim insanının yurt dışındaki ilk doktora çalışması kabul edilir.[2]
1942-1944 arasında Türkiye’de askerlik görevini yaptı. 1944'de Türkiye'nin ilk kadın arkeoloğu Jale İnan'la evlendi. Bu evlilikten Hüseyin adında bir çocukları oldu (1945).
İnan, 1944’de ismi İstanbul Teknik Üniversitesi olarak değiştirilen Yüksek Mühendis Mektebinde Teknik Mekanik ve Mukavemet Muallim Muavinliği'ne tayin edildi. 1945’de profesör unvanını aldı. 1950’li yıllarda üniversitede fotoelastisite laboratuvarını kurdu. Aynı kurumda Teknik Mekanik ve Genel Mukavemet Kürsüsü Başkanı (1946-1954), İnşaat Fakültesi Dekanı (1954-1956) ve Rektör (1957-1959) olarak hizmet verdi. En genç dekan, ve en genç Rektör oldu. Yöneticilikteki başarısı, 1957’de İtalyan hükumetinin iyi yöneticilere verdiği “Grand Ufficale” unvanı ile ödüllendirildi.[4]
1959-1964 yılları arasında, ilk yapay uyduların fırlatıldığı sıralarda “Suni Peyklerin Yörünge Hesaplarına Dair Bazı Sonuçlar” isimli makalesiyle başlayarak, toplam 11 adet makale yayımlayan Mustafa İnan, 1961 yılında “Taşıma Matrisi” (Carryover Matrix) kavramını “Elastomekanikte İntikal Matrisi” isimli makalesiyle tanımlayarak dünyada taşıma matrisi probleminde çalışma yapan ilk bilim insanlarından oldu.[3]
1962’de düzenlediği konferanslarla üniversite çevresini bilgisayarla teorik düzeyde tanıştırdı. Bilgisayar, ertesi yıl tüm üniversitelere girdi.[4]
Rektörlüğü döneminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı ve Bayındırlık Bakanlığı için aldığı teklifleri reddetti.[1]
Fikir babalarından ve kurucularından birisi olduğu Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunda 1963-1967’de Bilim Kurulu üyesi olarak görev yapan İnan, Mart 1967’de başkanlığa seçildi.[5]
Bilimsel makalelerinin ve seminerlerinin yanı sıra Kızılderililer'den Arya-Daharma'ya, Düşünme Sanatına kadar birçok konuyla ilgilenip, bu konularda yazılar yazan konferanslar veren İnan, başta Türkçe olmak üzere Farsça, İbranice, Yunanca, Arapça kelimeler ve anlamları üzerine de çalışmalar kapsamında “Dil ve Matematik” isimli bir makale yayımladı.

1 Eylül 1967 tarihinde ABD, İsviçre ve Almanya'da, bilimsel ve mesleki çalışmalar gerçekleştirmek üzere 6 ay süreyle görevlendirilmişken, Türkiye'de nüks eden ve anlaşılamayan hastalığı için Almanya'nın Freiburg şehrine tedavi olmak üzere gitti. Tedavisi devam ederken 5 Ağustos 1967'de yattığı hastanede sabaha karşı 04.30'da vefat etti.
Mustafa İnan'ın cenazesi, 10 Ağustos 1967 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Taşkışla Binasında yapılan törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilmiştir.
Vefatından 4 sene sonra TÜBİTAK Bilim Kurulu, 9 Ağustos gün ve 134 sayılı toplantısında Mustafa İnan'a 1971 TÜBİTAK Hizmet Ödülü vermeyi kararlaştırmıştır. Ayrıca İTÜ Merkez Kütüphanesine ve İstanbul-Ankara arasındaki bir köprü yola (viyadük) adı verilmiştir.
TÜBİTAK'ın Bilim Adamı Yetiştirme Grubu'na ait bir proje kapsamında, ısmarlaması sonucu yaşamı, öğrencisi Oğuz Atay’ın kaleme aldığı Bir Bilim Adamının Romanı (1975) adlı biyografik romana konu olmuştur.[6]

“              Bilim uzun ve çetin bir yoldur çocuklar. Bilimi yarı yolda bırakmayın, olur mu çocuklar? Oppenheimer gibi hissediyorsanız, bırakın yüksek binaları başkası yapsın, büyük barajlarda başkası çalışsın. Bazılarına çok uzaklardan bile görünen yüksek yapılar kurmak çekici gelecektir. Bırakınız bu işleri öyleleri yapsın. Bazıları da insanları çalıştırmak, büyük teşebbüsleri idare etmek ihtirası ile yanarak kuvvetli olmak isteyeceklerdir. Bırakınız parayla da onlar uğraşsın. Sizin kuvvetli olmak gibi bir derdiniz yoksa, siz de Leonardo Da Vinci gibi 'Kuvvet nedir?' diye merak ediyorsanız buyurun sizleri Mekanik kürsüsüne beklerim. Çünkü bazılarına göre 'Kuvvet' para ile organizasyonun çarpımına eşittir; bize göre de kuvvet ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür. Bu iki formülü birbiriyle karıştırmayın olur mu çocuklar? Kürsü ile ticarethaneyi birbirine karıştırmayın olur mu çocuklar? [7]         ”
—Prof. Dr. Mustafa İnan,

1-  Esin İnan, Bir Bilim Sanatçısı Mustafa İnan, İTÜ Musafa İnan Kütüphanesi Kitabı, İTÜ Rektörlüğü, 2008
2- Haluk Uygur, Sıra dışı bir bilim adamının öyküsü, Altınşehir Adana Kent Kültürü ve Sanat Dergisi, Eylül-Ekim 2013 sayısı
3- Bilim Kurulu Eski Başkanları: Prof. Dr. Mustafa İnan', TÜBİTAK sitesi Erişim tarihi:12.03.2013
4- Füsun Oralalp, Bilim Öğrencisi Bir Öğretmen Mustafa İnan, Bilim Teknik Dergisi,
5- Kaybettiğimiz Değerler, Prof. Dr. Mustafa İnan, Bilim Teknik Dergisi
6- Nesrin Karaca, Bilim, Kültür ve Sanatın Bir Karakter Odağında Kesiştiği Eser: Bir Bilim Adamının Romanı, Yaşam Bilimleri Dergisi, Batman Üniversitesi Journal of Life Sciences, Cilt 1, Sayı 1, 2012

7- Mustafa İnan anısına, Yapırehberi.net Erişim tarihi:12.03.2013

https://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_İnan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder