6 Ekim 2016 Perşembe

Masal tadında gerçekler..

Çoban koyunlarının başını beklerken bir ihtiyar yaklaşır. Hoş beş derken vakit ilerler, çoban buraları bilip bilmediğini, buralarda ne aradığını sorar. İhtiyar ben şeytanım der.

Çoban şaşırır. Nasıl olur der bize şeytanın pek iğrenç pek kötü olduğunu anlattılar bunca yıl. Ne güzel sohbet ettik. Ne tatlı dilli ihtiyarmışsın halbuki.

Şeytan çobanın iltifatına iltifat ile cevap verir. Nihayet der kıymeti anlayacak bir kul buldum. Öyleyse bu kulu gizli ilmimden istifade ettirmeliyim.

Çoban kimselerin bilmediği gizli ilme kavuşmak için heyecanlanır.

Git der Şeytan, Tur dağında Allah ile konuş.

Nasıl olur der Çoban. Ben Musa aleyhisselam mıyım ki Allah benimle konuşsun!

Olur mu öyle şey der Şeytan. Musa da senin gibi bir fani idi. Üstelik sendeki zeka, sendeki güç kuvvet onda yoktu.

Şeytanın iltifatları ile kendini pek yüce pek seçkin hisseden çoban sürüsünü Şeytana emanet ederek varmış Tur dağına. Bağırmış, çağırmış nafile. Yorgun bitkin, sesi kısılmış, morali bozulmuş şekilde dönmüş sürüsünün başına. Fakat o da ne!

Sürünün yerinde yeller esiyor.

Nasıl aldandım diye dövünürken Şeytan görünmüş. Bak demiş Çoban, senin nasihatini dinledim bu haldeyim. Sürüm heba oldu. Takatim bitti. Bir de Allah'a isyankar oldum. Seni gerçek insandan ayırmak için bana bir yol göster.

Şeytan gayet basit der. Biz insanoğluna onda bulunmayan meziyet ve sıfatların evhamını veririz, böylece helakına koşar. Sana sende olmayanlarla iltifat edenlerin gerçek hüviyeti benim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder