"Konuşanlar akıllı adamlar olunca yanlışı fark etmek zorlaşıyor."
Yazı böyle başlıyor. Hakikaten bu adamları anlamak için çok okumak, bilgilerin kaynağına doğru yolculuk yapmak gerekiyor. Sonuç itibari ile FİKİR sahibi olmak için ilk önce BİLGİ sahibi olmamız gerekiyor.
"Alimin görevi hakikatin peşinden gitmektir; toplumu bir koyun sürüsü gibi görüp algısını yönetmeye kalkmak değildir."
Bilgiyi sahih kaynağından öğrenmediğimiz sürece bu yaşananları, yaşamaya devam edeceğiz. Birileri bizi sürü psikolojisi ile yönetecek, bizde AKIL mekanizması ki Allahın bahşetmiş olduğu en büyük nimettir, aklımızı kullanmadığımız sürece ALGILARIMIZ yönetilecektir.Bu yüz yılda Alim diye geçinenlerin çoğu bu yol üzerinden hareketle Din de kardeş gördüklerini Algıda bir türlü kardeş göremedikleri için Avam - Havas ayrımına doğru sürükleniyoruz. Ne acı ki bunu toplum olarak kabullenmiş durumdayız.
"Senede iki defa Peygamberimiz’in veladetini kutluyoruz. Mevlid adıyla, hicri takvime göre; Kutlu Doğum adıyla miladî takvime göre. Başlarda “Kutlu Doğum”un algı yönetmeye meraklı alimler marifetiyle nasıl “bidat” ilan edildiğini hatırlıyorum. Peki şimdi neden itiraz yok?" Şimdi bizde soralım ki, senelerden beri sorduğumuz sorular arasın da evet Alimler buna niye itiraz etmiyorlar? Neden çekiniyor veya korkuyorlar? "Eski zamanlarda hakikate, akıllı adamların tartışmaları ve sorgulamaları ile varılabileceğine inanılırdı. Biri kalkıp atın kaç dişi olduğunu, alimlerin sözleri yerine atın ağzındakileri sayarak öğrenince her şey değişti." Hadi birisi şu atın dişlerini saysın artık... Serdar Karamanlı 23 NİSAN 2013 Yazının tam metnine ulaşabileceğiniz adres:http://www.zaman.com.tr/mumtazer-turkone/algi-yoneten-alimler_2081468.html |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder