30 Mart 2016 Çarşamba
28 Mart 2016 Pazartesi
Yaşam Savaşı..
Zihnin kime ait?
İyilerin iyilikleri ile kötülerin kötülükleri arasında kalan seyirci, Nereyi seçeceksin?
Kitabın Bitiş Tarihi
27 Mart 2016
İstanbul 2016/5
İyilerin iyilikleri ile kötülerin kötülükleri arasında kalan seyirci, Nereyi seçeceksin?
Kitabın Bitiş Tarihi
27 Mart 2016
İstanbul 2016/5
26 Mart 2016 Cumartesi
Tükettikçe TÜKENECEĞİZ...
http://www.imdb.com/title/tt1618448/
Bir gün Esenköy
de oğullarım Bera ve Zekeriya ile deniz üstünde bazen de altında yaptığımız
gezileri seyir eden birisi neden zıpkın
ile avlanmadığımızı sormuştu.
İŞTE CEVABINI BU GÜZEL İNSANLAR
VERMİŞLER...
LÜTFEN AİLECE SEYREDİN...
25 Mart 2016 Cuma
Dostun bir fiskesi yaralar beni...
- Şu kanlı zalimin ettiği işler
Garip bülbül gibi zar eyler beni
Yağmur gibi yağar başıma taşlar
Dostun bir fiskesi yaralar beni
Dar günümde dost düşmanım bell'oldu
On derdim var ise şimdi ell'oldu
Ecel fermanı boynuma takıldı
Gerek asa gerek vuralar beni
Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz
Hak'tan emrolmazsa ırahmet yağmaz
Şu illerin taşı hiç bana değmez
İlle dostun gülü yaralar beni Pir Sultan Abdal
24 Mart 2016 Perşembe
DOKTOR bu ne?
Ey Ülkemin kendini Müslümanlığa atıf eden İnsanları!
Kendi kuruluşunuz içinden Sapık çıkınca kapatmaya çalışmayın.
Deyin ki Bu Sapığı tanıyamamışız. Üzgünüz ve Ülkemizin tüm İnsanlarından
ÖZÜR DİLİYORUZ VE BU SAPIĞI EĞER YAPTI İSE LANETLİYORUZ. ZOR MU?
Nisa 135 Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta
tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik
eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir
olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten
sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahidlik
etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır
Araf Suresi 29 De ki: Rabbim adaleti emretti. Her
secde ettiğinizde yüzlerinizi O'na çevirin ve dini yalnız Allah'a has kılarak
O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz.
23 Mart 2016 Çarşamba
Öperim o hırpalanmış yüreğinden..
Akşamın 7’sinde ilk defa bizim sokağı bu kadar tenha gördüm. Araba
geçmiyor yoldan o kadar yani.. İçimde garip bir ürperti ile eve döndüm.. Şu
dolaşıp duran whatsapp mesajları işe yaramış, insanlar eve kapanmışlar resmen..
Ne diyor, AVM’lerden uzak durun, kalabalık
ve merkezi yerlerden uzak durun, metrolar, vapurlar..uzayıp gidiyor liste..
Felaket senaryoları sonsuz..
Üstelik İstanbul’da İstiklal caddesinde
olan felaket bekleniyordu ve de oldu , ki bu da felaketin kendisi kadar vahim
bence..
Ruhumuz örseleniyor resmen.. Koca bir
millet, hırpalanmış ruhlarla , ürkmüş ve karman çorman olmuş zihinlerle
dolaşıyoruz. Yüreklerimizden geçenlere girmiyorum bile.. En çok acıyan
yerimiz orası zaten..
Peki ne yapacağız?
Kendi kendime çıkar yol arıyorum.. Tüm
benliğimize dehşet saçan bu düşünce bombardımanından nasıl koruyacağız
kendimizi?
Derken, derkeeen.... AVM kelimesi ani bir
aydınlanma yarattı bende..
Geçenlerde bir arkadaşımla konuşuyorduk,
Londra’da bir AVM’de mağaza açmak için Elçilik ile konuşuyormuş.
Görevli kadın demiş ki, “Yalnız burada
Türkiye’deki gibi bir kalabalık beklemeyin. İnsanlar gelir, alışverişini yapar
ve gider. Sizin ülkenizdeki gibi günü geçirip, yiyip içip zaman harcamazlar.
Anlayacağınız, sosyalleşme buralarda olmaz “.
Ne zamandır düşündüğüm şeyi bir İngiliz’in
ağzından duymuş oldum.
Garip bir biçimde biz AVM’lerde yaşar
haline geldik. Hele de hava kapalıysa cümbür cemaat , sabahtan akşama oradayız.
En alışveriş yapmadan gidelim dediğimizde
bile havadan 100 TL harcamadan çıkılmıyor. O da minimum..
Kapalı mekanda, hava almadan , manzara
görmeden, yürüyüş yapmadan, bol para harcanarak, ve aynı mekanlarda, aynı
menülerden, aynı yemekleri yiyerek harcanan zaman.. Neymiş , şehir hayatı..
Böyle olmak zorunda mı?
Gitmeyiz olur biter AVM’ye. Ne kaybederiz?
Daha iyi ya, çık sahilde yürü. Bedava. Bir
banka otur, sokak simitçisinden bir gevrek simit al, ya da kestaneciden
bir külah közlenmiş kestane al. Çok para harcamak istiyorsan , bir demet nergis
al, sümbül al. Tam mevsimi..
Sokak aralarında ufak aile lokantaları
var. Gir, oralarda yemek ye. Alışverişini ara sokaklardaki butiklerden yap.
Onlar da kazansın. Marketten paketli ekmek alacağına fırından al.
Turşucudan al turşunu, kavanozun üstündeki
son kullanma tarihiyle uğraşmamış olursun.
Belki yoldan bir bakır sahan alırsın.
İçine bir tereyağına yumurta kırarsın, fırından aldığın mis gibi ekmeği banarsın
sarısına..
Çorabını mahalledeki küçücük, daracık
Tuhafiye’den alıver.
Yeni ayakkabı alacağına yolda rastladığın
çocukcağıza boyat ayağındakini, ya da evde atayım diye kenara koyduğun pabucunu
al da, şu köşedeki ayakkabı tamircisine götür, o da kazansın.
Kendi sokağının tadını çıkar güzel
kardeşim. Boşver AVM’yi.. Onlar mı vardı 15-20 sene önce?
Diyeceğim o ki, bir şehrin ruhu
sokaklardadır. En çok da ara sokaklarda. Git kucaklaş o güzelim
değerlerle..
Sosyalleşeceksen, eskisi gibi “ev
oturmalarına “ git.
Bir güzel Tomurcuk kokulu çay demle,
yanına bir kek çırpıver, doldur dostlarını eve.. Çocuklar içerde oynasın, siz
salonda sohbet edin. İçinden geliyorsa hamaratlığın tutsun, bir de mis gibi
börek kokuları gelsin fırından.. İlle de bilmemne mekanına gidip bir ton
para vermen gerekmiyor.
Sokağa çıkmaktan korkuyorsan, komşularınla
buluş. Tanımıyorsun çoğunu değil mi? E, tanııış.. İşte sana fırsat.
Aileni başına topla. Dostlarınla daha sık
buluş. Konuş. Dertleş. Dök içini. İnsan insanın zehirini alır derler.
Ama dikkat et, sohbet karamsar olmasın.
“Ne olacak bu ülkenin hali” olmasın konu başlığınız.
Aksine, nasıl bir Türkiye hayal ederdin,
bunu konuşun. Eğitim nasıl olsun isterdin, ekonomi nasıl olsun, adalet nasıl
olsun, insanlar birbirine nasıl davransın isterdin, bunları konuşun. “Olmasını
istediğiniz ülkeyi” konuşun. Onu köpürtün yani.. Karamsarlığı değil.
Facebook mu yavaşladı, twetter mı
çalışmıyor, tamam o zaman. Bırak. Kasma. Kitabını al eline, oku.
Ekran başında, elin klavyede dünyayı
kurtarmıyorsun canım kardeşim. Ruh sağlığını nasıl koruyacaksan öyle koru.
Bunu yaparken, senin endişeni sezip,
etrafında dört dönen evladını da sakın ola terslemeyesin. Unutma ki, sen
çaktırmasan da o hisseder.
Al karşına, konuş onunla. Bilmesi
gerektiği kadarını söyle. Dikkat etmemiz gerektiğini..İyi insanlar olduğu gibi,
kötü insanlar da olduğunu.. Kendini nasıl koruması gerektiğini..
İyiliğin kazanacağına inandığını söyle
ona. Kötülerden korkup sinenlerden olmasın büyüyünce. İyilerin kazanacağına
inanan, imanlı iyilerden olsun.
Sen korkma ki, o da korkmasın.
Bak, İstiklal Marşımız bile “Korkma” diye
başlıyor, tesadüf mü sence?
