Yüzümdeki bu derin gülümsemenin
nedeni o kadar basit ki…
Güneşin doğuşunu yaşayabilme
bahtiyarlığına erişebilenler ancak böyle derin gülümseyebilirler.
Alacakaranlığın gün ışığına istekli
teslim oluşundaki coşku o kadar sessizdir ki; edepli kıkırdamalarını sadece
kuşların şarkılarında duyabilirsiniz. Çiçeklerin üzerlerindeki çiğ tanelerinin
sessizce buharlaşmalarındaki tevekkül, bir dahaki seher vaktine ertelenen vuslat
ihtimalinin sessiz duasıdır. Esneyen minik serçenin sevimliliğini saçaklarda
görebilirsiniz. Eğer uykusunu iyi almışsa gözlerinizin içine bakıp size özel bir
“cik” de yapabilir. Ne büyük bir onurdur bu…
Sükût vecd halindedir.
Hışırtısız ağaçlar, dingin deniz ve
mütevazı dağlar derin bir teslimiyet içindedirler. Zaman bir anlığına durmuş
gibidir. Israrcı olmayan aydınlık işgalci bir tavır içinde değildir. Karanlığın
iplik iplik aydınlığa dönüşümüdür bu. Ne karanlık aydınlığa galebe çalmaktadır
ne de aydınlık hoyrat bir abanma ile karanlığı kovmaktadır. İkiliğin karşıtlığı
yoktur; bir olanın hal değişimidir sadece.
Erkenci yolcunun mahmur gözlerindeki
yorgunluk; selamet ile varabilmiş olmanın şükrü, sabaha çıkabilmiş hastanın
umut dolu yaşama beklentisi; şifacı karanlığın sahibine şükran duygusu, ölüm
kaydı düşülmüş olan için de vuslat anı ya da acemi ama içten bir ağlama sesi
ile doğan bir bebek…
Çıtır simidin buğulu taze çayla
buluşmasındaki lezzet, temizlenmiş şehrin kimsesiz caddeleri, güneşin ilk
ışıkları ile alemleri tutuşan nöbetçi minarelerin uykuya dalmak için
kandillerini söndürmeleri, çil kubbelerin kurşun kaplamaları üzerinde harlanacak
sıcak, şehrin horozları vapurların düdükleri, vardiyadan dönen yorgun işçilerin
koltuklarının altına sıkıştırmış oldukları sabah ekmeğini vaktinde hazır
edebilmiş fırıncıların rahatlamış yüzleri, tembel yaramazların akşamdan yapmış olmaları
gereken ödevlerini yetiştirebilmek için ağlamaklı korku dolu telaşları…
Gürültüyle açılan dükkân kepenkleri,
uykusunu alamamış çırağın sersem hallerine bıyık altından gülen babacan
ustalar, sağ ayakla girilen ekmek tekneleri, helal rızık temennileri,
selamlaşmalar, hayırlaşmalar…
Yeni, yepyeni bir gün başlamıştır.
Yeni ama dünü inkâr etmeyen yeni bir gün…
Her yeni gün; başlangıcını
görebilene bir tevbedir.
Arif Arcan / İstanbul, 17.10.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder