28 Mayıs 2014 Çarşamba
27 Mayıs 2014 Salı
26 Mayıs 2014 Pazartesi
Bu delikanlı kim? Bakın bakalım tanıya bilecek misiniz?
Askeri birliğinden izinli olduğu bir gün
Bir kütüphanenin önünde iktidardaki Komünistlerin
gençlerine
İslam’ın
en doğru yol olduğu tebliğinden dolayı
“Genç
Müslümanlar” örgütü üyesi olmak suçundan Ömrünün
baharında daha henüz 20 yaşındayken 05.03.1946 gecesi tutuklanıp
Üç yıl en ağır şartlarda Üç ayrı Sırp Hapishanesinde
yatan
Bu yiğit Müslüman delikanlıyı tanıyanınız var mı?
Çıkartamadınız değil mi?
Biz bu hikmetli insanı ancak ihtiyarlık
fotoğraflarından haberdarız…
Şimdi tanıdınız değil mi?
Aliya İzzet Begoviç
Peki, Allah bu Hikmetli Lideri bize tanıtırken
Nasıl bir örneklik sunmuştur bizlere?
Neyin yarışın dasın?
Daha çok şey elde etmek(ve
bununla övünmek) sizi o kadar oyalıyor ki (bu tavrınızı) neredeyse mezarlara
girinceye dek (sürdürecek gibi)siniz. (Tekasür / 1-2)
25 Mayıs 2014 Pazar
Şafak söküyor...
Şafak söküyor olsa da karanlık gecelerime,
Gözüme değen bir sis var yine de,
yürüdüğüm sokak ortasında..
Bir köşe başında bekliyor "kaza"...
Ya çarpıyor, ya çarpılıyorsun...
Güneşle birlikte doğuyor,
Bir "doğum"a çağırıyorsun...
Etraf sisli, göremiyorum sağımı solumu...
Geleceğim seninle,
Elini ver bana!...
Gözüme değen bir sis var yine de,
yürüdüğüm sokak ortasında..
Bir köşe başında bekliyor "kaza"...
Ya çarpıyor, ya çarpılıyorsun...
Güneşle birlikte doğuyor,
Bir "doğum"a çağırıyorsun...
Etraf sisli, göremiyorum sağımı solumu...
Geleceğim seninle,
Elini ver bana!...
Muhammet Ali Akkaya
Merhaba Söğüt. ..
Güzel bir Roman, özellikle Kumru hoca tiplemesi bir harika. Çocuklarımızın ve Gençlerimizin okumasında fayda var. Şuan
En çok ufuk vermesi bakımından güzel. .
Esenköy 2014/11
23 Mayıs 2014 Cuma
Allah'ı tenzih etmek....
- Allah’ı Tenzih
etmek demek, yalnızca zenginlerin Allah’ı olmadığı gibi fakirlerinde,
fakirliklerinin sebebinin Allah’tan olmadığını anlamak demektir.
- Unutmayın DİN basit ve cazip olandır.
- Devamlı fakir kalınamaz.
Şevket Hüner
- Unutmayın DİN basit ve cazip olandır.
- Devamlı fakir kalınamaz.
Şevket Hüner
Sözün Gücü ile Perşembe Okumaları
22 MAYIS 2014
Aslında geçen zaman, çok şeyleri değiştirmemiş....
“Siyasi
bakımdan da söz sahibi olan şımarık zenginler, kendi arzu ve isteklerini her
şeyin üstünde tutmaktadırlar. Onların “Rabb’im bana Değer vermedi.” Derken kastettikleri
şeyler, zaten hakları olarak kendilerine verilmek zorundadır. Böyle olunca ne
kadar ileri gelen müşrik varsa o kadar arzu ve istek oluşmuştur. Kanunları
onlar koyar ve işletirler. İsterlerse olması gerekenin tam tersini yapabilirler.
Kimse onlara dokunamaz. Onların isteklerini karşılamak için oldukça fazla insan
köle gibi çalışmaktadır. Zor şartlar altında çalışan bu insanların hemen hemen
hiçbir hakları da söz konusu değildir. İşte şirk budur. Şirk, yaşam hakkı
konusunda insanların taleplerinin karşılanmayacağı kadar çok otoritenin
bulunmasıdır. Otoriteler, hakları istedikleri gibi verir ve alırlar. Ama bunun adını kendi
isimleriyle koymazlar ALLAH derler. Böylece karşılaşabilecekleri muhalefet
açısından muhtemel riskleri de bertaraf etmiş olurlar. Belki yüzlerce kez
tekrarlanması gereken şey, Allah’ın yanlış tanıtıldığı bir ortamda adaletin
asla gerçekleşmeyeceğidir. Kur’an’da tenzih konusu üzerinde ısrarla
durulmasının sebebi de budur.
Herkesin Rabb’i hakkında kendisini tatmin
edecek derecede doğru bilgi edinmeye ihtiyacı vardır. Çünkü bu şekilde
şahsiyetini doğru bir çizgi üzerine inşa edebilir.”
Musa
Şimşekçakan
Sözün Gücü
Sayfa 448 (Fecr Suresi Tefsiri)
22 Mayıs 2014 Perşembe
Şeytanın hakkımızda tahmini.....
Araf Suresi 16,17. "Beni azdırdığın için, and olsun ki, Senin doğru yolun üzerinde onlara karşı duracağım; sonra önlerinden, ardlarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım; çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın" dedi.
Sebe Suresi 20 Andolsun İblis, onlar hakkındaki tahminini doğruya çıkardı. İnanan bir zümrenin dışında hepsi ona uydular.
Sebe Suresi 20 Andolsun İblis, onlar hakkındaki tahminini doğruya çıkardı. İnanan bir zümrenin dışında hepsi ona uydular.
19 Mayıs 2014 Pazartesi
Buraya kadarmış....
Buraya kadarmış....
Koca bir ömür bıraktım arkamda. Ellili yaşların eşiğindeyim. Bugün ölecek olsam, "olabilir!" denecek. "Üstü kalsın!" diyebileceğim kadar yaşadım. Mezar taşımda bundan sonra yazacak rakamlar kimseyi şaşırtmaz. Artık yaşamıyor oluşu kanıksanacak biriyim. Sorunlu bir çocukluk geçirdim.
Derin yaralarım var. Bir çoğunu iyileştirmek bir yana, dokunamadım bile.
Korkularım var.
Ön yargılarım var.
Komplekslerim var. Kapris yaptığım, kalp kırdığım dönemler de oldu.
Şöhretle sınandım; kaybettiğim günler oldu. Param bol olduğunda kaybettiğim sınavları parasız kaldığımda fark edebildim ancak. Pürüzsüz değilim. Arızalı yanlarım var. Çoğu zaman dağınık, bazen dalgınımdır. Nadiren dağıttığım olur.
Ayağımın kayacağını bal gibi bildiğim alanlarım vardır.
Suizanda bulunduğum, gıybetini ettiğim, helalleşmekten utandığım kardeşlerim var.
Çok uzak gördüğüm günahların eşiğinde bocalarken buldum kendimi. Övgüler aldığımda, utanıyorum, çok utanıyorum. Alkış aldığımda iki türlü utanıyorum. Birincisi, zaten hak etmediğimi bildiğim için; ikincisi, alkış beklediğimi sandıklarını sandığım için.
Yetişkin ve günahları olan bir insanım. Öyle ki, bazen bana hayranlıkla bakan bir çocuğun masum gözlerinin içinde erimeyi delicesine istediğim oluyor.
Yetişkin ve günahları olan bir insanım. Öyle ki, bazen bana hayranlıkla bakan bir çocuğun masum gözlerinin içinde erimeyi delicesine istediğim oluyor.
Geçmişimi üzerimden kirli bir elbise gibi sıyırıp yürümek istiyorum. Kulları şahit kılmak men edilmeseydi eğer, yaptıklarımın hepsini açıkça anlatıp başka kimsenin, ama hiç kimsenin benim hakkımda benim itiraflarımdan daha ayıplı ihbarlar yapamaz hale gelmesini isterdim.
Hani bir sahabenin, Peygamber'den (asm) çok ciddi bir konuda çok ağır bir azar işittiğinde, "keşke o olaydan sonra Müslüman olsaydım!" deyişi var ya, ben de öyle haykırmak istiyorum. Öncesinde ve sırasında Müslüman oluşumdan utandığım isyanlarım var. Ama... Ama... Şimdi burada vazgeçilmez bir bedenin içinde yürüyor olmak vazgeçiriyor beni itiraftan. Son nefesin dibine kadar üzerine titrediğim itibarım tutuyor elimden itiraflarımın. Ben bana "sırdaş" olarak kalıyorum. Kendi içime kıvrılıyorum çaresiz. Aynadaki ben ve aynaya bakan ben karşılıklı susuyoruz, utana sıkıla.
Aynada gözlerinin içine baktığım adamı utandırıyorum, utanıyorum o adamdan. Gözlerimi kaçırıyorum gözlerinden.
Aynada gözlerinin içine baktığım adamı utandırıyorum, utanıyorum o adamdan. Gözlerimi kaçırıyorum gözlerinden.
"Başka bir seçenek yok muydu ey Allah'ım" diyesim geliyor. Yaşadıklarımın hepsi kayıtlı, biliyorum. Musalla taşına sessizce bırakılsın diye beslediğim bedenime bakıyorum; yazık ettin diyorum. O cenazeye ettiğin kötülüğe bak; hiç acımadın mı? Hiç itirazsız toprağa konulacak yüzümü seyrediyorum; "olmadı!" diyorum. Topraklaşmasını kabul ettiğin yüze değdirdiklerine bak...
Bir Yusuf kuyusu gibi geçmişe gömülü resimlerime bakıyorum; "ayıp ettin adama" diyorum. "Kolundan tutup nerelere sürükledin adamcağızı!" Hayıflanıyorum. Çok sık hayatı yeni baştan yaşasam dediğim oluyor.
Ama olan oldu bir kere...
16 Mayıs 2014 Cuma
15 Mayıs 2014 Perşembe
14 Mayıs 2014 Çarşamba
13 Mayıs 2014 Salı
12 Mayıs 2014 Pazartesi
10 Mayıs 2014 Cumartesi
Tek başına kalsan da mı?
Ben Allah'a inanmayan ve âhireti inkâr eden bir toplumla
yolumu ayırdım; ve atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un inanç sistemine uydum.
[Yusuf; 37-38]
[Yusuf; 37-38]
8 Mayıs 2014 Perşembe
7 Mayıs 2014 Çarşamba
KAYIP SEMBOL...
Dan Brown; Da Vinci
Şifresi, Melekler ve Şeytanlar'dan sonra Kayıp Sembol'de insanlığın
yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde... Harvard Simgebilim Profesörü
Robert Langdon, Kongre Binasında konferans vermesi için yakın bir arkadaşından
davet alır. Ancak, Washington'a varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı
karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur. Kongre
Binas'na bırakılmış olan bir sembolün -yakın arkadaşı Peter Solomon'ın kesik
eli- varlığını haber veren bir telefon, Langdon'ı hiç de yabancısı olmadığı bir
dünyaya davet etmektedir. Antikçağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti
alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir
dünyaya sürükleyecektir. Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını
kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış
tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir
gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Artık cevaplanmas? gereken sorular vardır:
İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla
birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı
bulunacaktır?...
Kitap Bitiş Tarihi : 06 MAYIS 2014
İSTANBUL 2014/10
İSTANBUL 2014/10
6 Mayıs 2014 Salı
Yayıldılar Ülkeye....
İmansız ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye. Cemil Meriç
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)