Bu öyle bir sınav ki, ya hep birlikte
kalacağız, ya da hep birlikte geçeceğiz.
O yüzden ben kendimi kurtarırım, aradan
sıyırırım diye düşünme. Bizim bizden başka kimsemiz yok. Birbirimize sahip
çıkacağız.
Hani Mevlana der ya,
“El sendedir, dil sende, diken sende, gül
sende.
Her an imtihandasın, ağlasan da, gül
sen de.. “
İmtihan vakti..
Güle değil de, dikene odaklanıyorsan, boş
kağıdı ver, çık sevgili kardeşim.
Kimse bu sınavın kolay olacağını
söylemedi.
Ama konu başlıkları belli : Sabır, Sevgi,
Umut , İnanç .
Hadi çalış.
Öperim o hırpalanmış yüreğinden..
Bige Güven Kızılay
19.03.2016
( Çay demişken aklıma çocukluğumuzun
semaverleri geldi. Çay makineleri pek bi yapay geliyor bana.. Bu fotoğrafı
sevgili dostum Sedef Kaynarkan, Tiflis’ten çekip göndermiş, ilk fırsatta bir
semaver edineceğim, karar verdim.. Semaver bolca muhabbet, uzun uzun sohbet,
kalabalık ev, çokça dostluk, bardak bardak çay demek.. Hadi bulalım birer
tane..)
19 Mart 2016 Cumartesi
18 Mart 2016 Cuma
Sakınmak ve iyi işler yapmak. Sonra bunları yeniden yeniden yapmak
Mâide Suresi 93. Ayet: İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever.
17 Mart 2016 Perşembe
Arafat Vakfe duası
Dünyaya
aldandık, hırs ve tamahın girdabında boğulduk. Kendimize yabancılaştık, iffetin
kıymetini, önemini anlayamadık, anlatamadık. Zulme seyirci olduk, mazluma hak
ettiği desteği veremedik. Malımızı, makamımızı, her türlü imkânımızı Senin
rızana uygun bir biçimde kullanamadık. Cimriliğin, bencilliğin, çıkarcılığın
karanlığında kaybolduk…
Omuzlarımızda
kimlerin hakkı var, dilimizle kimleri ezdik, elimizle kimleri incittik? Senin
evin gönüllerdi, biz nice gönüller yıktık. Senin rızan bir yetimin başını
okşamakta, bir öksüzü sevindirmekte gizliydi. Biz bilerek ya da bilmeyerek kim
bilir kaç yetimi yalnızlığa terk ettik, kaç öksüzü gizli köşelerde ağlattık.
Komşumuz aç yatarken ondan habersiz kendimizi ağırladık. Sen muhtaçlara yardım
için bizleri vesile kılmışken, biz sadece sana “Muhtaçlara yardım et Ya Rabbi!”
diye dua etmekle yetindik! Şimdi hepsini burada sana itiraf ediyoruz.
Zulme
uğrayan kardeşlerimize el uzatamadık, onları çoğu zaman yalnız bıraktık,
gözyaşlarına ortak olamadık. Peygamberimizin emrettiği üzere, bir vücudun
uzuvları, bir binanın tuğlaları gibi olamadık. Kardeşlerimizin halleriyle hallenemedik,
dertleriyle dertlenemedik, acılarını acımız, sevinçlerini sevincimiz bilemedik.
Ne yazık ki bizler, zihinleri bir, yürekleri bir, gayeleri bir, sevgileri bir,
hüzünleri bir, kederleri bir, acıları bir kardeşler topluluğu olamadık!
Kendimiz
için istediğimizi mümin kardeşimiz için isteyemedik. Haset ettik. Gıybet ve
iftiraya bulaştık. Kul hakkına girdik. Kardeşimizden hoşgörüyü dahi esirgedik.
Kusurumuz boyumuzu aşmış, günahımız asırlara taşmış. Söz veriyoruz…
Açgözlüler
yüzünden çocukların aç kalmadığı, Aylan bebeklerin minik bedenlerinin deniz
kıyılarına vurmadığı bir dünyada yaşamayı, o dünyayı kurmayı bizlere lütfeyle
Ya Rabbi!”
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez
23.09.2015
16 Mart 2016 Çarşamba
Haman İnşaattan Başı Dumanlı Kuleler...
Bunun üzerine Firavun:
"Soylular!" dedi,
"Ben sizin için benden başka tanrı
tanımıyorum!
Bunun içindir ki, sen ey Haman, benim için,
(tuğla) ocağını tutuştur, balçığı pişir
Bana öyle yüksek bir kule yap ki,
Çıkıp Musa'nın şu tanrısını bir göreyim!
Çünkü ben o'nun yalancılardan biri olduğunu
sanıyorum!"
(Kasas / 38)
Firavun: "Ey Haman!" diye seslendi,
"Bana
haşmetli bir kule inşa et,
Belki böylece (uygun) araçlara sahip olabilirim;
Göklere yaklaşmanın araçlarına
Belki (bu yolla) Musa'nın tanrısını görebilirim;
Zaten o'nun bir yalancı olduğuna kesinlikle
eminim!
(Mümin / 36–37)
14 Mart 2016 Pazartesi
12 Mart 2016 Cumartesi
Casuslar Köprüsü - Belki köprüye ihtiyacımız vardır...
Memleketimizin için de bulunduğu durum açısından
değerlendirilebilir. Gerçek bir hikayeden esinlenerek yapılmış.
değerlendirilebilir. Gerçek bir hikayeden esinlenerek yapılmış.
Amerikanın çıkarı kimin ile örtüşürse onun ile çalışır.
Amerika Birleşik Devletleri Bizim düşmanımız değil. Ama dostumuz da değil.
Ülkeler arasında çıkar ilişkileri var. En karlısı ne ise onu uyguluyorlar.
Ve bunu bizim anlamamız zor pek tabi. İnsan kanı üzerinden pazarlık bize uymaz.
Bu âyetler Yahudilere mi inmiştir?
Maide Suresi 62. Ayet Onların birçoğunun günah, düşmanlık ve haram yemede yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları ne kötüdür.
63. Ayet - Din adamları ve alimler onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten men etselerdi ya! İşledikleri ne kötüdür!
63. Ayet - Din adamları ve alimler onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten men etselerdi ya! İşledikleri ne kötüdür!
10 Mart 2016 Perşembe
Emir edilen Adalet ile imtihan olmak....
Maide Suresi 8. Ayet - Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranamamaya sevk etmesin. Adeletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan bir davranıştır. Allah'a İsyanda sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmemektedir.
9- Allah, iman eden ve iyi işler yapanlara söz vermiştir. Onlara bağışlama ve büyük mükafat vardır.
9- Allah, iman eden ve iyi işler yapanlara söz vermiştir. Onlara bağışlama ve büyük mükafat vardır.
9 Mart 2016 Çarşamba
7 Mart 2016 Pazartesi
Hiçbir Şeyden Korkma....
Christopher Snow,
Ayışığı Körfezi Kasabası sakinlerinin tümünden farklı. Çünkü Amerika'da
yalnızca bin kişiyle paylaştığı ender rastlanan bir genetik hastalıkla barışık
yaşıyor. Bu öyle bir hastalık ki, ışığa karşı tehlikeli bir biçimde hassas
kılıyor onu. Hayatı, karanlığı sevmek zorunda olan bir insanın büyüleyici
anlarıyla dolu. Özgürlük onun için sadece geceye özgü ve geceyi, hiç kimsenin
asla tanıyamayacağı kadar tanıyor.
Yalnızca kendisinin çözebileceği, şiddetin kol gezdiği bir muammaya sürüklendiği gece, Ayışığı Körfezi Kasabası sakinlerinin garip davranışlarının üstüne korkusuzca gitmeye karar veren Snow için artık dönüş yoktu.
Dean Koontz bir kez daha heyecanı,gizemi, çılgın bir macerayı ve bir sdostluk destanını birleştiren dev bir anlatı yarattı.
"Koontz'un işi, okuyucuyu imkansıza inandırmak..."
Sunday Telegraphy
"Gerilim romanlarının dev yazarı."
Washington Post
Yalnızca kendisinin çözebileceği, şiddetin kol gezdiği bir muammaya sürüklendiği gece, Ayışığı Körfezi Kasabası sakinlerinin garip davranışlarının üstüne korkusuzca gitmeye karar veren Snow için artık dönüş yoktu.
Dean Koontz bir kez daha heyecanı,gizemi, çılgın bir macerayı ve bir sdostluk destanını birleştiren dev bir anlatı yarattı.
"Koontz'un işi, okuyucuyu imkansıza inandırmak..."
Sunday Telegraphy
"Gerilim romanlarının dev yazarı."
Washington Post
Kitabın Bitiş Tarihi
7 Mart 2016
İstanbul 2016/4
7 Mart 2016
İstanbul 2016/4
5 Mart 2016 Cumartesi
3 Mart 2016 Perşembe
2 Mart 2016 Çarşamba
1 Mart 2016 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)