Paris’teki kanlı dergi baskınının daha ilk saatlerinde ismi konuldu: ‘Fransa’nın 11 Eylülü’. Amerika Birleşik Devletlerinin liderliğindeki Batılı koalisyon güçlerinin İslam coğrafyasını kana boğup Müslüman soykırımı yapmasının meşruluk kılıfı olan 11 Eylül 2001 eylemlerinden mülhem bir atıf.
Fransa’daki dergi baskını, ister İslam Dünyasına yönelik komplo serilerinden birisi olsun isterse de kendi mantığı çerçevesinde İslami iddialı bir eylem olmuş olsun netice itibariyle büyük bir fitne ile karşı karşıya kalmış bulunmaktayız. Paris’teki eylemin ardından Fransa eli ile ‘mağdur’ bir havaya bürünen Batı dünyası, adalet arayan kalabalıkları ile bu mağdur rolünü uluslararası illüzyonist bir şova dönüştürdü. O kadar ki; devlet terörü ile eş anlamlı olan İsrail’in Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun tesellisine bile muhtaç bir Batı resmi çizildi.
Netanyahu’nun, kol kola yürüyen çeşitli devlet liderleri arasından kalabalıklara el sallaması bu illüzyonist şovun önemli bir parçasıydı. El sallayan Netanyahu şunu demek istiyordu: ''Bakın buradayım. Beni zalim bir kasap olarak lanetlediğiniz meydanlarınızdayım ve şimdi acınızı paylaşıyorum. İsrail, masum sivilleri katletmiyor. Teröristleri katlediyor. Sizi ansızın avlayacak, sizi rahatsız edecek, özgürlüğünüzü ve refahınızı elinizden alacak olan teröristleri… Bu teröristleri çok yakından tanıyorsunuz: Müslümanlar ama bütün Müslümanlardır bunlar…''
Rupert Murdoch sosyal medyadaki açıklaması ile bu illüzyonun psikolojik alt yapısını Paris eyleminin daha ilk günlerinde oluşturmuştu: "Müslümanların çoğunluğu barışsever olabilir ama içlerinde büyüyen Cihatçı kanserin farkına varıp ortadan kaldırılana dek onlar da sorumlu sayılmalıdır." Murdoch bütün Müslümanları özür dilemeye davet ediyor. Ne de olsa bir medya imparatoru; meslekten bir illüzyonist.
Paris eyleminin ardından tepkiler iki ana tema üzerinden yürüdü. Birincisi; Fransa’nın sömürgeci geçmişini hatırlatan vahşet görüntüleri eşliğinde ortaya konulmaya çalışılan ‘haklılaştırma’ tepkileri, ikincisi ise İslam Dininin barışçı bir din olduğunu her fırsatta dile getiren ‘yatıştırma’ tepkileri.
Yatıştırma tepkileri de kendi içerisinde iki ana temaya sahip. Birincisi; İslam’ı salt kültürel bir olgu olarak gören Batıcı ve laik kesimin tepkileridir. Bu kesim tam da Murdoch gibi Cihatçı unsurları kanserli hücreler gibi görerek ‘uysal İslam’ı’ pazarlamaya çalışmaktadır. Kendi coğrafyalarından tarihsel bir kopuşu resmeden bu kesim, Batı kaynaklı ‘evrensel değerler’ kümelerinin artık arkaik bir hale geldiğinin farkında değiller. Evrensel değerler kümeleri ‘refah toplumundan risk toplumuna’ evrilmiş bulunan Batı için artık bir anlam ifade etmiyor. Evrensel değerler söylemini ‘ötekisi’ için bir dayatma araçsallığına dönüştüren Batı siyasal aklı, İslam Dünyasının entelektüel havzalarına aşılamaya çalıştığı bu söylemleri sahih ve güncel göstermeye çalışıyor. Batıcı ve laik kesimin göremediği ya da görmek istemediği Batı kaynaklı ‘evrensel değerler’ kümesi artık anakronik bir söylemdir.
Baskına uğrayan malum derginin haddi aşan terbiyesizliğini ifade özgürlüğü olarak görme eğilimindeki bu kesimin mensupları, Batı kentlerindeki havaalanlarında edep yerlerinin dahi yoklandığı ‘güvenlikçi bir Batı’ ile karşılaştıklarında pasaportlarında yazan ‘Müslüman’ kimliklerinden ya utanmaktadırlar ya da kabaran öfkeleri ile yüreklerinde tarihsel kopuşlarının bir muhasebesini yapmak durumunda kalmaktadırlar.
İkincisine yani İslami kaygıları olan ve kahır ekseriyeti oluşturan kesimin yatıştırma tepkilerine gelince esas sorun tam da burada başlamaktadır. Özellikle Avrupa’da yükselişe geçmiş olan ‘İslam Fobisi’ giderek İslam düşmanlığına dönüşmektedir. Müslümanların hedefe alındığı olaylar Avrupa’da hızla artmaktadır. Paris’teki kanlı dergi baskını ve sonrasında yaşanan tiyatronun neticesinde Avrupa’daki Müslüman toplumlara yönelik baskı ve saldırılar zirve yapacaktır. Avrupalı Müslümanlar rehindir.
Konuyu sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik açılardan tarihsel süreçleri bağlamında analiz etmeye devam edeceğim inşallah.
Arif ARCAN
http://dusuncemektebi.com/batinin-rehin-aldigi-avrupa-muslumanlari-1-_m18217.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder