29 Temmuz 2021 Perşembe

Mendilimde Kan Sesleri

 Her yere yetişilir

Hiçbir şeye geç kalınmaz ama

Çocuğum beni bağışla

Ahmet Abi sen de bağışla


Boynu bükük duruyorsam eğer

İçimden öyle geldiği için değil

Ama hiç değil

Ah güzel Ahmet abim benim

İnsan yaşadığı yere benzer

O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer

Suyunda yüzen balığa

Toprağını iten çiçeğe

Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine

Konyanın beyaz

Antebin kırmızı düzlüğüne benzer

Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir

Denize benzer ki dalgalıdır bakışları

Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına

Öylesine benzer ki

Ve avlularına

(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)

Ve sözlerine

(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)

Ve bir gün birinin adres sormasına benzer

Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne

Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına

Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına

Minibüslerine, gecekondularına

Hasretine, yalanına benzer

Anısı ıssızlıktır

Acısı bilincidir

Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan

Gülemiyorsun ya, gülmek

Bir halk gülüyorsa gülmektir

Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi.

Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden

Dirseğin iskemleye dayalı

- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben -

Cigara paketinde yazılar resimler

Resimler: cezaevleri

Resimler: özlem

Resimler: eskidenleri

Ve bir kaşın yukarı kalkık

Sevmen acele

Dostluğun çabuk

Bakıyorum da şimdi

O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.


Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi

Biz eskiden seninle

istasyonları dolaşırdık bir bir

O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar

Nazilli kokardı

Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası

Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında

Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen

Kadının ütülü patiskalardan bir teni

Upuzun boynu

Kirpikleri

Ve sana Ahmet Abi

uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki

Sofranı kurardı

Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı

Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi

Çocuklar doğururdu

Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi

O çocuklar büyüyecek

O çocuklar büyüyecek

O çocuklar...

Bilmezlikten gelme Ahmet Abi

Umudu dürt

Umutsuzluğu yatıştır

Diyeceğim şu ki

Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler

Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi

Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse

Çocuklar, kadınlar, erkekler

Trenler tıklım tıklım

Trenler cepheye giden trenler gibi

İşçiler

Almanya yolcusu işçiler

Kadınlar

Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi

Ellerinde bavullar, fileler

Kolonyalar, su şişeleri, paketler

Onlar ki, hepsi

Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler

Ah güzel Ahmet Abim benim

Gördün mü bak

Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar

Ve dağılmış pazar yerlerine memleket

Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile

Gelse de

Öyle sürekli değil

Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün

O kadar çabuk

O kadar kısa

işte o kadar.


Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar

Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar

Mendilimde kan sesleri.

Edip Cansever

23 Temmuz 2021 Cuma

Cendere (Metastaz2)

 


 Barış Pehlivan, "Bu kitapta Fettullahçılar'dan boşalan koltuklara oturan tarikatların, cemaatlerin, grupların artık neler yaptığını, yeni paralel yapılanma koltuklarını nasıl doldurduklarını örnekleri ve belgeleriyle anlatıyoruz. 


Okuru neler bekliyor? 

Pehlivan kitabın içeriğinde hangi konuların üzerinde duruklarını şöyle anlattı;

"Örneğin 2019 yerel seçimlerinden 2 hafta önce CHP'li belediye başkanları Ekrem İmamoğlu ve Özlem Çerçioğlu'na nasıl kumpas kurulmaya çalışıldığını bizzat bir AKP'li bakanın ismini görerek ilk kez okuyacaklar. Bir ahlaksız teklifin perde arkasını okuyacaklar. Yargıda gücünü Cumhurbaşkanı'ndan aldığını iddia eden bazı avukatların, hakimleri nasıl baskı altına aldığını, almaya çalıştığını okuyacaklar. Hakimler ve savcılar bizim o çok tartıştığımız davaların perde arkasını bizim için yazdı, onu okuyacaklar. Kapatılan cinayetleri, adliyenin arka sokaklarında yapılan pazarlıkları okuyacaklar."

"Yayınlanacağını duyanlar bizi mart ayında tutukladılar"

"Kitabı aslında bahar aylarında yayınlamayı düşünüyorduk ama yayınlanacağını duyanlar bizi mart ayında tutukladılar" diyen Pehlivan "Biz cezaevinden çıkınca 'Ne gazetecilik sevdamız ne de adil bir geleceğe olan inancımız bitti' dedik" ifadesini kullandı. 

Pehlivan "Bu kitabı yazarken tutuklandınız. Bu sizi korkutmak için miydi yoksa ulaşmaya çalıştığınız bilgilere ulaşmanızı engellemek için miydi, tutukluluğunuz bu kitabı nasıl etkiledi?" sorusuna şu yanıtı verdi;

"Sadece kitabı geciktirdi"

"Bu kitabın aslında yazılmasını geciktirmek istediler, yazılmamasını istediler. Etkileme anlamında sadece kitabı geciktirdi. Hapse giren insanı hapisle korkutmak özellikle politik davalarda çok zordur. Biz cezaevini ikinci kez deneyimledik. Sonuçta gazeteciliğe devam etmek istiyorsak u kitabı okurla buluşturmalıydık, sonuçta boşuna çekilmedi bunca acı. Bu kitaptaki her şey belgeli, her şey gerçek, biz buna güvendik. Gazetecilerin de böyle korku duvarlarını aşması gerekiyor. Topluma cesaret vermesi gerektiğine inanıyoruz."

"Cendere biraz da 'Yapmayın, etmeyin' uyarısıdır"


"Biz Fettullahçılar 15 Temmuz'u yapmadan önce de uyardık, dinlemediler, 15 Temmuz'dan sonra akılları başlarına geldiğini iddia ettiler" diyen Pehlivan "Maalesef yine benzeri yöntemleri kullanan gruplara yol görünüyor. Cendere biraz da bunun hikâyesidir. Cendere, 'Yapmayın, etmeyin, bu sıkışıklık Türkiye'nin yararına değildir. Bu nefessiz bırakma Türkiye'nin yararına değildir' uyarısıdır" diye konuştu. 

Serdar ne düşünüyor?

İki kitaptan sonra içinde yazdıklarından zerre şüphem olmadı. Kendim ve memleketin gelecekte ki evlatları için üzüldüm daha doğrusu kahrettim demek daha doğru olacaktır.

Kendini artık İslam'a nispet etmeyen biri olarak önümde ki tek hedef, iyi bir insan olarak ölmek. Tâbi ki günahkar zaafları olan ama devletine zarar vermeyi düşünmeden bu dünyadan ayrılmak. İnsanlık ailesinin bu coğrafyasında bize düşen bu oldu, önümüzdeki seçimlerde iyilerin ve kötülerin seçimi olacaktır. 

Ben kendi payına iyiliği seçeceğim, umudum ülkesini seven dürüst, namuslu, karakterli hakim ve savcıların Memleket için çalışması ve Halka ait ne varsa hırsızlık yapanların elinden alıp hak sahiplerine geri vermesi olacaktır.


Kitap Bitiş Tarihi 23 Temmuz 2021 13.37


Esenköy 2021/9

21 Temmuz 2021 Çarşamba

Empedokles'in Dostları...

 

Maalouf, Empedokles’in Dostları’nda bu kez geleceğe yönelik bir kurguyla dönüş yapıyor. Ölümcül Kimlikler ve Uygarlıkların Batışı kitaplarında yer verdiği eleştirel gözlemlerin izinde yarı distopik bir dünya çiziyor. Platon’un mağarasından çıkıp Empedokles’in Dostları’yla tanışmaya davet ediyor bizi.

Atlas Okyanusu kıyısındaki küçük Antioche adasının yalnızca iki sakini vardır: Orta yaşın verdiği olgunlukla sessiz bir hayat sürmek isteyen Alec ile yazdığı ilk romanının yakaladığı başarı sonrası her şeyi ardında bırakan esrarengiz Ève. Birbirlerinden uzakta, kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkaran bu iki insanın yolu bir gün elektriğin, telefonların, televizyon yayınlarının, internetin, kısacası her türlü iletişim aracının etkisiz hale gelmesiyle kesişir.

Gerçeğe ulaşma imkânı kalmayınca fısıltı gazetesi işlemeye başlar: Gezegen bir nükleer felaketin eşiğindedir, Amerika küresel ölçekte bir terör saldırısına maruz kalmıştır, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler artık insanlığın sonunu getirmiştir...

Tüm dünya bu söylentilerle çalkalanırken, kendilerine Empedokles’in Dostları diyen, son derece gelişmiş bir teknolojiye ve tıp bilgisine sahip bir grup gizemli insan bu karmaşaya son vermek üzere çıkagelir. Alec bu insanların kim olduğunu öğrenmeye çalışırken, içinde yaşadığımız dünyanın çelişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalır. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır.

“Hayal kırıklığı içeren bu satırları yazarken hikâyenin sonuna geldiğim izlenimindeyim. Geldiler, üstünlük kurdular, dünyada hem kaygı hem de umut rüzgârları estirdiler, sonra da gittiler.”


Kitap Bitiş Tarihi 21 Temmuz 2021 11.18

Esenköy 2021/8

1 Temmuz 2021 Perşembe

Yıllar....

 Küçük ellerin

Soğuktan üşüdüğü saatlere döndüm

Döndüm ve oradaydı.

Bunca yıl ne ara geçti?

Ne ara büyüdün?

Üşüdüm baba dediğin

Güne döndüm

2 Haziran 2021