Çocukların maruz kaldıklarını ekran çeşidi gün geçtikçe artıyor. Bir nesil öncesinin çocukları sadece televizyonu biliyordu. Sonrasında bilgisayar her evin bir parçası haline geldi. Son bir kaç yılda ise hayatımızdaki ekranların sayısı tablet ve telefonlar ile oldukça arttı. Şüphesiz evimizdeki bu ekran artışının bir çok etkisi var. Ekranlar hayatımıza konfor ve keyif kattılar ama hayatımızdan bir çok şeyi de alıp götürdüler. Bu zararın en büyük etkisi ise çocuklar üzerinde oldu.
Eskinin sokakları artık yok. Çocuklar gün boyu evdeler. Evdeki çocukları
oyalamanın en kolay yolu ise onları ekran başına oturtmak. Bu sayede çocuklar
ses çıkarmadan, etrafı dağıtmadan durabiliyorlar. Yani ekran çocukları
susturmak için önemli bir araç. Bir nevi, bakıcı ya da yatıştırıcı gibi. Yemek
yerken ekranı açıp çocuğu doyurmak mümkün. Bir ekran görüntüsü ile ağlayan
çocuğu susturmak mümkün. Arabada giderken çocukla konuşup onunla sohbet etmek
yerine ekranı verip onu kendimizden uzak tutmak kolay. Ekran sayesinde ortalık
daha az dağılıyor, evde daha az ses çıkıyor, çocuk daha az konuşuyor. Kısacası
ekran bizler için bir kaçış yolu. Gelin görün ki çoğu zaman susturmak, sesini
kesmek, oyalamak için ekran başına oturttuğumuz çocuklar ekrandan oldukça zarar
görüyor.
Öncelikle ekran, çocukların serbest oyun hakkını elinden alarak onlara
zarar verir. Çocuklar oyun aşkı ile doğarlar.
Oyun oynamak onlar için yemek ve içmek kadar doğal ve gereklidir. Çünkü çocuk
dünyayı oyunla keşfeder ve tanır. Üstelik oyunun iyileştirici ve geliştirici
etkisi de vardır. Çocuk, oynadığı her oyunda duygusal, sosyal ve bilişsel
becerilerini geliştirir. İp atlayan çocuk fiziksel bedenini geliştirirken,
oyunda sıra bekleyen çocuk sabrı öğrenir. Ayrıca çocuk serbest oyun esnasında
arzularını, çatışmalarını, kaygılarını oyuna yansıtır ve rahatlar. Ekrana maruz
kalan çocuklar ise çok oynayamadıkları için oyunun geliştirici ve iyileştirici
etkisinden mahrum kalırlar.
Ekran, aynı zamanda çocuğun hareket imkanını da elinden alır. Eskinin ekmek arası peynir ile sabahtan akşama kadar koşturan çocuklarının
yerinde, günümüzde oldukça kalorili beslenen ancak yeteri kadar hareket
edemeyen çocuklar var. Hareketsizliğin en büyük nedenlerinden biri ise
ekranlar. Ekranlar, çocukları bulundukları yere sabitliyor ve hareketi
durduruyor. Bu da çocuklara zarar veriyor.
Ekran varlığı ile çocukların hayal gücünü de elinden alır. Çocuklar ekran ile muhatap oldukça hayal dünyaları küçülür. Ekranla çok
muhatap olan çocuk, zamanla ekransız oyun kuramaz, boş vakit geçiremez olur.
Bir süre sonrada ekransız yapamaz hale gelir. Halbuki hayal gücü, çocukların en
büyük gücüdür. Ekran karşısında hayal edemeyen ve ona sunulanı alan çocuk bir
süre sonra bu yetisini kaybeder. Hayali oyunlar kurgulayarak kendini oyalamak
artık çocuk için mümkün olmaz. Bir yolculukta, herhangi bir köşede beklerken
hayalini kullanmak yerine telefon ve tablet ister.
Ekran çocukların sosyalleşme imkanını da elinden alır. Ekrana aşırı muhatap olan çocuklar sosyal ip uçlarını yakalayamazlar. Dil
becerileri kısır olur. İletişim yöntemlerinden habersiz olurlar. Gün boyu
onlara tepki vermeyen, iletişime geçmeyen düz ekrana baktıkça çocuklar
asosyalliğe doğru kayar.
Ekran sadece varlığı ile bile çocuklara zarar verir. Çünkü onların elinden
onlara iyi gelen bir çok etkinliği almış olur. Ekran aynı zamanda sunduğu içerik ile de çocuklara çok
zarar verir. Bir çok dizi ve sanal oyunda şiddet ana unsur
olarak bulunur. Ekranlardaki şiddet, çocukların şiddeti bir çözüm yolu olarak
görmesine, model almasına neden olur. Ekran, şiddeti normalleştirilir ve
sıradan gösterir. Ekranda şiddeti çokça gören çocuklar şiddete duyarsız hale
gelir ve şiddet görene yardım etmekten uzak kalır.
Ekranda sunulan aşk, moda, sevgili, cinsellik ve alışveriş gibi kavramlar
çocukların dünyasını olumsuz etkiler. Çok küçük yaşta yetişkin kavramları ile büyüyen çocukların dengesi
bozulur. Bunun sonucunda zihnen yetişkin ama bedenen ve duygusal olarak küçük
çocuklar ortaya çıkar. Yetişkin gündemi ve kavramları ile büyüyen çocuk
çocukluğu tam yaşamadan büyümüş demektir. Yaşanmamış çocukluk, gelecekteki
büyük acıların habercisidir.
Kimi film, çizgi film ve animasyonda sunulan bilinçaltı telkinler,
subliminal mesajlar da çocukların saf zihinlerine zararlı tohumları eker. Sahneler arasına ustaca yerleştirilen bilinçaltı görüntüler, konuşmalar
arasına serpiştirilen cümleler, seslerin arasına yerleştirilen gizli seslerle
insan zihni yönlendirilebilir. Ekran bu yönü ile de çocuklar için bir risk
oluşturur.
Kısacası ekran, içeriğinden bağımsız olarak varlığı ile çocukların oyun,
hareket, hayal gücü ve sosyalliklerini elinden alarak onlara zarar verir. Yani
çocuklar ekranda faydalı program izleseler bile aşırı derecede ekran başında
kaldıklarında ekran başındayken oyun oynayamadıkları, hareket edemedikleri,
hayal kuramadıkları ve sosyal iletişimde bulunamadıkları için zarar görürler.
Bunun yanında ekranda sunulan yalan, şiddet, intikam, aşk, cinsellik ve moda
gibi içerikler çocukların ruh dünyasını olumsuz olarak etkiler. Bilinçaltı
mesajlarla çocukların zihinleri yönlendirmeye açık hale gelir.
Psikolojik açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirebilmek için çocuklarımızın
ekran ile olan ilişkisini kararlı bir şekilde düzenlemeye ihtiyacımız var.
Ekranı ve zararlarını küçümsemek birçok çocuğun psikolojik yara almasına neden
olabilir. Çocuklarımızın ekrana değil insana ve yüzyüze kurulan insan ilişkilerine
ihtiyacı vardır. Sanal oyunlar ise hiç bir zaman gerçek oyunun yerini tutamaz.
ÇOCUKLARIN EKRANLA İLİŞKİSİ NASIL OLMALIDIR?
Derneğimiz çocuğun ekran ile olan ilişkisinin aşağıda belirttiğimiz
sınırlar çerçevesinde düzenlenmesi taraftarıdır.
Çocuklar Ekran Başında Ne Kadar Kalmalıdır?
Burada belirtilen ekran sürelerine tablet, telefon, bilgisayar ve
televizyon dahildir.
0-3 yaş: Olabildiğince ekrandan uzak tutulmalıdır. Ekran başında
vakit geçirmemelidir.
3-6 yaş: Günlük toplam süre 20-30 dakikayı geçmemelidir.
6-9 yaş: Günlük toplam süre 40-50 dakikayı geçmemelidir.
9-12 yaş: Günlük toplam süre 60-70 dakikayı geçmemelidir.
12 yaş üzeri: Günlük toplam süre 120 dakikayı
geçmemelidir.
Çocuklar Ne Zaman, Ne Kadar Sanal Oyun Oynamalıdır?
6 yaş öncesi çocukların sanal oyunlarla tanışması doğru değildir. Sanal
oyunla tanışma dönemi 7 yaştır. Okul çağı çocukları, hafta içi okulun olduğu
dönemde sanal oyunlardan uzak tutulmalıdır. Sanal oyunlara sadece hafta sonu ve
tatil dönemlerinde müsaade etmek ve genel olarak 2 saat ile sınırlamak daha
doğrudur. Çocukların sanal oyunlarla ilişkisini sınırlı tutmak amacı ile
anne-babanın telefonlarında oyun yüklü olmaması en güzelidir.
Çocuklar İnternetle Ne Zaman Tanışmalıdır?
Çocukların internetle tanışma yaşı genel olarak ilkokul çağıdır. 7 yaşından
itibaren çocuklara internet kullanımı öğretilebilir. Çocukların interneti
kullanmaya başlaması ile birlikte internete aile şifresi mutlaka konulmalıdır.
Çünkü internette pornografik içeriğe ulaşmak günümüzde çok kolaydır. Çocuk internette
arama yapabildiği yaşa gelindiğinde interneti aile şifresi ile korumak gerekir.
Çocuklara Ne Zaman Telefon Alınmalıdır?
Ciddi güvenlik, haberleşme sorunun olduğu durumlar hariç çocukların cep
telefonuna sahip olma yaşı genelde lise dönemidir. Bu dönem öncesinde çocuğun
telefona haberleşme amacı ile ihtiyacı yoktur. Çocuğun çok ısrarcı olduğu
durumlarda çocuğa, MP3 ve MP4 çalar, ipod gibi telafi edici gereçler
alınabilir. Çocuklara alınacak telefonların yüksek özellikli telefonlar
olmaması önemlidir. Çocuğa telefon alınırken, telefon parasının bir kısmını
çocuğun biriktirmesini beklemek doğru olacaktır.
Çocuklar Ne Zaman Sosyal Medya Hesabı Açmalıdır?
Facebook ve Twitter gibi sosyal medya
siteleri, hesap açılması için gereken yaş sınırını 13 olarak belirlemiştir.
Sosyal medya, kişisel bilgilerin paylaşıldığı mecralardır. Bu mecrada çocuklara
yönelik art niyetleri olan kişiler oldukça fazladır. İçerdiği riskler nedeni
ile sosyal medya hesapları açarken acele etmemek gerekir. Derneğimizin sosyal
medya hesapları için öngördüğü yaş 16’dır. Sosyal medya hesabı olan çocuklara
kişisel bilgilerin nasıl gizleneceğini de öğretmek gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder