Konumuz 27 EYLÜL 2012 Perşembe günü akşamı başladığımız Musa ŞİMŞEKÇAKAN ağabeyin Sözün Gücü adlı Kitabın ilk konusu olan Alak Suresinin bağlamı ve tarihsel arka planı.
İtiraf etmeliyim ki, kitap okuduğumuz diğer tefsir kitaplarından farklı olarak bütün ezberleri bozuyor. En azından benim okuduğum veya takip ettiğim tefsir derslerinden farklı diyelim. Yazar, sureleri bir metot ile okumamızı teklif ediyor. Okumaya başlayacağımız Surenin tarihsel arka planını dikkate almamız gerektiğini bunu yaparken, yalnızca inen surelerin ayetlerin den faydalanmamız gerektiğini bize hatırlatıyor. Bana bunun çok ilginç geldiğini itiraf etmeliyim. Nedeni ise daha önce yapılan çalışmalarda sureler arası ilişki hep ön planda olurdu. Birde bağlam konusu var. Bağlamı yakalamanın surenin bütünlüğünü görmenin ve böylece anlam akışını yakalamanın yanı sıra konunun içerisine dahil olarak ana fikirleri ortaya çıkarmamıza imkan vermesini sağladığını gördüm. Bu bir yerde ortam ile aramızdaki perdeyi kaldırmak gibi bir şey oldu.
Kur'an da ilk inen Sure Alak Suresi, öncelikle çok ahlaklı bir adama indiği konusunda hiç bir şüphemiz kalmamıştır. Ahlakı olmayan bir kimsenin de müslümanlıkla yakından, uzaktan hiç bir ilgisinin de olmadığını rahatlıkla söyleye biliriz. Muhammed (A.S), döneminde Hılful Fudul denen ve haksızlıklara karşı mücadele eden bir grubun içinde olması, dürüst, güvenilir ve asla yalan söylemeyen bununla beraber toplumu içerisin de Eminliği ile ön plana çıkan birisidir. Bir de Mekkeliler bize anlatıldığı gibi cahil bir toplum değildir. İçlerin de Asil insanların yaşadığı,uluslar arası ticaret yapan, uluslar arası diplomasiyi bilen ve bilinenin aksine söze dayalı bir kültüre sahiptirler. Şairleri şimdilerin yazılı ve görsel basını gibi çalışmaktadırlar.
Peygambere ayetler gelmeye başlayınca, artık hayata ayetler üzerinden bakmaya başladı. Çünkü din ahlaka gelmiş ve söz yeşereceği bir zemin bulmuştu.
Peygamberi Hira'ya çıkaran sebepler nelerdi?
Neden diye sormaya başlamadan, Bir çok şeyin anlaşılmayacağı bir ortamda yaşıyordu Peygamber, bizler de yaşıyoruz ama sorularımızı hayata sorabiliyor muyuz?
Sanki soruları sormak ve cevaplarını aramak canımızı sıkacağı için kaçıyoruzdur. Musa ağabey kaçmamış ve sormuş, kendine göre cevapları da bulmuş. Ben çok istifade ettim, ediyorum.
Hayatım da bir takım değişiklikler yapmanın Kitabına uydurmak yerine, Kitaba uygun yaşamaya başlamanın daha akıllıca olduğuna karar vermemi hızlandırdı desem yalan söylemiş olmam sanırım.
25 KASIM 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder