Ağrı
kesici üretmek için dev endüstriler kuran bir sistemin, insanın ‘ağrı’larına
asla gözden çıkarılamayacak büyüklükte yatırım yapmış olduğunu görmemiz lazım.
Çarkların dönmesi için insanın hem içinin, hem dışının sürekli arızalanması,
hiç durmaksızın ağrıması, ‘ağrı’nın hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline
gelmesi gerekiyor bu kara düzende. Ağrı, bu düzende ticaretin hammaddesi,
vazgeçilmezi... Sistemin ağrılara para harcamayı gereksiz kılacak bir
insanîliğe evirilme ihtimali yok tabiatıyla, bunu beklemek abes... Mesafe
alabilmek, arızalarımızı giderebilmek, iyileşebilmek için sistemin farkında
olmamız ve onların kurgusunu bozmamız gerekiyor. Ağrıların hissedilmez hale
gelmesi değil, sonuna kadar hissedilmesi, anlaşılması gerekiyor. Dönüp,
‘insan’da neyin yanlış gittiğine canımızı acıtma pahasına çok yakından bakmamız
gerekiyor. Ve kendimize doğru değişmemiz, esas tabiatımıza, aslî hayatımıza
geri dönmemiz gerekiyor. İmkansız mı geliyor kulağa bu? O zaman hep birlikte
hapı yutmaya devam!
“Ne zaman
evde ağrı kesici olmadığını farketsem” dedi biri şaşkınlıkla yanındakine,
“hemen bir yerim ağrımaya başlıyor”.
Gökhan Özcan
Bunu Koca yürekli
adamlar yaparlar, benim yüreğim henüz ufak ama büyüceğini düşünüyorum.
Gayretlerim
az olabilir ama var olduğunu biliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder