gamdefteri.blogspot.com adresinde çıkan bir yazıyı aynen alıp aktarıyorum. İhsan ağabey kardeşlerinin sesine kulak verir umudundayız...
Merhaba İhsan Hocam,
Sizinle Kıztaşın'da 30 metrekare bir dairede, etrafınızda sokak çocukları, Afrikalı göçmenler, yersiz yurtsuz insanların kümelendiği bir günde tanışmıştık. Bu mektubu size o günlerin hatırına, beraber yemek yediğimiz, su içtiğimiz, eyleme gittiğimiz günlerin hatırına bir borç olarak kaleme alıyorum. Bu kadar hatrımızın olduğunu düşünüyorum.
Geçen yıl 1 Mayıs'ta AVM inşaatlarında ölen işçilerin çığlığını duyurmak üzere Fatih'te cenaze namazı kılıp Taksim'e yürümüştük. Tek amacımız vardı. Mazlum ve mağdurun sesini bu ülke insanının sistem sebebiyle sağırlaşmaya başlamış kulaklarına yeniden duyurmak...
Kur'an'ın bu ana mesajına inanan, güvenen kardeşlerimizle birlikte, 1 Mayıs'a elimizde ayet ve hadislerle çıktık. O günlerde bugün "muhafazakar tosuncuklar" diye küçümsediğiniz camiadan bir çok fikir önderi, bir çok entelektüel, bir çok yazar bizi desteklemiş, bu çalışmamızın geç kalmış bir çalışma olduğunu vurgulamışlardı.
Evet eleştirenler de olmuştu. Ama siz de biliyorsunuz ki takdir edenler daima daha fazlaydı.
Çünkü amaç büyüktü. Ve bu sözleri birilerinin söylemesi gerekiyordu.
Anti-kapitalist söylem, bu toplumun avuçlarına bırakılmıştı. Kararı onlar verecekti. Bu söylem politikanın, gündelik çıkarların, kirli ilişkilerin aleti olmayacaktı.
Ancak ne olduysa 1 Mayıs'tan sonra oldu.
An akım Medya, bizim eleştirdiğimiz kule sahipleri sizi ve bu oluşumu sahiplendi. Bizi bir hükümet eleştirisi, bir siyasi rant aracı olarak kullanmak istediler. Yalan yok ya biz de popüler olmanın verdiği hazla, şevkle büyük medya towerlara koşarak gittik! Güya hakikatleri insanlara anlatacaktık... Güya adaleti, merhameti yayacaktık.
Biz eleştirilerimizi sıraladıkça malum medya sahiplerinin nasıl ellerini ovuşturduklarını, nasıl zevkten dört köşe olduklarını, nasıl programlara katılmanız için yalvardıklarını görmediniz mi?
Sizi nasıl kırmızı halılarla karşıladıklarını görmediniz mi?
Bu adamların kara kaşınıza kara gözünüze aşık olmadığını fark etmediniz mi?
Bu süreçte yaptığımız bir çok görüşmede, söylemin siyasallaşmaması, aksi takdirde verilmek istenen mesajın politik çukurlarda heba edilmesine sebep olacağını konuştuk, tartıştık...
Ama her şey böyle olmadı.
Siz, sizi 40 yıldır görmeyen, Mamak'ta yatarken destek olmayan, 28 Şubat'ta 30 davadan yargılanırken tek satır hakkınızda yazmayan malum medyaya entegre oldunuz. Bu yeni arkadaşlarınızı da çok sevdiniz. Onlar sizi sırf çıktığınız mahalleye küfretmeniz için çıkardı, siz de bu oyuna alet oldunuz.
Üzülerek söylüyorum ki twitter'da takipçi sayınız günden güne arttıkça, görüşleriniz daha da sivrileşti. Etrafınızdan bütün arkadaşlar dağılıp gitti...
Bugün yanınızda 1 Mayıs'ta alanlarda beraber olduğunuz kişilerden kimler kaldı?
Arkadaşlar hangi sebeplerle sizi terk etti? Hiç düşündünüz mü?
Daima siz mi haklıydınız?
Onların zerre gram hakkı yok muydu?
Biraz düşünmenizi rica ediyorum.
BU OYUNU GÖRÜN!
Son günlerde adınızı tekrar duymaya başladık. Yine aynı medya sizi devamlı namlunun ucuna sürerek kullanma peşinde. Türkiye'ye yapılan ekonomik operasyonlardan, dünya basınının Gezi olaylarına bakışından, faiz lobisinin duruşuna kadar bütün gelişmelerden bir pay çıkarmanız lazımdı...
Kim derdi ki Eliaçık bir gün faiz lobisi ile kol kol girebilecek.
Bugün açıkça görülüyor ki siz "halkanın içinde kalarak" bir muhalif dil geliştiremediniz. İçeride kalıp sözlerinizle yol göstermeyi bırakıp, birilerinin peşine takılmaya, bazı tv kanallarının sahipleri ile işbirliği yapıp onların ekmeğini yiyip, onların kılıcını sallamaya başladınız.
Geldiğimiz süreçte ise, tümden halkadan kopup Kur'an'ın ana mesajının kitlelere ulaşmasına büyük ölçüde engel oldunuz...
Gezi olaylarında bir siyasi parti lideri gibi, nefer gibi, vazifeli bilinci ile hareket etmeniz büyük tepkiye yol açtı...
Hakkınızda yazılan çizilenlerin haddi hesabı yok.
Siz yine bu camianın yüzüne bakacaksınız.
Eski bir talebeniz, arkadaşınız, kardeşiniz olarak sesleniyorum:
Hocam Allah aşkına artık durun!
Kendinize, çevrenize, bazı arkadaşlarımızın emeklerine yazık ediyorsunuz...
Artık durun ve birazcık susmayı başarın!
Twitter denen silahın sizin egot tatmin merkeziniz haline geldiğini görün...
Ve tüm öfkeniz, nefretiniz, kişisel egolarınızı bir kenara bırakıp, tövbe etmeyi, medyadan uzak durmayı, kendinizi kitaplarınıza vermeyi deneyin...
Böyle yaparsanız biz tekrar size destek olmaya, yanınızda kümelenmeye devam edeceğiz.
Yoksa en büyük eleştiri bizden size gelecek.
Vesselam.. Veddua..
Merhaba İhsan Hocam,
Sizinle Kıztaşın'da 30 metrekare bir dairede, etrafınızda sokak çocukları, Afrikalı göçmenler, yersiz yurtsuz insanların kümelendiği bir günde tanışmıştık. Bu mektubu size o günlerin hatırına, beraber yemek yediğimiz, su içtiğimiz, eyleme gittiğimiz günlerin hatırına bir borç olarak kaleme alıyorum. Bu kadar hatrımızın olduğunu düşünüyorum.
Geçen yıl 1 Mayıs'ta AVM inşaatlarında ölen işçilerin çığlığını duyurmak üzere Fatih'te cenaze namazı kılıp Taksim'e yürümüştük. Tek amacımız vardı. Mazlum ve mağdurun sesini bu ülke insanının sistem sebebiyle sağırlaşmaya başlamış kulaklarına yeniden duyurmak...
Kur'an'ın bu ana mesajına inanan, güvenen kardeşlerimizle birlikte, 1 Mayıs'a elimizde ayet ve hadislerle çıktık. O günlerde bugün "muhafazakar tosuncuklar" diye küçümsediğiniz camiadan bir çok fikir önderi, bir çok entelektüel, bir çok yazar bizi desteklemiş, bu çalışmamızın geç kalmış bir çalışma olduğunu vurgulamışlardı.
Evet eleştirenler de olmuştu. Ama siz de biliyorsunuz ki takdir edenler daima daha fazlaydı.
Çünkü amaç büyüktü. Ve bu sözleri birilerinin söylemesi gerekiyordu.
Anti-kapitalist söylem, bu toplumun avuçlarına bırakılmıştı. Kararı onlar verecekti. Bu söylem politikanın, gündelik çıkarların, kirli ilişkilerin aleti olmayacaktı.
Ancak ne olduysa 1 Mayıs'tan sonra oldu.
An akım Medya, bizim eleştirdiğimiz kule sahipleri sizi ve bu oluşumu sahiplendi. Bizi bir hükümet eleştirisi, bir siyasi rant aracı olarak kullanmak istediler. Yalan yok ya biz de popüler olmanın verdiği hazla, şevkle büyük medya towerlara koşarak gittik! Güya hakikatleri insanlara anlatacaktık... Güya adaleti, merhameti yayacaktık.
Biz eleştirilerimizi sıraladıkça malum medya sahiplerinin nasıl ellerini ovuşturduklarını, nasıl zevkten dört köşe olduklarını, nasıl programlara katılmanız için yalvardıklarını görmediniz mi?
Sizi nasıl kırmızı halılarla karşıladıklarını görmediniz mi?
Bu adamların kara kaşınıza kara gözünüze aşık olmadığını fark etmediniz mi?
Bu süreçte yaptığımız bir çok görüşmede, söylemin siyasallaşmaması, aksi takdirde verilmek istenen mesajın politik çukurlarda heba edilmesine sebep olacağını konuştuk, tartıştık...
Ama her şey böyle olmadı.
Siz, sizi 40 yıldır görmeyen, Mamak'ta yatarken destek olmayan, 28 Şubat'ta 30 davadan yargılanırken tek satır hakkınızda yazmayan malum medyaya entegre oldunuz. Bu yeni arkadaşlarınızı da çok sevdiniz. Onlar sizi sırf çıktığınız mahalleye küfretmeniz için çıkardı, siz de bu oyuna alet oldunuz.
Üzülerek söylüyorum ki twitter'da takipçi sayınız günden güne arttıkça, görüşleriniz daha da sivrileşti. Etrafınızdan bütün arkadaşlar dağılıp gitti...
Bugün yanınızda 1 Mayıs'ta alanlarda beraber olduğunuz kişilerden kimler kaldı?
Arkadaşlar hangi sebeplerle sizi terk etti? Hiç düşündünüz mü?
Daima siz mi haklıydınız?
Onların zerre gram hakkı yok muydu?
Biraz düşünmenizi rica ediyorum.
BU OYUNU GÖRÜN!
Son günlerde adınızı tekrar duymaya başladık. Yine aynı medya sizi devamlı namlunun ucuna sürerek kullanma peşinde. Türkiye'ye yapılan ekonomik operasyonlardan, dünya basınının Gezi olaylarına bakışından, faiz lobisinin duruşuna kadar bütün gelişmelerden bir pay çıkarmanız lazımdı...
Kim derdi ki Eliaçık bir gün faiz lobisi ile kol kol girebilecek.
Bugün açıkça görülüyor ki siz "halkanın içinde kalarak" bir muhalif dil geliştiremediniz. İçeride kalıp sözlerinizle yol göstermeyi bırakıp, birilerinin peşine takılmaya, bazı tv kanallarının sahipleri ile işbirliği yapıp onların ekmeğini yiyip, onların kılıcını sallamaya başladınız.
Geldiğimiz süreçte ise, tümden halkadan kopup Kur'an'ın ana mesajının kitlelere ulaşmasına büyük ölçüde engel oldunuz...
Gezi olaylarında bir siyasi parti lideri gibi, nefer gibi, vazifeli bilinci ile hareket etmeniz büyük tepkiye yol açtı...
Hakkınızda yazılan çizilenlerin haddi hesabı yok.
Siz yine bu camianın yüzüne bakacaksınız.
Eski bir talebeniz, arkadaşınız, kardeşiniz olarak sesleniyorum:
Hocam Allah aşkına artık durun!
Kendinize, çevrenize, bazı arkadaşlarımızın emeklerine yazık ediyorsunuz...
Artık durun ve birazcık susmayı başarın!
Twitter denen silahın sizin egot tatmin merkeziniz haline geldiğini görün...
Ve tüm öfkeniz, nefretiniz, kişisel egolarınızı bir kenara bırakıp, tövbe etmeyi, medyadan uzak durmayı, kendinizi kitaplarınıza vermeyi deneyin...
Böyle yaparsanız biz tekrar size destek olmaya, yanınızda kümelenmeye devam edeceğiz.
Yoksa en büyük eleştiri bizden size gelecek.
Vesselam.. Veddua..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder