12-17
yaşlarımın tanığı bir komşu teyzemiz vardı. Allah rahmet eylesin ellerinde
kemik erimesi olduğu için baş parmakları yamulmuştu. O zamanlar kemik erimesi
bugünkü kadar yaygın bilinen bir dert değildi. Komşu teyzemiz gelini ve
gelininin gelini ile aynı evde yaşardı. Sabah saat on olmadan bize gelirdi.
Erken geldiğinin farkında, siz işinizi yapın ben şurada kendimle konuşayım
biraz derdi.
Kendisi ile niye kendi evinde konuşmazdı da bize gelirdi? Sebebini çok sonra anladım. Onların dairesinden gökyüzünü görmek pek kolay değildi. Belki balkona filan çıkması gerekiyordu görmek için. Oysa bizim divanımız pencerenin hemen önündeydi. Uçsuz bucaksız bir boşlukta toprak ile gökyüzü buluşurdu. Komşu teyzemiz pencere önünde, öylece gökyüzüne bakardı, tam biz işimizi bitirip karşısına oturacağımız sıra kalkıp gider ertesi gün yine aynı törensel duruşu ile divanın o kısmına oturur camdan dışarı bakardı.
Camdan dışarı bakmıyorum derdi candan dışarı bakıyorum.
(Candan dışarı bakabilmek için bulutların mihmandarlığına muhtaç olduğunu anladığımda o artık aramızda değildi.)
Sohbet için iki kişiye ihtiyaç var. O iki kişi asla bir araya gelmiyor. Çünkü kendisine candan dışarı bakacak bir yer bulamıyor. İnsanın kendinden dışarı çıkabileceği en kısa mesafe gökyüzü. (Ben burada yokken bir yere gitmedim, penceremin önünde hep gökyüzüne baktım.)
Kendisi ile niye kendi evinde konuşmazdı da bize gelirdi? Sebebini çok sonra anladım. Onların dairesinden gökyüzünü görmek pek kolay değildi. Belki balkona filan çıkması gerekiyordu görmek için. Oysa bizim divanımız pencerenin hemen önündeydi. Uçsuz bucaksız bir boşlukta toprak ile gökyüzü buluşurdu. Komşu teyzemiz pencere önünde, öylece gökyüzüne bakardı, tam biz işimizi bitirip karşısına oturacağımız sıra kalkıp gider ertesi gün yine aynı törensel duruşu ile divanın o kısmına oturur camdan dışarı bakardı.
Camdan dışarı bakmıyorum derdi candan dışarı bakıyorum.
(Candan dışarı bakabilmek için bulutların mihmandarlığına muhtaç olduğunu anladığımda o artık aramızda değildi.)
Sohbet için iki kişiye ihtiyaç var. O iki kişi asla bir araya gelmiyor. Çünkü kendisine candan dışarı bakacak bir yer bulamıyor. İnsanın kendinden dışarı çıkabileceği en kısa mesafe gökyüzü. (Ben burada yokken bir yere gitmedim, penceremin önünde hep gökyüzüne baktım.)
Fatma BARBAROSOĞLU
http://www.yenisafak.com/yazarlar/detayscroll/2032280?n=1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder