18 Haziran 2013 Salı

Yüreğim kanıyor...


Müslümanlar kendi taraf girliklerinin kurbanı durumundadırlar. Farklı sesi kendi siyasi beklentilerine cevap olarak algılamadıkları zaman onu yok saymak ve hatta yok etmek için var gücüyle savaşıyor. Sanki o müslüman kardeşi değil de düşmanıdır gibi algılayabiliyor. Halbuki onu bu algıya yönelten şeyin bizzat siyasi bakışının kendisi olduğunu ise anlayamıyor. İster bir bildiri ile hakkı ortaya koyan müslüman aydın ve entelektüeller olsun, ister Dücane gibi cins bir kafa olan müslüman bir aydın olsun farklı ise yok saymak ona hakaret etmek farza dönüşüyor. Durup sormak gerekmez mi? ne oluyor bize... Hangi durumlarda kardeşlik sakıt olur. eğer tarih tekerrür edecekse işte böyle ediyor... Halbuki her iki metinde de adalet ölçüsü dikkate şayan bir şekilde elde tutulmaya çalışılmıştır. Bir hakkı ortaya koymak diğer hakları yok saymak anlamına gelmiyor. ama anladığım şu ki artık müslümanlar müslüman değil... Çünkü sövmekten başka bir şey bilmez hale gelmişler. Kendi indi görüşlerini din kabul ederek farklı düşünenlere hemen kapıyı gösteriyorlar. Çünkü bu dinin sahipleri kendileri ya! maalesef durum bu... ağlamayacağız... hakkı daha gür bir şekilde dillendireceğiz... doğrular üzerinden yanlışın ikamesini kabul etmeyeceğiz... var gücümüzle gerçeği ve hakkı dillendireceğiz... İstediğiniz kadar saldırabilir ve sövebilirsiniz. ama bilin ki gerçek ve hakikat yine değişmeyecektir. Siyasal yaklaşımınız zaten siyasal olmakla birlikte yanlışın içinde olduğu da belirginlik kazanmış olacaktır. Çünkü siyaset ve din aynı zaman ve mekan diliminde pek bulunmaz... 
Selam ve dua ile....
Abdülaziz Tantik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder