Adamın birinin tarlasına bir
eşek girer. Sürüp ekip sulamak için ter döktüğü tarladaki ekinleri yemeye
başlar. Şimdi bu eşeği nasıl çıkarsın adam? Cevap vermesi zor bir soru!
Adam hemen hızla eve gider.
Alet edevatlarını getirir. İşin beklemeye tahammülü yok!
Uzun bir sopa, bir çekiç, bir
miktar çivi ve bir de büyükçe bir tabaka mukavva getirir. Mukavvanın üzerine
şöyle yazar: "Ey eşek tarlamdam çık!"
Sonra mukavvayı uzun sopaya
çakar, çivi ve çekiçle. Tarladaki ekinleri yemekte olan eşeğin yanına varır.
Elindeki pankartı kaldırır ve sabahın köründen itibaren elinde pankartla
dikilir, ta güneş batıncaya kadar. Fakat eşek çıkmaz!
Adam şaşkındır. "Belki de
eşek pankartta ne yazıldığını anlamamıştır?"
Eve döner ve yatar uyur. Ertesi
sabah çok sayıda pankart hazırlar. Çocuklarını ve komşularını da çağırır. Köy
halkını galeyana getirir. Yani bir zirve toplar. İnsanları kuyruklar halinde
dizer. Ellerinde pankartlar: "Ey eşek tarladan çık!" "Eşeğe
ölüm!" "Yazıklar olsun sana ey eşek tarla sahibinden ne
istiyorsun?"
Eşeğin ekinleri yemekte olduğu
tarlanın etrafını çevirirler. Başlarlar slogan atmaya: "Çık ey eşek,
çıkmazsan fena olur!" Eşek eşek! Yemeğe devam eder ve etrafında olup
bitenlere dönüp bakmaz bile. Ertesi gün de güneş batar. İnsanlar bağırmaktan,
slogan atmaktan yorulmuş ve sesleri kısılmıştır. Bakarlar ki eşek kendilerine
aldırmıyor, dönerler evlerine. Başka bir çözüm bulmak lazım!
Üçüncü günü sabahı, adam evinde
başka birşey yapmağa girişir. Eşeği çıkarmak için yeni bir plan. Çünkü ekinler
ha bitti ha bitecek. Adam yeni icadını getirir.
Eşeğin kuklası. Gerçek eşeğe
çok benziyor. Eşeğin tarlada ekinleri yediği yere gelince, eşeğin gözleri
önünde, eşeğe çıkması için bağırıp duran kalabalık köylülerin önünde, maket
üzerine benzin döker ve ateşe verir. Kalabalıklar tekbir getirir. Eşek de
ateşin olduğu yere bakar sonra da umursamaksızın tarlada otlamaya devam eder.
Amma da inatçı eşekmiş yahu! Laftan anlamıyor.
Bu sefer eşekle görüşmek için
heyet gönderirler. Derler ki: Tarla sahibi kendisinin tarlasından çıkmanı
istiyor. Haklı olan o! Sana düşen çıkıp gitmek.
Eşek hala onlara bakar, sonra
otlamaya devam eder. Hiç onlara aldırmaz. Başarısız birkaç girişimden sonra,
adam başka bir aracı gönderir. Aracı eşeğe der ki:
"Tarla sahibi hazır,
tarlanın bir kısmından vazgeçmeye." Eşek yemeye devam eder, dönüp bakmaz
bile.
"Üçte birini sana vermeye
razı!" Eşek yine cevap vermez.
"Yarısını verecek!"
Eşekte yine cevap yok.
"Peki peki! İstediğin
kadar alanı sen belirle, ama belirlediğin alanın dışına çıkma."
Eşek, başını kaldırır, artık
yiye yiye iyice doymuştur. Tarlanın kenarına doğru biraz ilerler. Kalabalığa
bakar ve düşünür. İnsanlar sevinirler. Nihayet eşek anlaşmaya yanaştı. Tarla
sahibi tahtaları getirir. Tarlayı ikiye böler ve eşeğin olduğu hisseyi ona
bırakır.
Ertesi sabah, tarla sahibini
bir sürpriz beklemektedir.
Eşek kendi hissesini bırakmış,
tarla sahibinin hissesine dalmış otlamaya burada devam ediyor.
Kardeşimiz tekrar pankartlara
müracaat eder ve mitinglere. Anlaşılan faydası yok. Bu eşek laftan anlamıyor.
Galiba bu, bu yörenin eşeği değil. Herhalde başka bir köyden gelme.
Adam artık tarlanın tamamını
eşeğe bırakmayı ve başka bir köye gidip yeni bir tarla edinmeyi düşünmeye
başlar. Orada hazır bulunanların ve büyük kalabalığın gözleri önünde, köydeki
son insanın bile hazır olduğu bu kalabalık huzurunda...
Bu ümitsizce çabalara işgalci,
inatçı, mütekebbir, saldırgan ve zarar kaynağı eşeği çıkarmak için sergilenen
bu çabalara katkıda bulunmak için küçük bir oğlan çocuğu da gelmiştir.
Çocuk kalabalıkları yararak
tarlaya girer, küçük bir sopa ile eşeğin kıçına vurur.
O da ne! Eşek dörtnala tarlayı
terkediyor!
"Hay Allah!" diye
bağırır herkes, "Bu ufaklık hepimizi rezil etti." Hepimizi komşu
köyler nezdinde de maskara edecek. Hemen oğlan çocuğunu oracıkta öldürürler,
eşeği de tekrar tarlaya sokarlar ve çocuğun "şehit olduğu" haberini
etrafa yayarlar.
* * *
M. Abbas Orabi''nin yazdığı bu
hikâyeyi Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu''nun çevirisiyle sunduk. Beğenmediyseniz
kimseye anlatmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder