25 Mayıs 2013 Cumartesi
Kafan Aydınlık ise...
''Kafan aydınlıksa, gerçekten aydınlıksa her ülke aydınlıktır senin için, yoksa kendi karanlığından kaçmak boşuna.''
Cemil Meriç - Bir Dünyanın Eşiğinde
23 Mayıs 2013 Perşembe
Müdessir suresinden notlar..
Musa Şimşekçakan Ağabeyin Yazmış olduğu SÖZÜN GÜCÜ kitabını, Şevket HÜNER ağabey ile okumaya devam ediyoruz. 16 Mayıs 2013 perşembe gecesi yaptığımız okumalarda Müdessir Suresi 6ncı ayetteyiz ve ayet şöyle,
"Çok şey isteyerek (sakın) insanlardan (anlattıklarına karşılık) bir beklenti içine girme. (Rabbi'nin büyüklüğünü dile getirdiğini unutma)"
Musa Ağabey, ayetin altına açıklama yaparken şöyle yazmış.
"Verdiğini çok görerek minnette bulunma!
Çok şey yapıyorum diyerek hemen karşılık bekleme!
İyilik yapmayı kendine kazanç aracı kılma, servet yığma hayallerine kapılma!
Malın daha fazla verilsin diye verme!
Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma!
Daha çok istekte bulunmak için iyilik yapma!
Bir şeyi, daha fazlasını elde etmek için ve başa kakarak verme!
Az verip çok isteme!" şeklinde pek çok anlam verilen bu ayet yine Allah'ın büyük sayılmasıyla ilişkilidir. Ayete "Yaptığını çok görerek gevşeme." anlamını verenler de vardır." (Sayfa 212)
Şimdiler de çevremiz de veya televizyonlar da seyrettiğimiz dini anlatanlar böylemi davranmaktadırlar? Ben cevap verebilirim, bir çoğunu biliyorum ki HAYIR.
Öğrenmek isteyen insanların meraklarını gidermek için hatırı sayılır paralar alıyorlar ve inanın bu azımsanacak bir ücret değil. Şevket ağabey onun için haklı olarak şöyle serzenişte bulunuyor. "Peygamberin, bir şey istemediği bir ortamda, bir kimsenin hiç bir şey istememesi gerekir. Kimse ile paylaşmadığımız, yalnızca Allah'a sunacağımız tertemiz amellerimiz olsun. Müslümanlar kendilerine (nefislerine) söz geçiremediği için, iş dudak tiryakiliğine dönüyor."
Ne demeliyim ki, okuduğumuz sayfaları tekrar ederken ve aldığım notları temize geçerken içim daralıyor. Ve soruyorum kendime "sen ne zaman böyle davranacaksın?"
Rabbimize etrafımıza Güzel Adamlarını gönderdiği için teşekkür etmeliyim. Hamd Olsun Allahım..
Serdar Karamanlı
23 Mayıs 2013
"Çok şey isteyerek (sakın) insanlardan (anlattıklarına karşılık) bir beklenti içine girme. (Rabbi'nin büyüklüğünü dile getirdiğini unutma)"
Musa Ağabey, ayetin altına açıklama yaparken şöyle yazmış.
"Verdiğini çok görerek minnette bulunma!
Çok şey yapıyorum diyerek hemen karşılık bekleme!
İyilik yapmayı kendine kazanç aracı kılma, servet yığma hayallerine kapılma!
Malın daha fazla verilsin diye verme!
Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma!
Daha çok istekte bulunmak için iyilik yapma!
Bir şeyi, daha fazlasını elde etmek için ve başa kakarak verme!
Az verip çok isteme!" şeklinde pek çok anlam verilen bu ayet yine Allah'ın büyük sayılmasıyla ilişkilidir. Ayete "Yaptığını çok görerek gevşeme." anlamını verenler de vardır." (Sayfa 212)
Şimdiler de çevremiz de veya televizyonlar da seyrettiğimiz dini anlatanlar böylemi davranmaktadırlar? Ben cevap verebilirim, bir çoğunu biliyorum ki HAYIR.
Öğrenmek isteyen insanların meraklarını gidermek için hatırı sayılır paralar alıyorlar ve inanın bu azımsanacak bir ücret değil. Şevket ağabey onun için haklı olarak şöyle serzenişte bulunuyor. "Peygamberin, bir şey istemediği bir ortamda, bir kimsenin hiç bir şey istememesi gerekir. Kimse ile paylaşmadığımız, yalnızca Allah'a sunacağımız tertemiz amellerimiz olsun. Müslümanlar kendilerine (nefislerine) söz geçiremediği için, iş dudak tiryakiliğine dönüyor."
Ne demeliyim ki, okuduğumuz sayfaları tekrar ederken ve aldığım notları temize geçerken içim daralıyor. Ve soruyorum kendime "sen ne zaman böyle davranacaksın?"
Rabbimize etrafımıza Güzel Adamlarını gönderdiği için teşekkür etmeliyim. Hamd Olsun Allahım..
Serdar Karamanlı
23 Mayıs 2013
Hiç bir şey istememek zor bir iş olsa gerek....
Peygamberin, bir şey istemediği bir ortamda, bir kimsenin bir şeyler istememesi gerekir. Kimse ile paylaşmadığımız yalnızca Allah'a sunacağımız tertemiz amellerimiz olsun.
Müslümanlar kendilerine (nefislerine) söz geçiremediği için,
iş dudak tiryakiliğine dönüyor.
Şevket Hüner
16 MAYIS2013
22 Mayıs 2013 Çarşamba
21 Mayıs 2013 Salı
Yolunuzun belli olduğunu düşünüyorsanız, Allah'a bir dönüş hala mevcuttur.
Bu günkü köşe yazısında Ahmed Şahin, "Nefsimizi hesaba çekme günlerindeyiz" diye başlık atmış. Bizlere bir öneri de bulunuyor, malum üç aylar başladı ya o bakımdan.
Şöyle devam ediyor yazısına " İnsan, günahıyla sevabıyla geride bıraktığı hayatına şöyle bir bakmalı, geçmişine tefekkürle nazar edip geleceğine de tedbirler almalıdır bu ay ve günlerde.."
Hakikaten 40'lı yaşları geçtiğimiz günlerde buna çok ihtiyacımız yok mu? Yazar şöyle sorularla devam ediyor.
Kendimi yenileme ve dini hayatımda ilerleme karar ve azmim?
Allah için neler yapıyor, hayatımı nelerle değerlendiriyorum?
Yaşadığım seneler gerçekten de hedefini buluyor, gayesine uygun şekilde sürüyor mu? Vicdanen müsterih miyim hayatımın geçen senelerinden, aylarından ve hatta günlerinden? Toplum içindeki yerim, meşgul olduğum işlerim nasıldır?
Bu sorulara cevap arıyorduk niceden beri, yaşadığımız olumsuzlukları kafasına takan büyüklerimizin olması ve bunu yazı ile de olsa anlatmaları içim deki umudu artırıyor. Umulur ki bu yazıdan her birimiz istifa eder ve kendimize bir çeki düzen veririz. Yazıdan son olarak şu bölümü alıntılayıp yazının devamını okuyabilmeniz için bağlantısını vereceğim. Haydi bakalım Af kapılarının ardına kadar açılacağı günlere yaklaşıyoruz ha gayret.....
- İnsanlar ya hayır kapılarını açanlardan ya da şer kapılarını zorlayanlardan olurlar. Bundan sonra da konu şöyle bağlanıyor:
-Müjdeler olsun o kimseye ki, hayır kapılarını açanlardan olur. Eyvahlar olsun o kimseye ki, şer kapılarını zorlayanların içinde yer alırlar!..
Serdar Karamanlı
21MAYIS2013
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Arı Kovanına Çomak Sokan Kız
Kitap Bitiş Tarihi : 18 MAYIS 2013
Evet maalesef Milenyum Serisinin son kitabı bu"ARI KOVANINA ÇOMAK SOKAN KIZ".
Bir çok düğümün bu kitap ile çözülmesine rağmen eminim bir dördüncü kitabı daha olsaydı Steiq Larsson onu da aynı heyecan ile okumamızı sağlardı.
Ancak yazarımız bu dünyaca ünlü başarısının tadını çıkaramadan ölmüş.O yüzden bir dördüncüsü yok.Ancak o öldükten sonra yayınlanan bu üç kitabın dördüncüsünün de bir yerlerde olduğu ve yayınlanabileceği söylentileri varmış.
Kitaba gelince ise bir çok düğüm çözülüyor başta da belirttiğim gibi.
Artık Ejderha Dövmeli Kızın çocukluğundan itibaren başına gelen haksızlıkların intikamını alma zamanı olduğundan Arı Kovanına Çomak Sokan Kız oluyor.
Annesinin başına gelenler,annesini savunmak için yaptıkları sonrası çocukluğunda ve genç bir kız olduğunda hayatının nasıl zorluklar ve haksızlıklara maruz kaldığını görüyoruz.Onu bu zorluklara iten adamları da.
Sığınabileceği kimse yok...
Etrafındaki herkes onlardan biri...
Bir insanın -hatta hayatta tek başına kalmış bir kızın- hayatının nasıl mahvedilebileceği ,onunla nasıl bir piyon gibi oynayabildiklerini ve bundan hiçbir rahatsızlık duymamalarını dehşetle okuyacaksınız.
Yalnız bir kızın hayatının hiç bir kıymetinin olmaması gerçeği.
Ne yazık ki herkes Lisbeth kadar güçlü olmayabilir.
Her şeye rağmen hala güçlü ve bu kitapta da, mahkemedeki tavrı da hep aynı değişmiyor eğilip bükülmüyor tek başına karşılarında durabiliyor.(Mikael ve kardeşinin desteğini es geçmemek gerekir. Çünkü artık ona inanan ve onun haklılığını ortaya çıkarmasına destek olan insanlar var.)
Ama ne yazık ki ona tüm bunları yapanlar devlet-mafya arkasına sığınmış bir sürü iğrenç,karanlık insanlar. (avukatından,dokturuna kadar)
Her şeye rağmen devlet-mafya bağlantısını çıkarmak için büyük mücadele var.Ve en sonunda herkesin ipliğin pazara çıkmasının verdiği mutluluk.
Bu kitapta bir sürü karakter giriyor ve çok kalın bir kitap. Ama karakterlerin kalabalığına ,kitabın sayfa sayısına rağmen bir çırpıda okunabiliyor.
Sürekli bir merak ile geçiyorsunuz bir sonraki sayfaya. Heyecanını da sonuna kadar koruyor.
Seri kitap olarak okuduğum en akıcı kitaplardı. Tabi filmi de unutmuyorum.
Bu üç kitap ve arkasından da izleyeceğiniz üç film ile hayatınızın güzel bir noktasına kaldırabilirsiniz Milenyum serisini.
Lisbeth Salander'i unutmanız kolay olmayacak...
Hayatımda okuduğum en akıcı ve meraklarla dolu bir macera bitti sanki hiç bitmeyecek seri devam edecek sanki....Bay Kavak Kelebekle uçmaya başladım. Kardeşim nasıl uçuyor günde 150 sayfa uçuyor :)
Serdar Karamanlı
20 MAYIS 2013
Evet maalesef Milenyum Serisinin son kitabı bu"ARI KOVANINA ÇOMAK SOKAN KIZ".
Bir çok düğümün bu kitap ile çözülmesine rağmen eminim bir dördüncü kitabı daha olsaydı Steiq Larsson onu da aynı heyecan ile okumamızı sağlardı.
Ancak yazarımız bu dünyaca ünlü başarısının tadını çıkaramadan ölmüş.O yüzden bir dördüncüsü yok.Ancak o öldükten sonra yayınlanan bu üç kitabın dördüncüsünün de bir yerlerde olduğu ve yayınlanabileceği söylentileri varmış.
Kitaba gelince ise bir çok düğüm çözülüyor başta da belirttiğim gibi.
Artık Ejderha Dövmeli Kızın çocukluğundan itibaren başına gelen haksızlıkların intikamını alma zamanı olduğundan Arı Kovanına Çomak Sokan Kız oluyor.
Annesinin başına gelenler,annesini savunmak için yaptıkları sonrası çocukluğunda ve genç bir kız olduğunda hayatının nasıl zorluklar ve haksızlıklara maruz kaldığını görüyoruz.Onu bu zorluklara iten adamları da.
Sığınabileceği kimse yok...
Etrafındaki herkes onlardan biri...
Bir insanın -hatta hayatta tek başına kalmış bir kızın- hayatının nasıl mahvedilebileceği ,onunla nasıl bir piyon gibi oynayabildiklerini ve bundan hiçbir rahatsızlık duymamalarını dehşetle okuyacaksınız.
Yalnız bir kızın hayatının hiç bir kıymetinin olmaması gerçeği.
Ne yazık ki herkes Lisbeth kadar güçlü olmayabilir.
Her şeye rağmen hala güçlü ve bu kitapta da, mahkemedeki tavrı da hep aynı değişmiyor eğilip bükülmüyor tek başına karşılarında durabiliyor.(Mikael ve kardeşinin desteğini es geçmemek gerekir. Çünkü artık ona inanan ve onun haklılığını ortaya çıkarmasına destek olan insanlar var.)
Ama ne yazık ki ona tüm bunları yapanlar devlet-mafya arkasına sığınmış bir sürü iğrenç,karanlık insanlar. (avukatından,dokturuna kadar)
Her şeye rağmen devlet-mafya bağlantısını çıkarmak için büyük mücadele var.Ve en sonunda herkesin ipliğin pazara çıkmasının verdiği mutluluk.
Bu kitapta bir sürü karakter giriyor ve çok kalın bir kitap. Ama karakterlerin kalabalığına ,kitabın sayfa sayısına rağmen bir çırpıda okunabiliyor.
Sürekli bir merak ile geçiyorsunuz bir sonraki sayfaya. Heyecanını da sonuna kadar koruyor.
Seri kitap olarak okuduğum en akıcı kitaplardı. Tabi filmi de unutmuyorum.
Bu üç kitap ve arkasından da izleyeceğiniz üç film ile hayatınızın güzel bir noktasına kaldırabilirsiniz Milenyum serisini.
Lisbeth Salander'i unutmanız kolay olmayacak...
Hayatımda okuduğum en akıcı ve meraklarla dolu bir macera bitti sanki hiç bitmeyecek seri devam edecek sanki....Bay Kavak Kelebekle uçmaya başladım. Kardeşim nasıl uçuyor günde 150 sayfa uçuyor :)
Serdar Karamanlı
20 MAYIS 2013
17 Mayıs 2013 Cuma
Bu gün konu edilen CUMA hutbesi...
TARİH : 17.05.2013
İL : İSTANBUL
KONU :
GENÇLİK VE DİNİ HAYAT
بِسْــــــــــمِ
اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وّالَّذِينَ
يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ
أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
وَقَالَ النَّبِيُّ
عَلَيْهِ السَّلاَمُ:سَبْعَةٌ يُظِلُّهُمُ اللهُ فِي ظِّلِّهِ يَوْمَ
لاَ ظِلَّ إِلاَّ ظِلُّهُ: اَلإِمَامُ الْعَادِلُ وَشَابٌّ نَشَأَ فِي عِبَادَةِ
رَبِّهِ ...
Muhterem
Kardeşlerim!
Kâinattaki
her canlıda sürekli bir yenilenme vardır. Her gün milyonlarca hücre ölürken
birçoğu yenilenmekte, varlığın en üstünü olan insan da bundan nasiplenmektedir.
İnsanın hayatı çocukluktan gençliğe, gençlikten olgunluğa, sonra da yaşlılığa
doğru devam etmektedir.
Gençlik
hem insani hem de şeytani duyguların en kabarık olduğu, damardaki kanın kaynadığı
delikanlılık dönemidir. Bu özellikleri iledir ki şeytan ve şer odakları genellikle
gençleri hedef alırlar. Çünkü bu dönemde nefsî duyguların akla baskın gelme
ihtimali fazladır.
Sevgili
Müminler!
Nefsanî
arzu ve isteklerini dengeleyen gençler, nice ilahi lütuflara mazhar olmuştur.
Allah Teâlâ yüce kitabında Ashab-ı Kehf ve Hz Yusuf’un genç yaşlarda iman ve
iffet mücadelelerini övmüş ve gelecek nesillere örnek göstermiştir.
İslam’ın
yeryüzüne yayılmasında gençlerin önemli bir payı vardır. Hz. Ali hicret
esnasında Efendimiz’in yatağında yatarak büyük bir kahramanlık göstermiştir. Hz.
Cafer b. Ebu Talib 25 yaşındayken Habeşistan’a giden muhacir heyetinin
başkanlığını yapmış, Kral Necaşi’nin huzurunda İslam’ın ve onun peygamberinin
güzelliklerini, etkin konuşmasıyla dile getirmiştir. Peygamber Efendimiz
hicretten önce Medinelilere İslam’ı anlatmak ve öğretmek üzere genç Mus’ab b.
Ümeyr’i göndermiştir. Hz Ayşe genç yaşında binlerce hadisi şerifi Efendimizden
(s.a.s) öğrenerek gelecek nesillerin bilgilenmelerinde önder olmuştur. Gençleri
hayırlı hizmetlerde görevlendiren Efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde, insana
gençliğini hangi yollarda harcadığının da sorulacağına işaret etmiştir.[1]
Aziz
Kardeşlerim!
Ruh
dünyası imanî değerlerle donatılmayan gençlerin, gayrimeşru yollara sürüklenme ihtimali
yüksektir. Buna karşılık gençlik döneminde, Allah ve Peygamberin isteğine uygun
yaşamanın değeri de çok fazladır. Hz. Peygamber (s.a.s) Allah’ın başka bir gölgenin
olmadığı kıyamet gününde, yedi sınıf insanı arşının gölgesinde gölgelendireceğini
haber vermekte ve bunlardan birisinin de Allah’a ibadet ederek büyüyen genç
olduğunu bildirmektedir.[2]
Değerli
Cemaatim!
Bizler,
geleceğimizin teminatı olan gençlerimize sahip çıkmalı, onlarla gönül bağı
kurarak dertlerine derman olmalı, onlara şefkat ve sevgiyle yaklaşmalıyız. İyi
bir Müslüman olmaları için duayı da ihmal etmemeliyiz. Furkan suresinin 74.
ayetinde Allah, iyi Müslümanların özelliklerini sayarken şöyle buyuruyor “Ve Onlar
‘Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl. Bizi Allah’a
karşı gelmekten sakınanlara önder eyle’ diyenlerdir.”[3]
Çok
değerli kardeşlerim!
Mübarek üç aylara girdiğimiz rahmet ve mağfiret iklimin
başlangıcında Hatay Reyhanlı’da masum insanların hunharca katledilmesine ve
yaralanmasına neden olan son derece elim bir saldırı vuku bulmuştur. Bütün
Mümin yürekler bu saldırıyla manevi mevsimlerine yaralı girmiştir. Yine kan,
yine gözyaşı ve yine acı bütün bir ülkemizi hüzne boğmuştur. Hutbemi bitirirken
bu menfur olayı şiddetle kınıyor, Cenab-ı Haktan bu olayda hayatını kaybeden
masum kardeşlerimize rahmet, yaralılarımıza da âcil şifalar diliyorum.
Dr.
Hüseyin Saraç
Galippaşa
Camii İmam Hatibi/Kadıköy
15 Mayıs 2013 Çarşamba
14 Mayıs 2013 Salı
Karlı Dağın Eteklerinde bir köy...
Ali Kartal benim komşum dolayısı ile kitapçılarda bu kitabı bulmaya çalışırsanız bulamazsınız. İsterseniz hediye edebilirim.
Bu bir deneme, kitap iki bölümden oluşuyor.
İlk bölüm de, Özgürlüğü uğruna mücadeleden yılmayan bir genç Devrim ile Sivasın bir dağ köyün de temiz bir anadolu insanı Kemo'nun hikayesi anlatılıyor.
İkinci bölüm de Ali Kartalın tanışma fırsatı bulduğum Otistik evladı Görkeme yazılmış birçok şiirlerinden oluşuyor.
Bana göre başarılı çünkü her kimsenin yapamaya cesaret edemeyeceği bir iş yapmış yazmış ve içini kitaba dökmüş.
İyi ki yazmışsın Ali Kartal teşekkür ederim.
Kitabın Bitiş Tarihi : 14 Mayıs 2013
Serdar Karamanlı
13 Mayıs 2013 Pazartesi
Kur'an her an, okuyana ve anlayana çağrıdır...
39. “Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak (geçici) bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedî olarak kalınacak yerdir.”
40. “Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, mü’min olarak salih bir amel işlerse, işte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.”
41. “Ey kavmim! Bu ne hâl? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz.”
42. “Siz beni Allah’ı inkâr etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyleri O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi mutlak güç sahibine, çok bağışlayana (Allah’a) çağırıyorum.”
43. “Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”
44. “Size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir.”
40. “Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, mü’min olarak salih bir amel işlerse, işte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.”
41. “Ey kavmim! Bu ne hâl? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz ise beni ateşe çağırıyorsunuz.”
42. “Siz beni Allah’ı inkâr etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyleri O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi mutlak güç sahibine, çok bağışlayana (Allah’a) çağırıyorum.”
43. “Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.”
44. “Size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum. Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir.”
12 Mayıs 2013 Pazar
Vur patlasın, çal oynasın....
Zümer Suresi ne hatırlatılmış olabilir? Kim veya kimler için, ve ne sebeple hatırlatılmıştır. Biraz düşünelim istedim.
53 De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
54 Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez.
55 Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tabi olun.
56 Kişinin: Allah'a karşı aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alay edenlerdendim (diyeceği günden sakının)!
(Diyanet İşleri Vakıf Mealinden istifade edilmiştir.)
Kişilerin kendi hayat tarzların da seçim yapmak elbette kendilerine bırakılmıştır. Sonuç itibari ile
"2/256 Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır." eh artık seçim yaptığınız da İyiliğin ve hakkın yanın da fotoğraf verirsek ne ala, verdiğimiz fotoğraf kareleri Allah tarafından "Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!" olarak değerlendirilirse ki tehdit o yöndedir.
Ayetlerin devamını okuyarak anlama ve anlamlandırma çabası içerisine girip, gerçekten zor olan düşünme işine başlayıp kendimizi öteler de sıkıntıya sokmayacak bir yol haritası veya yaşam biçimini aramaya başlamamız gerekmiyor mu?
Cevabımız EVET ise çabalarımızın boşa gitmemesini dilerim.
Serdar Karamanlı
12 Mayıs 2013
53 De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
54 Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez.
55 Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tabi olun.
56 Kişinin: Allah'a karşı aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alay edenlerdendim (diyeceği günden sakının)!
(Diyanet İşleri Vakıf Mealinden istifade edilmiştir.)
Kişilerin kendi hayat tarzların da seçim yapmak elbette kendilerine bırakılmıştır. Sonuç itibari ile
"2/256 Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır." eh artık seçim yaptığınız da İyiliğin ve hakkın yanın da fotoğraf verirsek ne ala, verdiğimiz fotoğraf kareleri Allah tarafından "Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!" olarak değerlendirilirse ki tehdit o yöndedir.
Ayetlerin devamını okuyarak anlama ve anlamlandırma çabası içerisine girip, gerçekten zor olan düşünme işine başlayıp kendimizi öteler de sıkıntıya sokmayacak bir yol haritası veya yaşam biçimini aramaya başlamamız gerekmiyor mu?
Cevabımız EVET ise çabalarımızın boşa gitmemesini dilerim.
Serdar Karamanlı
12 Mayıs 2013
10 Mayıs 2013 Cuma
7 Mayıs 2013 Salı
5 Mayıs 2013 Pazar
Ateşle Oynayan Kız...
Kitabın Bitiş Tarihi : 5 Mayıs 2013
Lisbeth Wennerström'ün tüm mal varlığını üstüne geçirdikten sonra kıta kıta, ülke ülke gezmeye başlamış, en son Karayiplerde karar kılıp uzun süre kalmıştır. Karayiplerde bir cinayeti önler.
Mikael Blomkovist Millenium'a geri dönmüştür. Lisbeth'e de bir türlü ulaşamamaktadır. Lisbeth'in kendisini neden aramadığını anlamamaktadır. Dag Svensson isimli bir yazar yeni bir kitap önerisi ile birlikte Mikael'e gelir . Kitap Baltık Ülkelerinde ve Doğu Avrupa da olan kadın ticareti ile ilgidir. Mikeal bu kitabı Milenuim katkısı ile yayınlamaya karar verir. Ancak Dag Svensson ve eşi bir gece bilinmeyen bir nedenle öldürülür. Enterasn olan ise kanıtlar katilin Lisbeth olduğunu göstermektedir. Lisbeth geri dönmüştür ve artık bir cinayet zanlısıdır.
Eğer hâlâ Ejderha Dövmeli Kız’ı okumadıysanız, bu övgüyü okumayı bırakın ve bir tane alıp okumaya başlayın…
Eğer Ejderha Dövmeli Kız’ı okumayı bitirdiyseniz, o zaman hiçbir şey ikincisini almaktan sizi alıkoyamaz.”
-ERICA MARCUS
“İlkinden daha etkileyici ve daha şaşırtıcı… Bu roman okurları esir edecek.”
-SUNDAY TIMES
“Ateşle Oynayan Kız az bulunan bir şey… serinin ilk kitabından daha iyi olan bir roman…”
-LOUISE FRANCE, OBSERVER
“Etkileyici, bu kitap için sabahlamaya değer.”
-ENTERTAINMENT WEEKLY
“Etkileyici bir iş… Tırnak yedirten bir cinayet ve sırlar.”
-PEOPLE
“Bu kitabı bitirene kadar uyumayı unutacaksınız.”
-DALLAS MORNING NEWS
“Zekice… Beni esir etti ve gözümü kırpmadan okudum.”
-ALAN CHEUSE, SAN FRANCISCO CHRONICLE
“Kurgunun ölümsüzlüğüne hoş geldin, Lisbeth Salander!”
-MARIO VARGAS LLOSA, EL PAlS
“Dünyanın en başarılı suç romanı yazarı olarak memnuniyetle Larsson’u gösterebilirim.”
SLATE
İrfak Kavak, bu BACI çok tehlikeli çok. Bu nasıl Roman kardeşim eline alınca sonunu görmeden bırakamıyorsun
Serdar Karamanlı
2 Mayıs 2013 Perşembe
1 Mayıs 2013 Çarşamba
Nihat Genç neyi hatırlattı?
Şimdi buna bizim ekipten bazı tipler HARAM mı? kardeşim gibi laflar edecek. Yüz yüze konuşalım diyeceğim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)