31 Aralık 2014 Çarşamba
Günün Ayeti....
“Allah, kıyamet günü şöyle diyecek:
‘Ey Meryem oğlu İsa!
Sen mi onlara, Allah’ı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin, dedin?’
İsa da şöyle diyecek‘Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım.
Hakkım olmayan şeyi söylemem, benim için söz konusu olamaz.Eğer ben onu söylemiş olsaydım,
elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı
bilirsin ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sensin
Gaybı hakkıyla bilen. Ben onlara, sadece bana
emrettiğin şeyi söyledim.Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin (dedim). Aralarında bulunduğum
sürece onlara şahit idim. Ama içlerinden beni aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız
sensin.
Sen, her şeye hakkıyla şahit olansın. Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine
şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, Hüküm ve hikmet sahibi olan yalnız sensin.’ ”
(Mâide / 116–118)
29 Aralık 2014 Pazartesi
27 Aralık 2014 Cumartesi
24 Aralık 2014 Çarşamba
" Adalet " İçi boşalınca bir şey ifade etmez...
Gizemli bir geçmişe sahip olan Robert McCall'ın hikayesinin anlatıldığı film, 80'li yıllarda televizyonda yayınlanan bir diziden beyazperdeye uyarlandı. Geçmişe bir sünger çekip sakin ve huzurlu bir hayat yaşayan McCall, acımasız Rus mafyasının kontrolü altındaki Teri isimli genç kıza yapılanlara kayıtsız kalamaz. Kıza yardım etmek isteyen McCall, içindeki adalet duygusunun peşinden giderek Teri'ye yardım edecektir.
23 Aralık 2014 Salı
22 Aralık 2014 Pazartesi
20 Aralık 2014 Cumartesi
19 Aralık 2014 Cuma
18 Aralık 2014 Perşembe
16 Aralık 2014 Salı
15 Aralık 2014 Pazartesi
Diyanet Makam Aracı Almış. Peh peh peh...
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e Diyanet Vakfı’nın bütçesinden 1 milyon TL’ye Mercedes S500 model makam aracı alındığı öğrenildi. Gündeme bomba gibi düşen haber üzerine Diyanet'ten makam aracı açıklaması geldi: Bütçede vardı, aldık dedi. Peki o Mercedes'in gerçek fiyatı ne?
Mercedes'in resmi sitesinde S500 Long için verilen vergiler dahil liste fiyatı 877 bin 600 TL olarak belirlenmiş. 4MATIC LONG modeli ise 909 bin 300 TL. Ancak marka bu model araçların makam otomobili olarak sipariş edilen özel yapımlarına (kurşun geçirmez cam, zırh vb..) eklenen ekstra özelliklere göre farklı fiyatlar isteyebiliyor. Böyle durumlarda ise rakam 1 milyon TL'yi buluyor bazen de aşıyor.
Kaynak: http://gundem.bugun.com.tr/o-arabanin-gercek-fiyati-haberi/1390080
Diyanet'ten makam aracı açıklaması
Diyanet İşleri Başkanlığı, makam aracı haberlerine yaptığı kapsamlı açıklama ile tekrar cevap verdi.
Aracın maliyetinin 322 bin TL olduğu, zırhlı olmadığı, makam aracının 2006 yılından bu yana yenilenmediği ve eski aracın sürekli arıza vererek hizmette aksamalara neden olduğu bilgisi paylaşıldı. Ayrıca aracın, Maliye Bakanlığı verdiği izin doğrultusunda, satın alma işlemleriyle ilgili her türlü ihale ve yasal prosedürün Devlet Malzeme Ofisi tarafından icra edildiği belirtildi.
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/gundem/2014/12/14/diyanetten-makam-araci-aciklamasi#
İsraf Haram değil mi Bay, Görmez?
Neyin Dinini yaşıyorsun?
Göz yaşların ile Dua ederken Bu İsrafın İçin AF DİLEYECEK MİSİN?
Af dİlemen yetmez Aracı geri verip Parası ile Evi olmayanlara ev alacak mısın?
Hakkım var ise size Haram ediyorum. Vesselam...
14 Aralık 2014 Pazar
İnsan ne ile yaşar....
İnsan Ne İle Yaşar
Antik yayınlar
Kitaptan:
Benim düşüncem;
Kitap, insanın ders alması gereken ve hayatın önemli noktalarına odaklanan kısa kısa hikayeler içermekte. Ben beğendim tavsiye ederim.
Kitap, insanın ders alması gereken ve hayatın önemli noktalarına odaklanan kısa kısa hikayeler içermekte. Ben beğendim tavsiye ederim.
Hikmetli yaşamak, zan edildiği gibi yalnızca Müslüman toplumlara mahsus bir şey değil. Her toplumun içinde Hikmetli işler yapan ve yaşayan insanlar var, var olmaya da devam edecek.Taki verilen saatin sonuna kadar....
İlk okuma tarihim 16 Ağustos 2011
Kitabın bitiş tarihi 14 Aralık 2014
İstanbul 2014/31
Yaşamak. .
İnsan anne ve babasız yaşayabilir,
fakat Allah olmadan yaşayamaz.
Tolstoy/İnsan ne ile yaşar
Sayfa 32
13 Aralık 2014 Cumartesi
12 Aralık 2014 Cuma
KURABİYE HIRSIZI...
Bir gece, kadının biri havaalanında bekliyordu.Uçağının kalkmasına daha epeyce zaman vardı. Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp kendisine oturacak bir yer buldu. Kendisini kitabına kaptırmış olmasına rağmen, yanında oturan adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde ararlarında duran paketten birer kurabiye aldığını fark etti; ne kadar görmezden gelse de. Bir taraftan kitabını okuyup kurabiyesini yerken, bir taraftan da gözü saatteydi. Kurabiye hırsızı kurabiyeleri yavaş tüketirken, kadının kulağı da saat tiktaklarındaydı; ama tiktaklar sinirlenmesini yine de engellemiyordu. Kendi kendine düşünüyordu; Kibar bir insan olmasaydım, şu adamın gözünü morartırdım! Her kurabiyeye uzandığında, adam da elini uzatıyordu. Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca, Bakalım şimdi ne yapacak? dedi kendi kendine.
Adam yüzünden asabi bir gülümsemeyle son kurabiyeye uzandı ve kurabiyeyi ikiye böldü. Kadın kurabiyeyi adamın elinden kapar gibi aldı ve, Aman Tanrım, ne cüretkar ve ne kaba adam; üstelik bir teşekkür bile etmiyor! diye düşündü. Hayatında bu kadar sinirlendiğini anımsamıyordu. Uçağın kalkacağı anons edilince, derin bir nefes aldı ve rahatladı. Eşyalarını topladı ve çıkış kapısına yürüdü. Kurabiye hırsızına dönüp bakmadı bile. Uçağa bindi ve rahat koltuğuna oturdu. Daha sonra kitabını almak üzere çantasına uzandı.
Birden gözleri şaşkınlıkla açıldı. Gözlerinin önünde bir paket kurabiye duruyordu! Çaresizlik içinde inledi;Bunlar benim kurabiyelimse eğer; ötekiler de onundu ve benimle her bir kurabiyesini paylaştı! Üzüntüyle, özür dilemek için çok geç kaldığını anladı. Kaba ve cüretkar olan kurabiye hırsızı kendisiydi...
Valérie COX
11 Aralık 2014 Perşembe
Şahane bir tespit. Dolayısı ile olmuş....
İnsana sahip olduğu nimetleri veren Allahtır. Ancak hiçbir nimet, insana dünyayı cehenneme çevirsin diye verilmemiştir.
Musa Şimşekçakan
Sözün Gücü
Musa Şimşekçakan
Sözün Gücü
Dünyanın en fakir Cumhurbaşkanı....
Dünyanın en fakir Cumhurbaşkanı olarak bilinen Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujıca der ki;
”Ben insanların geceleri yatacak bir saçak altı bile bulamadıkları bir dünyada, başkalarının 500 metrekarelik malikanelerde yaşamasını anlamıyorum. Evsizler için ev, suyu olmayanlar için su lazım, ekmek lazım. Sen böyle bir dünyada özel uçağım olsun, oraya buraya gideyim diyorsun. Eğer herkes daha fazlasını isterse, birgün kimseye bir şey kalmayacak. Küresel ısınmadan bahsediyoruz ama doğaya saldırmaya ve çöp üretmeye devam ediyoruz.”
”Eski ruhani tanrımızı kendi ellerimizle kurban ettik ve artık market tanrının tapınağındayız.
”Bana fakir denmesi yanlış, ben tutumlu bir insanım. Asıl fakirler sürekli yaşamdan talepleri olan ve elde ettikleriyle yetinmeyen insanlardır. Ben elimde hafif bir bavulla dolaşıyorum. Bu bana istediğim yaşamı sürdürmek için yeterli zamanı veriyor.
Asıl özgürlük yaşamak için kazandığın zamandır.”
10 Aralık 2014 Çarşamba
9 Aralık 2014 Salı
Çok beğendim....
Bir elmanın
yüreğinde gizlenen tohum, görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya
rast gelirse, ondan hiç bir şey çıkmaz.
Halil Cibran
İnsanoğlu
İsa (sayfa 39), Anahtar Kitaplar,
İstanbul,
1993
Bu Akşam ki Salı dersimizin konusu "Son Namaz "
Son
Namaz
Sanal âlemde
çokça gezine bir “son namaz” tarifi sizinde mail adresinize gelmiştir.
Hâtem-i Esam’a namazın adabı sorulduğunda
şöyle cevap vermiştir: “Önce abdest al. Dışını su ile
içini tövbe ile arıt. Sonra mescide var.
Namaz kılarken Kâbe'yi iki kaşın arasında, Azrail’i arkanda, cenneti
sağ tarafında ve cehennemi sol tarafında düşün ve sırat ayaklarının altında
farz et. Korku ile otur. Heybetle Kur'an oku. Gönlünü Hakk'a bağla. Azametle
tekbir al. Yalvarış hâlinde rükû eyle, zillet ile secde et. İnleyerek Tahiyyat
oku. Mizanın da gözünün önünde bilerek
ve Cenâb-ı Hakk her ne kadar ben Onu göremiyor isem de O beni görüyor diye
düşünerek, zahirde ve batında cümle sırlara da vâkıf olduğunu mülahaza ederek
cümle melek ve müminlere selam ver İnşaallah kabul olur.” deyince;
Yusuf ismindeki zat Hâtem-i Esam (ks)’a
sormuş ki:
-“Ya
civan! Sen namazı ne zamandan beri böyle kılarsın?” Hâtem-i Esam’da
-Yirmi seneden beri kılarım, demiş Yusuf denilen kimse de yanındaki refiklerine:
- Kalkınız elli senelik namazımızı kaza ve iade edelim Yani şimdiye kadar bizim kıldığımız
-Yirmi seneden beri kılarım, demiş Yusuf denilen kimse de yanındaki refiklerine:
- Kalkınız elli senelik namazımızı kaza ve iade edelim Yani şimdiye kadar bizim kıldığımız
namazlarımızın iadesi lâzım geliyor, demiş.
Bu ulu zatın kim olduğundan haberdar
değilim. Lakin bu mailler gönderen kişilerin ne halinde ne de ahvalinde böyle
bir taâtin ve ibadet aşkının olmadığını yakinen bilirim. Üstelik bu halin onda
olmadığı gibi bu yolda bir azmü gayret içinde de değildir. Yani bu maili
yollayan, üzerinde bulunduğu hâle değil de bu mailde belirtilen bilgiye davetiyle
bana tebliğ yaptığı sanmıştır. Bu bilginin kaynağıysa belirsizdir. Lakin bu
tipler kendine gelen bütün bu hurafelere mal bulmuş mağribi gibi atlayıp
onu göndermeyi bir marifet zannetmektedirler.
“Ey iman
edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz
Allah nazarında en tiksinti verici şeydir!” (Saf / 2, 3)
Kuran kendisi ila ahlak edinmek
isteyenlere bu ayet ile yol gösterir. Yani her haberdar olunan her sahih rivayet
Resulullah’ın (sav) sünnetiyle amel edilmiş ve dolayısıyla Kuran’ın ahlakı ile
ahlâklanmaya çağırandır.
Burada sözü edilen namaz ise aynı
bir çiçeğin kopartılıp vazoya konup resmedilmesi gibi soyuttur. Çiçek güzeldir
ama onun yeri diğer çiçeklerin yanıdır. Bunun haricindeki bütün resmetmeler
soyut ve nazaridir. Yani hayatı tevhide uygun anlamaktan uzaktır. Maildeki
namazı besleyen diğer salih ameller bahsedilmemiştir. Bu Namazın tefekkür
boyutu hayattan kopmayı gerektirmektedir. Öyleyse bu namazı, bir meditasyondan
veya rabıtadan farklı kılan nedir? Bu namazda söz edilen herkese gayb olanlar hangi
ayet ve hadisler ışığında tefekkür edilmiş olduğu belli değildir. Bu tefekkür
hali sahih bir ilme dayalı bile başlasa, nefsin ve şeytanın saptırmasına nasıl
karşı koyulduğuna dair de bir malumat da verilmemiştir. Sonra böyle derin bir
teslimiyetten ve tefekkürden çıkıldığında nasıl bir hayat yaşandığı bilinmemektedir.
Elli yıllık namazını bir çırpıda siliveren diğer zat ise, iade etti namazını
hangi ilme göre kaza edecektir? Bu kişinin böyle bir namazı kılması için Kuran’daki
ayetlerin ve Resulullah’ın (sav) sünnetinin ona yetmemesi hakkında ne
düşünüyorsunuz? Buradan da görüleceği gibi, delilsiz bilgilerle talim edilen
bir dinin, ne bize ne de çevremize faydasının olamayacağıdır. Bu ayin mantığıyla
dinin içini boşaltma ve icat edilmiş ruhbanlığa çağırma yani Protestanlaşmaktır.
Bu tip uçup kaçmalardan uzak durulup
sahih kaynaklara dönmek mühim sayılmalıdır. Mesela Mekke’de Ebubekir(ra) gözü
yaşlı namazları müşriklerce ‘kadınlarımızı ve çocuklarımızı etkiliyor’ şikâyetine
sebebiyet vermişti. Bu namazı kılan Ebubekir (rah) Allah yolunda asalete ve
mala dayanan bütün üstünlüklerinden vazgeçmiş, servetini işkence ve eziyet
gören Müslüman kardeşleriyle paylaşıp tüketmeyi göze almıştır.
Andolsun, Allah’ın Resulü’nde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe
kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. (Ahzab / 21)
İşte Ebubekir’in(rah) gözyaşları ile kıldığı
namazdaki teslimiyetini kimden öğrendiği ve nereye hizmet ettiği gayet sarih
olarak bilinmektedir. Oysa yukarıdaki zevat bilinmemektedir.
Bu
ayetin rehberlik yüklediği Resulullah’ın(sav) namazına bir örnek verelim?
Ebû Sirve Ukbe İbni Haris (rah) şöyle dedi: Bir keresinde
Medine’de Resulullah’ın (sav)
arkasında ikindi namazı kılmıştım. Rasûlullah(sav) selâm verip namazı
bitirdi ve süratle yerinden kalktı, safları yararak hanımlarından birinin
odasına gitti. Cemaat Resulullah’ın (sav)
bu telaşından endişe ettiler. Resulullah (sav) kısa sürede döndü, kendisinin bu acele davranışından dolayı
meraklanmış olduklarını gördü ve şöyle buyurdu: “Odamızda sadaka
(olarak dağıtılacak) bir miktar altın -veya gümüş- olduğunu hatırladım da onun
gece evde kalmasını ve beni hayırda acele etmekten alıkoymasını uygun görmedim.
Derhal dağıtılmasını emrettim.” (Buhârî, Ezan 158, Zekât 20 / Nesâî,
Sehv 104)
Bu Hadisten de anlaşılan o ki namazın
evvelinde Rasûlullah(sav)fakir fukaranın, garib gurebanın halini
tefekkür etmesi neticesinde sahip olduklarını onlar ile paylaşmaya karar vermiş
ve fakir fukaranın payını ayırmıştır. O arada bazı işleri bu Salih ameli
yapmasına mani olmuş bu hal üzre cemaatle namaza durmuştur. Kıldırdığı namaz, Rasûlullah’a
(sav) fakir fukara ila malını paylaşmasını hatırlatması üzre âdeti
olmadığı halde safları yararak alelacele odasına varıp, bir an önce fakir
fukaranın ihtiyaçlarını gidermeye koşmuştur.
Hadiste zikredilen namazın başı sonu ve
kendisi berraktır. Hayatın haricinde değil tam içindedir. Kötülüklerden men
etmiştir. Buradaki men edilen kötülük sahip olunanların sadece kendine ait
olduğu zannıdır. Namazda kıraat ettiği Kuran’da ‘Allah yolunda ihtiyaç sahipleriyle paylaşın’ emri ihlâs ile yerine
getirilmiştir. Yani namaz Allah’a yaklaştırmıştır. Bu namaz hem camide birlikte kılınmış, hem de
cemaatin sosyal hayattaki sorunlarına bir çözüm sunarak birlik ve dirlik
sağlanmıştır. Bu namaz, bu salih hali ile hayattan kopmadan, meditasyona
dönüşmeden, uygulanabilir, devredilebilir ve örnek alınabilirdir.
Allah'ın kitabını okuyanlar, namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar ve
kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli / açık başkaları için harcayanlar; işte
ancak bunlar hiç kesintiye uğramayacak bir kazanç umabilirler.( Fatır /
29 )
Bu
ayet namazın infaktan ayrılamayacağını ve her türlü cimriliğin kötülük görülüp
uzak durulması gerektiğini anlatan bir namazdır. Yani sünnete uygun namaz, ne
meditasyon ne rabıta olmadığından insanları ruhbanlığa ve hayata dair gerçeklerinin
dışına çağırmaz.
Enes
ibni Mâlik ranh şöyle dedi:
Resulullah’ın (sav) nafile ibadetlerini
öğrenmek üzere, sahabeden üç kişilik bir grup, Peygamber hanımlarının evlerine
geldiler. Kendilerine Resulullah’ın(sav) ibadetleri bildirilince, onlar bunu
azımsadılar ve
— Allah’ın Resulü nerede biz
neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları bağışlanmıştır, dediler.
İçlerinden biri:
— Ben ömrümün sonuna kadar,
bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım, dedi. Diğeri:
— Ben de hayatım boyunca
gündüzleri oruç tutup ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim, dedi. Üçüncü sahabe de:
—
Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak,
asla evlenmeyeceğim, dedi
Bir müddet sonra Resulullah (sav) onların
yanına geldi ve kendilerine şunları söyledi:
—Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah’a yemin ederim
ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve O’na en saygılı olanınızım. Fakat
ben bazen oruç tutuyor, bazen tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de
uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden
değildir.”
(Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5. Nesâî, Nikâh 4 )
Romanov Komplosu...
Bazı sırlar asla
çözülemez...
Dr. Laura Pavlov, 20. yüzyılın en büyük muammalarından birine ışık tutacak bir gizemi çözmek üzeredir. Rusya'nın Yekaterinburg şehrinde yapılan bir kazı sırasında, son Çar ve ailesinin 1918 yılında infaz edildiği bölgede, buz içinde bozulmadan kalmış bir ceset bulunur. Bu yeni bulgu, Romanov ailesinin ortadan yok olmasıyla ilgili yeni ipuçları sağlar. Ailenin, özellikle de kızları Prenses Anastasia'nın ölümü, ardında bir sürü soru işareti bırakmıştır. Bu keşif Pavlov'u, yıllardır saklı kalmış bir gizli görevin peşinde; sırların, yalanların ve aldatmacanın girdabı içinde geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarır. Ülkemizde de geniş bir okur kitlesine sahip olan Glenn Meade, tarihsel gerçeklere dayanarak yazdığı Romanov Komplosu'nda, savaşın zor koşullarında, temelinde tarihin en çarpıcı olaylarından birinin olduğu, aşkın ve dostluğun sınandığı, nefes kesici bir hikâye anlatıyor.
... Ve bazı sorular sonsuza kadar yanıtsız kalır.
Dr. Laura Pavlov, 20. yüzyılın en büyük muammalarından birine ışık tutacak bir gizemi çözmek üzeredir. Rusya'nın Yekaterinburg şehrinde yapılan bir kazı sırasında, son Çar ve ailesinin 1918 yılında infaz edildiği bölgede, buz içinde bozulmadan kalmış bir ceset bulunur. Bu yeni bulgu, Romanov ailesinin ortadan yok olmasıyla ilgili yeni ipuçları sağlar. Ailenin, özellikle de kızları Prenses Anastasia'nın ölümü, ardında bir sürü soru işareti bırakmıştır. Bu keşif Pavlov'u, yıllardır saklı kalmış bir gizli görevin peşinde; sırların, yalanların ve aldatmacanın girdabı içinde geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarır. Ülkemizde de geniş bir okur kitlesine sahip olan Glenn Meade, tarihsel gerçeklere dayanarak yazdığı Romanov Komplosu'nda, savaşın zor koşullarında, temelinde tarihin en çarpıcı olaylarından birinin olduğu, aşkın ve dostluğun sınandığı, nefes kesici bir hikâye anlatıyor.
... Ve bazı sorular sonsuza kadar yanıtsız kalır.
Bana kalan
"Seni günlerimin sonuna kadar tanıyayım..."
"Kırılan kalpler bazen düzelmez....."
Kitap Bitiş Tarihi : 09 ARALIK 2014
İstanbul 2014/30
7 Aralık 2014 Pazar
Yaşlanıp saçların ağırdığında
Yaşlanıp
saçların ağardığında, uyuklarken
Ocağın
başında, eline al bu kitabı
Ve oku yavaş
yavaş düşleyerek bir zamanki
Yumuşak
bakışlarını ve gölgelerinin tatlılığını.
Kaç kişi
senin o mutlu inceliğini sevmişti,
Kaç kişi
güzelliğini, yalan ya da doğru.
Ama bir kişi
senin o gezgin ruhunu
Ve değişen
yüzünün hüznünü sevdi.
Şimdi eğil
de korlaşmış kütüklere,
Mırıldan
biraz üzgün bir sesle,
aşk nasıl
alıp başını dağlara gitti
Ve gizledi
yüzünü sayısız yıldızlarla diye.
W.B.Yeats
Çeviri:
Cevat Çapan
5 Aralık 2014 Cuma
Günün tez elden fetva talebi
Bu laik düzene asker olmamak için
18000 Lira bedelli ücretini
Devlete ait bir bankadan
Veya faizsiz (!) bir finans
kuruluşundan
Kredi olarak alıp ve sonrasında
Tövbe edip tekrar Salih bir kul
olunabilir mi?
El cevabın 31 Aralık 2014 tarihine
kadar verilmesi zaruridir
Radikal bir Kul
4 Aralık 2014 Perşembe
Robin Hood
Zekeriya o kadar gayret ile okuyor ki, dinlerken uyuya kalıyorum...
Kitap Bitiş Tarihi :
3 Aralık 2014/15
2 Aralık 2014 Salı
Resesyon Nedir ?
Son bir ay dan beri televizyonlarda, özellikle ekonomi programlarında geçen bir kelime.
Ekonomik
hayatın canlılığını kaybetmesi, üretim faaliyetlerinin daralması, duraklama,
ekonomik etkinliklerde görülen hafif düşme. Resesyon, ekonominin büyüme
hızının, nüfus artış hızının altına inmesi ve dolayısıyla kişi başına milli
gelirin yerinde saymasıdır.
1 Aralık 2014 Pazartesi
Türkiye Nereye Gidiyor?
Avrupalı Bir
Gözlemcinin Notları.
"Türkiye
Avrupa'yla yakınlaşmaya devam ederek yeni ve güç reformları gerçekleştirmeyi
sürdürecek mi, yoksa Avrupa standartlarının ucuz bir versiyonunu ihraç etmeyi
mi tercih edecek? Yakın çevresindeki ülkelerle karşılaştırıldığında, bu konuda
Türkiye'nin önünde gerçekten can alıcı bir seçim var."
2006-2011
yılları arasında, beş yılı aşkın bir süre boyunca Avrupa Birliği Türkiye
temsilcisi olarak Türkiye'de çalışan Marc Pierini, Türkiye'ye bir yabancının
gözünden bakıyor ve kişisel gözlemleri, anıları ve mesleki deneyimlerinden yola
çıkarak ilginç saptamalarda bulunuyor. Ekonomik bakımdan sağlıklı, özellikle de
kendisiyle barışık bir komşunun, stratejik açıdan AB ve daha genel anlamda
Batı'nın çıkarına olacağını, iki zıt eğilim arasında kutuplaşmış bir
Türkiye'nin ise Avrupa'nın geri kalanı için yeni sorunlar yaratacağını ileri
süren Pierini, bu
bağlamda, üyelik müzakerelerinin geniş ölçüde Türkiye'deki reformlar ve modernleşme için de motor işlevi gördüğünü söylüyor. Ancak Türkiye'nin son yıllarda Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda eskisi kadar kararlı görünmediğinin de altını çizen Pierini, çalışmasının başlığından da anlaşılacağı gibi tüm kitap boyunca şu sorunun yanıtını bulmaya çalışıyor: Türkiye Nereye Gidiyor?
bağlamda, üyelik müzakerelerinin geniş ölçüde Türkiye'deki reformlar ve modernleşme için de motor işlevi gördüğünü söylüyor. Ancak Türkiye'nin son yıllarda Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda eskisi kadar kararlı görünmediğinin de altını çizen Pierini, çalışmasının başlığından da anlaşılacağı gibi tüm kitap boyunca şu sorunun yanıtını bulmaya çalışıyor: Türkiye Nereye Gidiyor?
(Tanıtım
Bülteninden)
Kitap Bitiş Tarihi : 30 KASIM 2014
İstanbul 2014/29
İstanbul 2014/29
Gerçekten Türkiyemiz açısından iyi analizleri içerisinde barındıran okunası bir Kitap. Fazla derin olmayan bir anlatımı var. Sade bir dille yazılmış, Kitabın sonunda şu kanıya vardım.
Tamam soru Türkiye nereye gidiyor? da
Ya Avrupa Birliği O nereye gidiyor?
Tabi kalırsa .....
Tamam soru Türkiye nereye gidiyor? da
Ya Avrupa Birliği O nereye gidiyor?
Tabi kalırsa .....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)