Eğer buralardan gidersem ardımda bırakacağım yalnızca sen olmayacaksın.
Sen, ardımda bırakacaklarınım vurgususun sadece.
Alınma hemen.
Sana özleyeceklerimin bütünü içinde bir değer verebiliyorum ancak.
Kalbimin sevgi ritminin sadece ve sadece sana ait olabileceği yalanını hiçbir
zaman sana söylemediğimi bilirsin. Hayat ne senden ibaret, ne de adına sevgi
dediğimiz şey, tekel bir duygu.
Eğer bir gün gidersem buralardan, özlemle hatırlayacaklarım o
kadar çok ki…
Sabahın mahmurluğunda, “ekmeği kim alacak” kavgasını kaybetmiş bir
çocuğun iğreti giymiş olduğu terliğinin çıkardığı isyankâr şıpırtılarını
özleyeceğim. Ekmeğin başını koparıp ağzına atışındaki hesapsız rahatlık; bu
eyleminin hak edilmişliğini gösteriyor. Çilli toraman yüzü, yanaklarında
kurumuş gözyaşlarının izi…
Bir serçenin sekişindeki ahengi, kanaatkâr şehirli tavırlarını,
mütevekkil eylemindeki umut dolu ivediliği özleyeceğim. Kısık gözlerindeki
şahitlik ile yaşanmışlıkların kederi ile olgunlaşmış, ağırkanlı, şehrimin
hafızası kargaları unutmayacağım.
Hayatın kanıtı güvercinleri ayrı bir yâd edeceğim özlemlerimde.
Canlı mekânların bu sakinlerine, hayalimde avuç avuç yem atacağım. Kanat
çırpışlarından çıkan yaşama dair sesler, daima yaşayan avlularda çınlayıp
duracak.
Merhamet arayan kedi gözlerini, arsız, yaramaz sokak köpeklerini,
ketum martıları, geveze muhabbet kuşlarını, dem tutan bülbülleri
hatırlayacağım. Kırlangıçların asil yalnızlığını hep merak edeceğim. Mevsim
dönüşlerinin kâtipleri leylekler de hep kalbimde olacak.
Seherin asudeliğini, güneşin doğuşunu ve batışını özleyeceğim.
Ayın gümüşi hüznünü iliklerimde hissedeceğim uzaklarda. Caddeleri, sokakları,
korna seslerini, itiş ve kakış içinde kendisine bir yol bulmaya çalışanlar
insanları sevmeye devam edeceğim. Bin yıllık bir taşın üstüne tüneyeceğim
rüyalarımda. Şehrimi bir sis perdesi gerisinden seyrettiğim kâbuslar ile
uyanacağım kan ter içinde.
Namaz çıkışında takkelerini özenle katlayıp ceplerine yine özenle
yerleştiren beladan uzak emin, mutmain mü’minlere daima selamlar söyleyeceğim.
Ulu çınarı, çayı ve muhabbeti, dostluğu ve kardeşliği, değeri ve nasihati
kalbimin en mutena kösesinde taşıyacağım.
Alınmadın değil mi sevdiğim?
Arif Arcan
(İstanbul, 30.08.2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder